“Ücret emeğin karşılığıdır.” *

Anayasanın bir emri böyle. Peki ücret emeğin karşılığı mıdır? Hayır asla.

Ücret; işgücünün kullanımı karşılığında ödenen bedeldir sadece. İşçinin iş gücünü belli bir süre karşılığında satmasından başka bir şey değildir. Bu bedel az ya da çok olabilir fark etmez. Emeğin karşılığı olamaz, emeğin karşılığını vermek veya almak sınıflı toplumlarda mümkün değildir nokta.

Durum bu olsa da genellikle geçinemeyen, geçim zorluğu çeken işçiler “emeğinin karşılığını alamamaktan” yakınır.

Ücretin emeğin karşılığı olarak sunulması patronları ve yöneticilerin işini kolaylaştırır sadece.

Çalışan her on işçinin dördü asgari ücretli. Bir o kadarı da asgari ücretin altında yada biraz üzerinde çalışıyor. Eve ekmek asgari giriyor.

Asgari ücret (en az ücret), işçilere çalışmaları karşılığında ödenen en düşük ücret anlamında. Bu ücretin içinde gıda, giyim, sağlık, ulaşım, konut, kültür gibi temel gereksinimlerini asgari olarak karşılayacak kadar olması gerekir. ”Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.” **

İşçi tek bir birey değildir. Ailesinin geçimini sağlayacak ücret almak durumundadır.

Her yıl aralık ayında asgari ücret tespit edilir. Bu yıl hayat pahalılığından olsa gerek erken tartışılmaya başlandı. Hemen herkes fikrini söyledi söylüyor. Söylesin.

Sendikalar, siyasi partiler, patronlar, işçiler söyleyecek ama, yasa gereği 5'er işçi, işveren ve devlet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşan adı ‘Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ belirleyecek. Bu komisyonda, en fazla üyeye sahip konfederasyon olduğu için işçi tarafını Türk-İş temsil ederken, TİSK işveren tarafı adına masada bulunuyor.

Türk -İş “işçinin sesi” de olsa 10’a karşı 5 ile asgari ücreti kimlerin belirleyeceği, belirlediği ortada. ” Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur.” ***

Herkes bir rakam söylüyor. DİSK de asgari ücrette istediği rakamı belirledi. ”4 kişilik bir ailenin asgari geçim şartlarını belirleyen yoksulluk sınırının Kasım 2021'de 10 bin 200 lirayı aştığı, aralıkta bunun daha da artacağını öngörerek, bir hanede 2 kişi çalıştığında en azından bir yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmeli. Bu nedenle 2022 yılı asgari ücreti, en az net 5 bin 200 lira olmalı diyoruz. "

DİSK 5200 lira dedikten kaç gün sonra para ne kadar değersizleşti. Yarın ne kadar olacağı bilinmeyen dolar karşısında bu paranın hikmeti ne kadar? Sendikalar asgari ücretin ne kadar olacağını söylerken artık Türk lirası yerine dolar mı demeli(?) Bugün beş altı bin lira istiyorsun, asgari ücret tespit edilinceye kadar bu paranın pula dönmeyeceğini kim söyleyebilir? Kaç olursa olsun rakam belirlemek devalüasyon ve enflasyonun karşısında çaresiz kalmanın adı değil mi?

İnsanca yaşam için yetecek ücret! Bu hangi rakama tekabül eder ki? Ne kadar söylenirse gerçeği ifade eder.

“Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur. ”Bu anayasa maddesi ortada. Çöküşü yaşayan ekonomi de ortada. Komisyonun bileşenleri ortada, TL’nin durumu ne yazık ki içler acısı. Bu durumu tersine çevirmenin yolu mücadeleden sadece mücadeleden geçtiğini söylemek hariçten gazel okumak mıdır? Bu mesele sadece ekonomik bir mesele midir?

“Tarihsel olarak emeğin, çalışma kavramının kökenine bakıldığında, bugün pek çok emekçinin zihninde oluşanlardan farklı anlamlarla karşılaşılır. Emek yada çalışmak eski Yunancada ‘doğum anındaki sancı’ anlamına gelirken, Latinceden türeyen dillerde de acı çekmek, azap ve işkence gibi anlamları vardır.” ****

Bu acı nereye kadar çekilecek, bu işkence ne zaman son bulacak? Tek tek işçi ve emekçilerin “geçinemiyoruz” feryatları yerini “yeter artık”ta ortaklaştırıldığında, şu kadar bu kadar ücret yerine insanca yaşamak istiyoruz diyerek tepki göstermekten, yan yana gelmekten geçiyor. Başka çare var mı? Acı çekmekten öte hayatta kalmanın yolu da birlik ve mücadeleden geçiyor.

__________________________

*, **, *** Anayasa Madde 55

**** Dr. Erkan Aydoğanoğlu, Dünyada ve Türkiye'de Sendika-Siyaset İlişkisi