CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “İftarda diploma iptali, sahuru takiben Ekrem İmamoğlu’na yüzlerce polisin gelmesi şokunu birkaç dakika içinde atlattık. Çünkü her türlü ihtimale hazırız. İstanbul’a doğru yola çıktık. Biz şoku dakikalar içinde atlattık. Bizim çağrımıza İstanbul’un dört bir yanından başta gençler Tarihi Yarımada'nın her bir tarafından öyle bir geldiler ki... Muhalefet, toplumun tüm kesimleri üzerindeki o baskıyı kırdı, attı çünkü bardağı taşıran son damlaydı. Erdoğan daha Saraçhane şokunu atlatamadı” dedi. Cumhuriyet ve Nefes gazetelerine konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin pazar günü gerçekleşen 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nı değerlendirdi. Kurultayda delegelerin partileri üzerine yürütülen her türlü tartışmayı sandığa gömdüğünü söyleyen Özel, kendilerine yapılan operasyonlar karşısında şoktan dakikalar içinde çıktıklarını ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saraçhane şokundan hala çıkamadığını dile getirdi. Erdoğan’ın kaybetmekten çok korktuğunu belirten Özel, başlanan kampanyada toplanan imzaların tam güvende olacağını, gerçekliklerinin de bağımsız otoriteler tarafından denetleneceğini kaydetti. "Amaç partiye kayyum atayıp partiye çökmekti” CHP Lideri Özel, kurultay sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “Biz bu kurultayı CHP’ye kayyum atamaya niyetlenene ve buna cüret edebilen anlayışa meydan okumak için yaptık. Bu anlayış cesareti şuradan alıyordu: Bursa’da bir meczup, Bursa İl Başkanı’na ‘şaibeli kurultay’ diye iftira attı. Bursa İl Başkanımız şikayet etti. Erdoğan, bunu Ankara’ya çekti ve bunu fırsata çevirip bir yıl açık tutup ikide bir ‘şaibeli kurultay’ diyordu. Ben Erdoğan’ın ‘şaibeli kurultay’ lafına bilerek yanıt vermiyordum. Çünkü bir liderin başka bir partinin kurultayına laf etmesinin siyaseten bir karşılığı yok. Ama burada bir tuzak vardı. Sonra bir süre sonra çok kötü niyetli kişiler bu tuzağa düştüler. Şaibeli kurultay meselesine cevap vermeye, bu iddiaları kale alınacak iddialarmış gibi yalanlamaya, birileri doğrulamaya geçti. Hem de meczupların ifadeleri üzerinden. Amaç bunu bir fırsata çevirip partiye kayyum atayıp partiye çökmekti. Aslında temel niyetleri hem ön seçim sürecini ve bu mücadele sürecini baltalamaktı. Burada da en güvendikleri şey CHP’de çoklu yapılar var, birbirlerine düşürmek. "Listemizin tarihte görülmemiş şekilde hiç delinmeden geçirilmiş olması çok önemli bir mesaj” Kurultay hem genel başkanlık oylamasıyla hem de Parti Meclisi (PM) listemizin tarihte görülmemiş şekilde, en azından 50 yıldır görülmemiş şekilde hiç delinmeden geçirilmiş olması partinin birlik ve bütünlüğü açısından çok önemli bir mesaj. Bu açıdan son derece memnunum. Bütün kurultay delegelerine müteşekkirim. Kamuoyuna ve bu kurultay sürecini çok doğru şekilde yazabilen gazetecilere müteşekkirim. Bir tarafta bu kurultay sürecini enfekte etmek isteyen yandaş basın vardı. Özgür basın çok önemli bir görev gördü. "İç tartışmalarını bitirmeyen CHP’ye vatandaş güvenmez” Anadolu’da şöyle derler: ‘Çalı kuşağına mavzer süsü vermek.’ CHP’de yok 700 imza, yok 550 imza hazır. CHP her an bir kurultay baskısı altında. Ben hep söylüyordum; bunlar kasti, olmayan bir güç merkezini varmış gibi gösteren bir şey. Delegelerle ilgili hiçbir sorunumuz yok. Bugün de bu süreçte bir sürü tartışma yaratıyorlardı. Görüldü ki CHP delegesi genel başkanının, yönetiminin arkasında dimdik duruyor. İç tartışmaları geride bıraktı. Bu mesajın parti dışına verilmesi önemli. Çünkü kendi iç tartışmalarını bitirmeyen CHP’ye vatandaş güvenmez ve operasyonlara açık hale gelir. Yani her an tartışılan bir CHP var. Buna karşı kayyum atamaya da cesaret ederler. Ankette de seçmen kararsız kalabilir. Acaba CHP karışacak mı, doğru iktidar alternatifi CHP mi? Şimdi bu tartışmaların hepsini pazar günü sandığa gömdü delegelerimiz. Anahtar listeye göre oyunu kullandı. Ve büktü o listeyi yandaş basının ağzına tıktı. “Dayanışma sandığı yaratıcı bir mücadele biçimiydi” Özel, Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasına ilişkin ise şunları söyledi: “Üç günde bir sayı alıyoruz. Son sayı 7 milyon 200 bin. Erdoğan’ın temel beklentisi şu: Bizi kriminalize etmek, itibarsızlaşmak ya da bizi sinirlendirerek yanlışa itmeye çalışıyor. Biz ise ona karşı hem kendimizin hem gençlerin zekasıyla, varlıklarıyla ve cesaretleriyle bir şey yapmaya çalışıyoruz. Yaratıcı yöntemler kullanıyoruz. Dayanışma sandığı yaratıcı bir mücadele biçimiydi. Cumhurbaşkanımızı ön seçimle seçtirmek yaratıcı bir yöntemdi. Şubat ayı boyunca üye kaydettik. Şimdi 1 milyon 900 bine çıktık. 2 milyonu zorluyoruz. Adayımızı içeri koyunca biz, ‘dayanışma sandığı’ dedik. 15 buçuk milyon kişi oy kullandı. Bu imza kampanyası da dünya siyasi tarihinin en büyük imza kampanyası. Bu elbette Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talep eden bir kampanya. Ama özünde dünya siyaset tarihinin en büyük güvensizlik oyu olacak.” “Bu imzaları alıp da Erdoğan’a teslim etmeyiz” Özel, imza kampanyasının süresi için ise şöyle konuştu: “Rakam olarak hedef var: Seçmenin yarısından bir fazlası. Bu Erdoğan’ın meşruiyetini tamamen tartışmaya açacak. Büyük bir çağrı merkezi kuruyoruz. Örgütümüze özel görevler tanımlıyoruz. Şimdi bu imzayı atmak isteyenler açısından oldukça yaratıcı ve kolaylaştırıcı işler yapacağız. Bir yandan insanlar bu imzaların hükümet eline geçmesiyle bu imzaların güvenliği konusunda kaygılılar. Biz bu konuda bunları sarayın önüne atacak ya da AKP’den birine teslim edecek değiliz. Ama imzaların gerçekliği noktasında da bir tarafsız denetim sağlayacağız. Bunu kamuoyuna açıklayacağız. Kimse korkmasın noter tespiti olabilir, tarafsız kuruluşlar olabilir. Türkiye’deki STK’leri davet ettiğimiz gözlem ve sayım şekli olabilir. Kimse şundan endişe etmesin: Bu imzaları alıp da Erdoğan’a teslim etmeyiz. Ama gerçek olduğunu bağımsız güvenilir kuruluşlara denetlettiririz. ‘Bu imzayı atarım, yarın benim çocuğum memuriyete girecek, sınava girecek, benim çocuğum polis, başına bir şey gelmesin’ kaygılarını bertaraf edeceğiz.” “Biz şoku dakikalar içinde atlattık. Erdoğan daha Saraçhane şokunu atlatamadı” Özel, “İmamoğlu'na yapılan peş peşe operasyonları ve halkın tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi: “İki ayrı dosya var, soruşturma ayrı ayrı yürüyor. Tanıklar, delillerin ayrı olması lazım. İki dosya tam aynı saniyede tekamül ediyor ve işlem başlıyor. Bir gece önce de diploma iptal edildi. Bunun yargı eliyle siyasi operasyon olduğu çok açık. Bütün hesap dünyaya itibarsızlaştırmak için. Avrupalılar ilk üç gün bocaladılar. Çünkü en temel değerleri şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele. Biz iftarda diploma iptali, sahuru takiben Ekrem İmamoğlu’na yüzlerce polisin gelmesi şokunu birkaç dakika içinde atlattık. Çünkü her türlü ihtimale hazırız. İstanbul’a doğru yola çıktık. Daha önce de ‘Bir darbe girişimi işliyor’ demiştik. Aslında bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapıyor. Kendini rakipsizleştiriyor. Rakibini bertaraf ediyor. ‘Sembol mekan Saraçhane’ dedik, gittik. Biz şoku dakikalar içinde atlattık. Beş gün sokağa çıkma yasağı, toplanmak, gösteri yapmak yasak. Tarihi Yarımada çok zor bölge. Galata Köprülerini kaldırdılar, metroları tramvayları durdurdular. Tarihi Yarımada'yı resmen ablukaya aldılar. Ama bizim çağrımıza İstanbul’un dört bir yanından başta gençler Tarihi Yarımada'nın her bir tarafından öyle bir geldiler ki... Drone görüntüleriyle hepsi ortada. Biz o sabah şok olduk, bu kadar olmaz diye 15 dakika içinde MYK’yi topladık, yola çıktık. Muhalefet, toplumun tüm kesimleri üzerindeki o baskıyı kırdı, attı çünkü bardağı taşıran son damlaydı. Erdoğan daha Saraçhane şokunu atlatamadı. Devamında Maltepe iyi bir cevap oldu. Devamında Samsun’a gidiyoruz, bugün Şişli’deyiz ve durmayacağız.” “Veremeyeceği çok hesabı var anlaşılan” CHP Lideri Özel, “Saray korkuyor mu” sorusuna karşılık ise şöyle konuştu: “Seçim kaybetmekten korkuyor. Erdoğan bir defa kaybetti, biz 47 yıl sabrettik, o 47 gün sabredemedi, saldırmaya başladı. O yüzden kaybetmekten çok korkuyor. Çünkü demokratik bir düzende, adil bir yargıda ve yargı bağımsızlığının olduğu yerde veremeyeceği çok hesabı var anlaşılan.” “Cunta sözünü geri alırım ama Erdoğan darbe girişimi olduğunu kabul edecek” Özel, yaşananları ‘cunta’ olarak nitelemesinin sebebini şöyle anlattı: "Bir darbe, askeri veya sivil olsa o darbe halkın iradesine karşı yapılır, onu yöneten yapıya ‘cunta’ denir. Yerel seçim sonucunda Ekrem İmamoğlu belediye başkanı. Bu yerel seçimi ortadan kaldırmaya yönelik kayyum atama niyeti çok belli. O meydanlar olmasaydı kayyum atayacaktı. Seçilmişi antidemokratik yollarla uzaklaştırmaya çalışıyor. İkincisi gelecek seçimde kendisiyle yarışacak bir adayı diplomasını iptal ettirerek, beş-altı davayla aday olamaz hale getirmek istiyor. Yani kendi rakibine darbe yapıyor. Bir sonraki cumhurbaşkanına, bizim cumhurbaşkanı adayımıza darbe yapıyor ve şu anda o cuntanın başında. Ben mesela Erdoğan’dan (o sözü) geri alabilirim. Şartı şudur: Der ki ‘Bu yaşananlarla benim bir ilgim yok. Ama bu bir darbe girişimidir. Çünkü bu yalancı şahitler, gizli tanıkların yalan ifadeleriyle ispatlanamayan kanıtlarla birlikte benim bu darbede bir şeyim yok. Birileri darbe yapmaya çalışmış.’ Eğer Akın Gürlek’e ‘darbeci’ diyorsa; ‘Ben darbenin arkasında değil, karşısındayım’ diyorsa, ben Erdoğan’ı demokrasiden yana koyduğu tavırla tebrik de ederim. Ama bu operasyonla ilgili yaptığı her yorumda aynı Ergenekon, Balyoz‘da yaptığı gibi, ‘Bunun savcısı benim’ diyor, savcıyı sahipleniyor. Savcıyı oraya atayan da o.” "Erdoğan’ın cuntacı olduğunu mahkemede ispatlayacağım” Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine açtığı tazminat davasına ilişkin ise şöyle konuştu: “Ben Hulusi Akar’a, ‘Sen silah arkadaşlarının bedduasını almış adamsın’ dediğimde o davayı da kazanmıştım. Çünkü 224 tane silah arkadaşı, ‘Özgür Özel haklı’ diye tanıklık için başvuruda bulunmuştu. Bu dava bizi yıldırmak için yapılan bir şey. Biz yılmayız. Hakaret yok, iftira yok. Yapılan durumu siyaseten anlatan, hukuken de tarif eden bir noktadayız. Ben Akar’ın silah arkadaşlarının beddualarını alan birisi olduğunu mahkemede ispatladığım gibi, Erdoğan’ın cuntacı olduğunu mahkemede ispatlayacağım. Belki birinci kademe mahkemesi etkileri altında olabilir ama en sonuna kadar gidip, bu davayı kazanıp onun cuntacı olduğunu karara bağlatabilirim.” "Çok partili rejimi kaldırmaya çalışıyor” Özel, “Bütün muhalefet bir araya geldi. Bir anlamda müdafai hukuk oluştu mu” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şimdi birisi sandığı kaldırmaya, çok partili rejimi kaldırmaya çalışıyor. O zaman normalde rekabet içinde olacağımız, bu partilerle sandığı ve çok partili rejimi savunmak için bir araya gelebiliriz. Türkiye’deki en rahatsız olunan şey adalet sistemi, yüzde 82’ye çıktı, biliyorsunuz. Hani birleşilebilecek en ortak zemin sandığı savunmaksa o da hukuku savunmakla olur. Müdafai Hukuk hareketi yüz yıl önce başarılı olduğu gibi, bence yine başarılı olacak. Gelecek seçimler, ‘Otokrasi mi demokrasi mi’ diye bir referanduma dönecek. Demokrasiyi savunanlarla aynı safta olacağız. Otokrasiyi savunanlar belli, zaten karşılarındayız. Ama bu AKP ve MHP seçmenini otokratların, cuntanın tarafında bırakacağız demek değil. Onları da demokrasiyi savunma zeminine davet ediyoruz. Çünkü AKP seçmeni, AKP’ye oy verdiği ondan memnun olduğu dönemlerde bunları sandık sayesinde yaptı. Sandığı elinden alırsak bunun da bir kıymeti kalmaz. O yüzden çağrımız demokrasiye inan herkese ve buluşabileceğimiz en ortak zemin, sandığı savunmak. Bugün sandığı savunma karşısında hukuk alet ediliyor. Dolayısıyla hukuku savunmak tabi. "FETÖvari yöntemlerle her şey yapabilirlerdi o evde” Özel, İmamoğlu’nun babası ve eşinin evlerine yapılan baskına ilişkin şunları söyledi: “FETÖvari yöntemlerle her şey yapabilirlerdi o evde. Evden 690 dolar, 10 euro, ruhsatlı silaha ait birkaç mermi bulunmuş. Dün şöyle bir söylenti yayılmıştı: ‘Dilek İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu tutuklanabilir çünkü o evlerde gizli kasalar, büyük paralar, mühimmat bulunacak.’ Çıka çıka bu çıktı.” "İkisine de sürpriz yaptım” CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 21'inci Olağanüstü Kurultay'da PM listesine seçilen Berkay Gezgin'in sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Berkay’ın o sözü söylediği gün, ben de Ekrem Bey’in otobüsündeydim. Berkay ile Ekrem Başkan’ın aralarındaki hukuka tanıklığım var. İkisine de sürpriz yaptım. Haberleri yoktu. Berkay’ı cezaevinde ziyaret ettiğimde, ‘Gençlerin bize bakışı nasıl’ dedim. Dedi ki ‘Özgür Abi, sen bize sahip çıkıyorsun ya Maltepe’de bizden bahsedince koğuşta 46 kişiyiz. Dört-beş defa ayağa kalkıp alkışladık.’ O görüşmede, ‘PM’ye düşünebiliriz’ dedim. Siyasi yasak meselesine gelince: Berkay bir slogan buldu. İptal seçimine de Saraçhane’nin de son kazanılan seçimine de ilham kaynağı oldu. Mahkemede herhangi bir ceza almayacağını düşünüyorum ama Ekrem Başkan kadar Berkay’dan da korktukları anlaşılıyor.” “Kayyum kararının CHP’ye cuma akşamı 16:59’da tebliğ edilmesi kararlaştırılmış” Özel, CHP'ye kayyum atanma ihtimaline ilişkin sorulan soruya da şu yanıtı verdi: "Biz o kara haftada üç kayyum bekliyorduk. Biri CHP’nin içini karıştırmak. Sayın Genel Başkanla (Kemal Kılıçdaroğlu) ilişkimiz üzerinden bizi birbirimize düşürmeye çalıştı. Beni istemediğim bir alana çekmeye çalıştı. Bu oyuna gelmedik. Sonra ‘şaibeli kurultay’ söylemleriyle CHP’yi bu tartışmaya çekmeye çalıştı. Erdoğan’ın oyununa gelmiyorduk. Öyle bir noktaya geldik ki bir kanıt bulamıyorlar. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın titiz çalışmasını da önemli buluyorum. Bu sefer Erdoğan baktı ki hukuken sonuç alamayacak, aynı MHP meselesinde olduğu gibi, bir ilçe asliye hukuk mahkemesinden kayyum kararı alınıp talimatın da CHP’ye cuma akşamı 16:59’da tebliğ edilmesi kararlaştırılmış. Bazı illerin valileri, il başkanlarımıza, ‘Pazar günü size o seçimi yaptırmayacağız’ demişler. Biz de olağanüstü kurultay başvurusunu gizli yapıp ret cevabı almayacağımız bir salon ayarladık. Tebligat için partinin karşısındaki kafelere kadar gelmişler.” “Türkiye Cumhurbaşkanı bu hallere düştü diye ben utanıyorum” Yandaş medyanın ve iktidarın Trump’ın Erdoğan ile ilgili sözlerinden memnun olduğuna da dikkati çeken Özel, şunları söyledi: “Büyük bir akıl tutulması var. Trump, Erdoğan’ı övmemiş; hem dalga geçmiş hem tehdit etmiş. Bir defa Rahip Brunson’u anımsatıyor. ‘Aptal olma’ dediği mektup orada duruyor. Gazze meselesinde de bölgeyi ele geçirmek, BM kararını tanımamak, enerji kaynaklarını elinde tutmak planları var. Erdoğan bütün bunlara tek kelime etmiyor. Tersine ‘Trump bizi övdü’ diye bayram ediyorlar. Utanç verici bir durum. Onlar seviniyor, Türkiye Cumhurbaşkanı bu hallere düştü diye, ben utanıyorum." "Fidan sekreterliğe devam etsin, biz bu ülkeye Dışişleri Bakanı kazandırmak için çalışıyoruz" CHP Lideri Özel, kendisine “Artık haddini bil” diyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın sorulması üzerine de şunları söyledi: “Bana bu rejimin çizdiği sınırı bilmiyorum ama son sandıkta milletin çizdiği sınır Türkiye’nin birinci partisinin lideri olduğumdur. AK Parti’nin içi de kafası da karışık. Türkiye karışık, dış ilişkiler karışık ama CHP’de tam bir bütünlük beraberlik hâkim. Delegenin verdiği yetki: Mücadeleye devam. Milletin verdiği yetki: Birinci partisin, iktidara doğru yürü. Adayımızı çıkarmışız, sandığı istiyoruz ve yürüyoruz. Bir defa ben bu yetkileri hep seçilerek alıyorum. Hakan Fidan bir defa dışişleri sekreteri. Başkanlık rejimlerinde bakan demezler. Hakan Fidan da haddini bilsin. Bana yanıt yazan, laf söyleyen Erdoğan’ın tüm sekreterleri atanmışlardır. Hakan Fidan sekreterliğe devam etsin, biz bu ülkeye Dışişleri Bakanı kazandırmak için çalışıyoruz.” "Ekrem Bey özgürlüğünü kaybeder ama siyaseten hiçbir şey kaybetmez" Özel, "Ekrem İmamoğlu'na tahliye bekliyor musunuz" sorusunu da şöyle yanıtladı: "İtiraz dilekçesi işlemde. Bunun siyasi bir karar olduğu açık. Hukuki olsa tutuklama olmazdı. Eğer Erdoğan da geleceğe dönük stratejik akıldan bir damla kaldıysa bu tutuklama meselesinden vazgeçerler. Bu iş Ekrem İmamoğlu’nu, CHP’yi büyüten, bütün muhalefeti birbirine kenetleyen ve otokrasiyle demokrasi arasında bir rekabete dönüştüren, ahlaki ve psikolojik üstünlükle ve çoğunluk enerjisinin muhalefette olduğu ortaya çıktı. Bunu görüyorsa o gün verdiği talimattan vazgeçer ve Ekrem Bey serbest kalır. Aynı gözü dönmüşlükle devam ederlerse Ekrem Bey özgürlüğünü kaybeder ama siyaseten hiçbir şey kaybetmez.”