Arat Dink, Başbakan’ın kendisine teessüf bildirip, Taraf’ı ise telin etmesine neden olan yazısına açıklık getirdi: "Dedi ama demedi".

“Zanlımız” olarak tabir ettiğim İstanbul Eski Valisi M.G.’nin tüm yaptıklarına rağmen AKP’den aday gösterilmesini eleştiren dünkü yazım üzerine Başbakan yanıt verme ihtiyacı duymuş. Rahatsız olunan paragraf şu:

“Bitirmeden, yukarıdaki “zanlımız” ifadesine de bir açıklık getirmek isterim. Bize taziye ziyaretine gelen Başbakan’a babamın hedef gösterilme sürecinde, hükümetin aldığı tavrı eleştirmiş, özel olarak da Adalet Eski Bakanı C.Ç.’nin yediği nanelerden bahsederken, zat-ı muhterem için “kanlımız” deyip diyemeyeceğimizi sormuştuk. Kendisi bize “Kanlım deme zanlım de” diyerek doğruyu göstermişti. O gün bu gündür dilimize yerleşti. Zanlılarımızın Başbakan’ın terazisindeki kıymetini uzun süredir biliyoruz.”

Olay aktardığım gibi olmuştur. Anlaşılan o ki, bu paragraftan benim kastetmediğim bir sonuç çıkıyor. Başbakan kendi anladığı gibi “o kanlı değil zanlı” dememiştir. Yani bakanının zanlı olduğunu düşündüğünü ima edecek herhangi bir vurgusu olmamıştır. Tam tersine bizim sözümüze karşı çıkarak, “kanlım deme zanlım de” sözünü “bari” vurgusuyla söylemiştir.

Ben de bu uyarıyı doğru bulduğumu yazıda ifade edip “zanlımız” tabirini o yüzden kullandığımı anlattım. Yani neden “kanlımız” demediğimi...

Başbakan rahatsız olduğu şekilde bakanını zan altında bırakacak bir tabir değil tam tersine koruyan bir tabir kullanmıştır. Yaşananın tarihe bundan farklı bir şekilde geçmesini istemem.

Elbette Başbakan’ın o yazıdaki başka şeylerden rahatsız olmasını dilerdim. Keşke “zanlımız” olarak tabir ettiğimiz kimseleri aday göstermekten de rahatsız olunsaydı.

Başbakan tepkisini dile getirdikten hemen önce ve hemen sonra, Ermeni meselesiyle ilgili de birkaç söz söylemiş, bu yan yana geliş de umarız onun kastını aşan bir durumdur. İşin bu faslıyla ilgili de söyleyecek söz çok, onu da zamanı geldiğinde söyleriz.