Avrupa Birliği Dış İlişkiler Servisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada açıklanan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak getiren 53’üncü maddenin uygulanmasına karardan yaklaşık 24 saat sonra tepki gösteren bir açıklama yaptı.

AB Dış İlişkiler Servisi imzası taşıyan açıklamada, ''Verilen ceza orantısız ve Türkiye'de yargının sistematik olarak bağımsız olmadığını doğruluyor'' denildi.

AB, Türkiye'de hakim ve savcılar üzerinde 'siyasi baskı' olduğunu belirtti.

Brüksel, İmamoğlu'na yönelik kararı ''Türkiye'de demokrasi için büyük bir geri adım'' olarak nitelendirdi.

AB, ''Gelecek yıl yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri öncesi alınan bu karar, özellikle ülkenin yargı sisteminin siyasallaşması bağlamında önem taşımakta ve bu anlamda özgür ve adil bir seçim sürecine zarar vermektedir'' değerlendirmesinde bulundu.

Brüksel , ''Türkiye, insan haklarındaki istikrarlı gerilemeyi şimdi durdurması gerekiyor'' çağrısında bulundu.

Müzakerelere durmuş olsa da aday ülke statüsü süren Türkiye'deki gelişme ile ilgili açıklama AB'nin yürütme organı konumunda olan Komisyon tarafından değil, süpranasyonel kurumun Dış İlişkiler Servisi tarafından yapıldı.

Avrupa Birliği'nin yasama organı Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor da dün Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, ''Türkiye'de adalet çok vahim durumda, iğrenç şekilde siyasi amaçlar için kullanılıyor'' demişti.

NE OLMUŞTU?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 30 Ekim 2019 tarihinde Fransa'nın Strasburg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak katılmıştı.

İmamoğlu bu kongrede yapmış olduğu konuşmada; seçim sürecinde kamu kaynaklarının iktidar lehine sınırsız bir şekilde kullanıldığını, seçim süresince toplumu bölen ve kutuplaştıran dil kullanıldığını, Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerinin seçim yasaklarını dikkate almayan eylem ve uygulamalarını, devletin haber ajansı olan Anadolu Ajansının seçim sonuçlarını manipüle etmek istediğini söylemişti.

İmamoğlu iktidarın 31 Mart seçimini yönetmekle yetkili olan Yüksek Seçim Kurulu kararı ile iptal ettirerek kazanmak istediğini savunmuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019 tarihinde bir açıklama yaparak  kongrede yapmış olduğu konuşmasından dolayı İmamoğlu için "Avrupa Parlamentosu'na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş bu kadar bedava değil" demişti.

İmamoğlu aynı gün (4 Kasım 2019) Soylu’nun bu sözlerinin hatırlatılması üzerine basın mensuplarına yaptığı açıklamada "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa' da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın" ifadelerini kullanmıştı.

Bunun üzerine Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından 15/11/2019 tarihli ihbar üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış, ardından dava açılmıştı.

İddianamede, İmamoğlu'nun o dönem YSK Başkanı olan Sadi Güven ile 10 YSK üyesine yönelik zincirleme şekilde "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret" suçunu işlediği belirtilerek, 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Hakaret suçunu işlediği yönünde karar çıkması ve hapis cezası verilmesi durumunda İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesi söz konusu olacak.

Mahkeme bugünkü duruşmada tüm talepleri reddetti, savcı esas hakkındaki mütaalasını tekrarladı.