Mahalli seçimlere çok az bir zaman kala siyasi partilerin ülke genelindeki oy potansiyellerini tahmin etmek için yapılan seçim anketlerinin sayısı da olağanüstü artış gösterdi. Hemen her gün adını daha önce duyduğumuz ya da bugünlerde piyasaya dâhil olma ihtiyacı hisseden onlarca anket şirketinin seçim tahminleri çeşitli medya mecraları üzerinden yayımlanıyor. Peki, anket nedir, nasıl yapılır, neden bu kadar önemser olduk seçim anketlerini ya da yayımlanan seçim anketleri ne kadar güvenilir sorularının her biri kendi içinde ciddi problemler barındırmakta.

Anketin herhangi bir konuda ampirik bilgi toplamak için kullanılan sistematik bir bilgi edinme yöntemi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu sistematik bilgi toplama yönteminin siyasetin içine bu denli nüfuz ettiğine en fazla bu mahalli seçimler döneminde şahit oluyoruz. Kamuoyu oyunu kime verecek? Sorusu yapılan ya da yapılacak anketlerin temel sorusunu oluşturuyor. II. Dünya Savaşı’ndan sonra politikaya olan güvenin sarsılması, politikada yeni arayışlara neden oldu. 1950’lerden sonra ABD kaynaklı yeni politika (New Politics) kavramı beraberinde geleneksel siyasetin yıkımını da getirdi. Güvensizlik ve risk üzerine kurulu modern toplumda rasyonel ve katılımcı olan kamunun yerini yeni kamu diye adlandırılan ve bilginin veriler aracılığıyla doğrulanmasıyla kendini güvende hisseden bir kamu aldı. Yaratılan bu yeni kamuda bilginin sistematik bir biçimde akılcılaştırılması beraberinde iknayı da getirmektedir. Bilginin ya da verilerin sistematize ve rasyonalize edilerek “bilimsel uzmanlar-profesyoneller” tarafından kamuoyuna sunulması hızla siyasetin içine girdi. Siyasetin uzmanlar aracılığıyla bilimselleştirilmesi çabaları olarak da tanımlayabileceğimiz bu süreçte siyasetin bir avuç profesyonel ve düşünce kuruluşu (ting tang) tarafından yönetilen bir alan olarak karşımıza çıktığını görebiliriz.

1990’larla birlikte Türkiye siyasetinin de içine nüfuz etmeye başlayan bu tarz-ı siyasetin en hissedilir olduğu dönemden geçiyoruz. 30 Mart’taki mahalli seçimlerde kimin hangi partiye oyunu vereceğinin tahmini üzerine yürütülen anket çalışmaları da siyasetin rasyonelleştirilmesi ve rasyonelleşen bilgiyle, yani anketlerle, kamuoyunun ikna sürecini hızlandırarak algı oluşturmak ya da oluşan algıyı sabitlemek amaçlanmaktadır.

Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, eşi benzeri görülmemiş, hatta dünyada da eşine az rastlanır cinsten bir soygun şebekesinin iktidar olduğu şu dönemde, özellikle iktidardaki şebeke oy kaybetme riskini göz önünde bulundurduğundan anketler yoluyla kamuoyu algısını yönetme ihtiyacını sanırım diğer tüm siyasi partilerden daha çok önemsiyor. Neredeyse her gün patilerin oy oranlarının dağılımını tahmin ettiklerini söylen anketler yayımlanıyor, ancak bu anketlerin güvenilirliklerine dair ciddi şüpheler var. Hele ki Ciner Medya Grubu sahibi Fatih Mehmet Saraç ve Habertürk Gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı arasında cereyan eden ve tarihe “Alo Fatih” olarak geçen seçim anketleri üzerinden partilere yapılan oran transferinden sonra anketlere güven konusunda ciddi sorunlar var. Fakat “Alo Fatih” döneminden önce de seçim anketlerinin güvenirliği konusunda ciddi sorunlar vardı. Örneğin Taraf Gazetesi’nin 6 Mayıs 2011 tarihinde yayımladığı Wikileaks belgelerinde ABD Büyükelçiliği Türkiye’de yapılan seçim anketlerinin bilimsel kriterlere uygun olmadığını vurguluyordu.

30 Mart yaklaşırken yapılan seçim anketlerinin sonuçları, anketi yapan kurumun siyasi pozisyonuyla doğrudan ilintili. Örnekse, GENAR, ANAR, METROPOLL ya da POLLMARK şirketlerinin anketlerinden AKP’nin oy oranının düşük çıkması beklenemez, nihayet çıkmıyor da. Öte yandan GEZİCİ ya da KAMAR gibi şirketlerin anketlerinde de CHP oylarının yüksek oranlarda olduğu gözlemleniyor. Bunların ötesinde özellikle sosyal medya üzerinden yayılan ve kimin nasıl, nerede yaptığı belli olmayan ya da kaynakları saklanan seçim anketleri söz konusu.

Yapılan nerdeyse tüm anketlerin iki ortak özelliği var. Birincisi, anketlerin, nasıl ve hangi yöntemlerle yapıldığı bilinmiyor, örneklem olarak nerenin seçildiği, soruların nasıl sorulduğu ya da bütçesi hakkında bir fikrimiz yok. Yapılan anketler karşımıza “ şök şok!!!,yapılan son seçim anketi” diye çıkıyor. İkincisi, oluşmuş olan seçmen algılarını korumak, oluşacak olanları etkilemek ve kararsız olan seçmeni manipülasyonlarla kendine çekmek amaçlanıyor.

Seçim hallerimiz meydanlarda memleketin bir kısmına tehditler savurarak oy toplamaya çalışan bir Başbakan öfkeli ve kuvvetle muhtemel salıksız ruh haliyle, onu memnun etmek isteyen anket şirketlerinin “biraz da şuradan, alıp şuraya koyalım” ciddiyetiyle yaptıkları seçim anketleri eşliğinde devam ediyor.

Kim (ler) tarafından nasıl ve nerede sayıldığından da emin olamadığımız ve hiçbir zaman yurttaşı olamasak da olma arzusunu hiç yitirmediğimiz şu “hür demokratik parlamenter sistemimizde” yalanda da olsa elimizde olan oy kullanma hakkına sahip çıkalım bari çünkü babalar ve oğulları henüz kullanılmayan oyları bile çalma telaşesindeler.