Kemal Ural
Uzun süredir süren ve beş yılda üç genel seçimle karşı karşıya kalan İsrail’de 2 Kasım’da yapılan seçimlerin sonucu karmaşa içindeki Ortadoğu’da daha büyük bir karmaşanın kapısını araladı.
Eski devlet başkanı Binyamin Netanyahu ve partisinin Likud seçimi önde kapatırken seçim sonuçlarında görülen ilk çarpıcı detay aşırı sağ partilerin büyük yükselişi ve solda ki büyük düşüş oldu.
120 sandalyeli İsrail parlamentosunda hükümet kurmak için gerekli olan koltuk sayısı 61’e ulaşmak için 13 Kasım’da devlet başkanı Herzog’tan görev alan Netanyahu koalisyon görüşmeleri için desteğini aldığı aşırı sağ blokla görüşmelere başladı.
Koalisyonun ilk parçası olan Siyonist parti Shas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği oldu. Aşırı Sağcı Faşist eğilimli Dinci-Siyonizm Partisi ile ittifak görüşmelerinde çok ciddi tartışmalar olsa da bu parti Koalisyona destek vereceğini söyledi.
İSRAİL TARİHİNİN EN SAĞCI HÜKÜMETİ
Netanyahu başkanlığında ki 36. Hükümet İsrail tarihinin en gerici hükümetini kurmuş bulunuyor. 14 sandalye ile seçimde çok ciddi oy alan Dinci – Siyonizm Partisinin seçim sonrası yaptığı açıklamalar İsrail’de yaşayan Araplar için çok tedirgin edici.
Seçim vaatlerinden biri olan “vatana sadakat göstermeyenlerin sınır dışı edilmesi” olan parti seçim mitinglerinde “Araplara ölüm” sloganları uluslar arası kamuoyunun gündemine gelmişti.
Filistin’de devam eden gerilimin bu hükümet döneminde şiddetleneceğine kesin gözü ile bakılıyor.
Saldırgan bir dış politika sinyalleri veren Netanyahu seçim sonrası; “ Lübnan ve Suriye’de gerileyen imajımızı düzeltmeliyiz” mesajı verirken. İran ile ilgili keskin dış politika izleyeceğini belirtti.
Devam eden ekonomik bunalım dönemi ve ülkede artan şiddet olayları, Gazze’den fırlatılan füzeler İsrail halkında korku iklimini hakim kılmış durumda.
DÜĞÜMLER İÇİNDE FİLİSTİN MESELESİ
Netanyahu döneminde Kudüs’ün başkent ilan edilmesi ile başlayan ve Batı Şeria’da şiddetlen İsrail ve Filistin direnişi arasında ki diyalog kanaları tamamen kapanmış durumda. Uluslar arası hukuku ihlâl edip yeni yerleşimler için Filistinlilerin evlerine el koyan İsrail son 4 yıldır sık sık direniş örgütleri ile karşı karşıya geliyor. Gazze’den atılan füzelerin yer yer isabetli olması ve İsrail’in içinde başlayan ve kaçak Yahudi yerleşimcileri hedef alan bir dizi silahlı eylem İsrail’de ciddi bir güvenlik açığını tartışma konusu yaptı. Son bir yılda İsrail’in içinde yaşanan silahlı eylemlerde 16 kişi öldü. Bir çok mahallede başlayan Arap ayaklanmaları ve Lübnan ile olası bir savaş durumu Filistin meselesini artık Gazze ve Batı Şeria dışında tartışmaya açıyor.
İran’ın nükleer programı ve devam eden Suriye iç savaşının İsrail iç siyasetinde yeri git gide artıyor. Netanyahu bir korku ikliminde İsrail’de yeni dönemin gemi kaptanı oldu. Şimdi sırada İsrail’in radikalleri bu süreçte ne yapacak onu göreceğiz.
SOLDAKİ GERİLEME
Seçimde baraj altı kalan bir çok sol hareket hükümetsizlik durumu yaşayan İsrail’de bir ittifak kuramadı. Aşırı sağ ve Liberallerin yarıştığı bu seçimde hem Araplar hem de sosyalistler bir çatıda birleşemedi. Tekil olarak girdikleri bu seçimde sosyalist Arapların partisi Hadash Ta’al Partisi 5 koltuğa sahip olurken İsrail İşçi Partisi 4 koltuk ile sınırlı kaldı. Muhafazakar İslamcı Birleşik Arap Listesi 5 koltuk kazandı. İsrail’deki diğer sol, sosyalist yapılar parlamento dışı kaldılar. Aşırı sağ ülkenin güneyinde Liberaller ise ülkenin kuzeyinde seçimi önde bitirdi.
Politik uzantılı bir savaş hükümetine dönüşen Netanyahu hükümeti seçim sonuçları ile birlikte İran konusu başta olmak üzere Hizbullah ve Filistin meselesinde askeri bir seçenek uygulayabilir. Ortadoğu’nun İsrail tarihin en sağcı hükümetinin politik ve siyasi hamlelerine ne cevap vereceği ise geleceğe dair bir soru işareti.