ABD'de gerçekleştirilen ulusal çaplı bir araştırmanın sonuçları, stres etkeninin bağışıklık sistemin daha hızlı yaşlanmasına yol açabileceğini ortaya koyuyor.

İnsanlar yaşlandıkça, bağışıklık sistemleri doğal biçimde zayıflamaya başlar. ‘İmmünosenesans’ olarak adlandırılan bağışıklık sisteminin yaşlanma süreci, kanser ve kardiyovasküler hastalıklar gibi yaşla bağlantılı sağlık sorunlarının ortaya çıkmasının yanı sıra, yaşlıların aşılara karşı daha az etkili bir yanıt vermesinin mühim bir nedeni olabilir. Buna karşın, bağışıklık sistemlerinin hepsi de aynı oranda yaşlanmaz. Meslektaşlarımla birlikte, kısa süre önce yayınlanan araştırmamızda sosyal stresin hızlı ilerleyen bağışıklık sistemi yaşlanması belirtileriyle bağlantılı olduğunu ortaya çıkardık.

STRES VE İMMÜNOSENESANS

Meslektaşlarım ve ben, kronolojik bağlamda aynı yaşta olan insanların neden birbirinden farklı immünolojik yaşlarda olabileceğini daha iyi anlamak için, 50 yaşın üstündeki ABD’li yetişkinlerle yürütülen ulusal olarak ölçekli araştırma olan Sağlık ve Emeklilik Araştırması’nda (HRS) toplanan verilere göz attık. HRS araştırmacıları, katılımcılara, iş kaybı gibi stresli yaşamsal olaylar da dahil olmak üzere yaşadıkları stres nedenleriyle; haksız muamele veya sağlık ve bakımdan mahrum bırakılma gibi ayrımcılıkla; bir aile üyesinin yaşamını tehdit eden bir hastalığa yakalanması gibi yaşam boyu süren büyük travmalarla ve finansal açıdan yetersizlikten kaynaklanan kronik stres gibi farklı stres neden ve türleriyle ilgili sorular soruyor.

HRS araştırmacıları, son dönemde, beyaz kan hücreleri de dahil olmak üzere var olan farklı bağışıklık hücresi türlerinin sayısını hesaplayarak bir katılımcı grubundan kan toplamaya başladılar. Bahsi geçen hücreler virüslere, bakterilere ve diğer işgalcilere karşı bağışıklık tepkilerinde merkezi bir rol üstlenirler. Bu, bağışıklık hücrelerine dair bu kadar ayrıntılı bilgilerin büyük bir ulusal araştırmada toplandığı ilk çalışma.

Araştırma ekibimle birlikte, hem kan veren hem de stresle ilgili anket sorularını cevaplayan 5 bin 744 HRS katılımcısının verilerini inceleyerek, daha fazla strese maruz kalan insanların daha düşük oranda “saf” T hücresine sahip olduğunu bulduk; bunlar, bağışıklık sisteminin daha önce karşılaşmadığı yeni işgalcileri alt etmesi gerekli olan için taze hücrelerdir. Yanı sıra, daha büyük bir oranda “geç farklılaşan” T hücrelerine sahiptiler; bunlar ise, işgalcilerle mücadele etme kabiliyetlerini tüketen ve bunun yerine vücut için zararlı iltihaplanmayı artırabilecek proteinler üreten yaşlı hücrelerdir. Düşük seviyede yeni T hücresi ve yüksek seviyede eski T hücresine sahip olan insanlar, daha yaşlı bir bağışıklık sistemine sahiptir. Bununla birlikte, kötü beslenme ve düşük egzersiz durumlarını kontrol ettikten sonra, stres ile hızlı bağışıklık yaşlanması arasındaki ilişki o kadar da güçlü görünmüyordu. Bu durum, bu sağlık davranışlarının iyileştirilmesinin stresle bağlantılı risklerin dengelenmesine yardımcı olabileceğini düşündürüyor.

Benzer biçimde, bağışıklık yaşlanmasını hızlandırdığı bilinen yaygın ve çoğunlukla belirti göstermeyen bir virüs olan ‘sitomegalovirüs’e (CMV) muhtemel bir maruz kalma durumunu hesaba katıldıktan sonra, stres ve bağışıklık hücre yaşlanması arasındaki ilişki zayıfladı. Normal koşullarda CMV bir vücutta uyku halinde kalırken, araştırmacılar, stres etkeninin CMV’nin harekete geçmesine yol açabileceğini ve bağışıklık sistemini yeniden harekete geçen virüsü kontrol altına almak için daha fazla kaynak ayırmaya zorlayabileceğini ortaya çıkardılar. Aralıksız bir enfeksiyon kontrolü, saf T hücresi kaynaklarını bitirebilir ve vücutta dolaşan ve yaşa bağlı hastalıklara büyük bir katkıda bulunan kronik iltihaplanmaya sebep olan daha fazla tükenmiş T hücresine neden olabilir.

BAĞIŞIKLIK YAŞLANMASINI ANLAMAK

Yaptığımız araştırma, sosyal stres ile daha süratli bir bağışıklık yaşlanması arasındaki bağlantıyı açığa çıkarmaya yardım ediyor. Bununla birlikte, insanların stresle başa çıkma biçimlerini değiştirmek ve diyet, sigara ve egzersiz gibi yaşam tarzı davranışlarını iyileştirmek gibi, bağışıklık yaşlanmasını yavaşlatmanın muhtemel yollarının da altını çiziyor. Ayrıca, etkili ‘sitomegalovirüs’ aşıları geliştirmek, bağışıklık sistemi yaşlanmasını yavaşlatmaya yardım edebilir.

Öte yandan, epidemiyolojik çalışmaların, nedenleri ve etkiyi tam anlamıyla tespit edemediğine dikkat çekmek istiyoruz. Stresi azaltmanın ya da yaşam tarzındaki değişimlerin, bağışıklık yaşlanmasında iyileşmelere yol açıp açmayacağını teyit etmek ve stresin ve sitomegalovirüs gibi gizli patojenlerin hastalığa ve ölüme yol açacak biçimde nasıl etkileşime girdiğini daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var. Şu anda, bu ve çocukluk çağı sıkıntıları gibi diğer etkenlerin zaman geçtikçe bağışıklık yaşlanmasını nasıl etkilediğini incelemek amacıyla Sağlık ve Emeklilik Araştırması’nda toplanan ek verileri kullanıyoruz.

Daha yavaş yaşlanan bağışıklık sistemleri, enfeksiyonlarla daha güçlü biçimde mücadele edebilir ve aşılar aracılığıyla koruyucu bağışıklık oluşturabilir. İmmünosenesans, bazı insanların neden daha şiddetli Covid-19 vakalarına dönüşme ihtimaliyle yüz yüze olduğunu ve yaş ilerledikçe aşılara daha zayıf bir yanıt verdiğini açıklamamıza yardımcı olabilir. Bağışıklık yaşlanmasını neyin etkilediğini anlamak, araştırmacıların sağlık ve hastalıkta yaşa bağlı olan eşitsizlikleri daha doğru biçimde değerlendirmesini sağlayabilir.

Kaynak: Gazete Duvar