Mimarlık dergisinin Eylül-Ekim 2020 sayısı için “Dünya Mirası Ayasofya’yı Korumak ve Sunmak” başlıklı bir yazı kaleme alan Prof.Dr.Zeynep Ahunbay, Ayasofya’nın restorasyon sürecini kısaca özetleyip anıtın camiye çevrilmesinden sonra aksayan işleri belirtti.

Prof. Ahunbay, 1985’te Türkiye’nin UNESCO’ya başvurusu ile Dünya Mirası Listesi’ne alınan Ayasofya’nın korunmasının sadece Türkiye’nin değil,  “Dünya Mirası Sözleşmesi’ni imzalayan diğer ülkelerin de kaygısı ve sorumluluğu” olduğunu vurguladığı yazısında, “Dünya Mirası statüsü, bir kültür varlığının evrensel değerlerinin korunmasının uluslararası toplumun katkısına açık olduğuna işaret eder” açıklamasını yapıyor. Bu yüzden UNESCO’nun tavsiyesiyle 1993’te Kültür Bakanlığı tarafından Ayasofya onarımları için danışmanlık yapan bir kurul kurulmuştu.

UNESCO’YA RAPOR VE PROJE VERİLMEDİ

10 Temmuz 2020’de Danıştay’dan çıkan karardan hemen iki hafta sonra anıtın müze statüsünün iptal edilip camiye dönüştürülmesinin bu kadar hızla uygulanmasının Dünya Mirası Sözleşmesi Uygulama Rehberi ile belirlenen kurallara aykırı olduğunu belirten Ahunbay, “Camiye dönüşüm süreci öncesinde, yapılacak fiziksel müdahalelerle ilgili bir rapor ve proje hazırlanıp UNESCO’ya, Dünya Mirası Merkezi’ne iletilmedi” diyor. Dünya mirası olan kültür varlıklarında işlev değişikliği yapılmadan önce bunun projesinin ve raporunun UNESCO’ya sunulması gerekliliği, Dünya Mirası Sözleşmesi Uygulama Rehberi ile belirlenen kurallardan biri.

Uluslararası akademik ortamda Ayasofya’nın camiye çevrilmesinden sonra yapılan yorumları kısaca aktaran ve anıtın müze olarak kullanımının kültür mirasını korumak açısından daha doğru olduğunu vurgulayan Ahunbay, “Ayasofya’nın döşemeleri, yüzeylerini bezeyen mermerler, duvar yüzeylerindeki, kemer, tonoz ve kubbelerindeki figürlü mozaikler onun sanat değeri taşıyan ögeleridir ve kullanım değişikliğinden etkilenmemeleri, zarar görmemeleri gerekir” diyor.

AKSAYAN ONARIMLAR

Ahunbay’ın belirttiğine göre, iç mekanın kuzey yönünde timpanum duvarı üzerinde bir çalışma devam etmekteyken, camiye çevrilme kararının ardından bunun için kurulan iskelenin en kısa zamanda kaldırılması istendi. Dış cephelerde ise hazırlanmış projelerin Koruma Kurulu’na sunulması ve onay sonrası uygulamaya geçilmesi söz konusu. “İç mekânın güney timpanum duvarındaki çimentolu sıvaların alınması ve altındaki kemer ve duvarın durumunun incelenmesi, sağlamlaştırılması düşünülürken; camiye dönüşüm dolayısıyla, güney tarafa iskele kurularak, benzer bir çalışmanın yapılması şu anda pek olası görülmemektedir” diyen Ahunbay, cami statüsü sebebiyle bundan sonra uzmanların güney tarafa iskele kurarak içeride çalışma yapmasının imkansız hale geldiğini ifade ediyor.

Şu anda Ayasofya’nın sadece zemin katı namaz için kullanılıyor. Zemin kat döşemesi halı ile kapatılmış durumda, apsis mozaikleri ise perde ile gizleniyor. Ayasofya’nın narteks güney kapısı ve imparatorluk kapısı girişinde yer alan iki ayrı mozaik panonun ise namaz kılınan alanda yer almadıkları halde, ‘diyanet ilgililerinin isteği üzerine’ beyaz kapaklarla örtülmüş olmaları dikkat çekiyor.