Toplum Gönüllüleri Vakfı’nı hep duyardım da nedir bilmezdim. Arkadaşım Melda aradı geçen gün “35 bin 812 gönüllü genç faaliyet gösteriyor desem ne dersin?” dedi...

Şaşırdım. Böyle afili isimleri olan vakıflar üç beş kişinin sırtına biner, öyle de kalır, sonra da dağılır gider diye bilirdim ben. Öyle değilmiş. 2002’de kurulan vakıf çok doğru bir hedef seçmiş: Gençler! Amaç gençlerin enerjisini toplumsal faydaya dönüştürmek olunca da üniversitelerde kulüp, topluluk veya grup olarak örgütlenmiş. Tüm Türkiye’de 35 bin küsur genç 844 ayrı sosyal sorumluluk projesinde yer almış. Baktım çok da güzel projeler! Hapishanelerdeki mahkumların çocuklarına terapiden tutun köye temiz su getirmeye, veya çocuklara çevre bilinci vermeye kadar giden projeler. Bugüne kadar bu projelerden doğrudan etkilenen insan sayısı: 312 bin 881. Az mı? Değil. Herkes bir ucundan tuta tuta bir yerlere geleceğiz.

***


Ben, geçtiğimiz hafta Büyükada’daki “çocuklara çevre bilincini aşılama projesine” katıldım bir günlüğüne. “Çevremizi Yeşile Boyayalım” projesi. Yaz olduğu için önce tek tek evlere gidip çocukları davet etmişler, annelerinden izin istemişler. Sonra 15 gün boyunca çocuklara atık nedir, bu atıklar doğada ne olur, ne yapmak lazım diye tatlı tatlı anlatmış gençler. Sonra filmler göstermişler, konuşmacılar gelmiş, hatta kıyı temizliği bile yapmışlar. En sonunda da atık malzemeden bir sergi hazırlamışlar. Karton süt kutularından cüzdanlar mı istersiniz, dev bir “PetMan” mi, kocaman bir atık ahtapot mu...

“Ülkenin gençleri çok şımarık, hiç bir işe yaramıyorlar, çok ilgisiz ve sorumsuzlar” diyenler gelsin Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın gönüllülerini görsün. Başka “tür” gençler de var...

Acımasız “kadın arkadaş” gerçekleri

- Kadınlar birini bulana kadar arkadaştırlar. Evlilik, resmi olarak arkadaşlığın bitme günüdür.

- Evli (veya sevgilili), üstelik de mutlu kadından arkadaş, dost, sırdaş, bir halt olmaz... Varsa yoksa kocalarıdır, sevgilileridir...

- Sır veremezsiz, hemen gider kocasına yetiştirir. Dert anlatamazsın çünkü dinlemeye ne gönlü vardır ne de vakti. Hiç olmazsa bir kahve içimi buluşalım dersin, bakarsın sevimsiz kocası da gelir...

- Evli bir kadının iyi arkadaşı olabilmek için evvela kocasına “yaranman” gerekir. Adam seni severse, bir ihtimal devam edebilirsin arkadaşlığına. Yok sevmemişse -ki geçmişten gelen arkadaşlar nedense sevilmez erkekler tarafından- tarihin tozlu raflarına yallah!

- Kırk yılda bir buluşup, diyelim yalnızlıktan mı şikâyet ettin? Bir de utanmadan “ay ne var canım. Erkek şart mı hayatında! Nedir yani bu erkeklere karşı zaafınız! Her şeyi o mu belirliyor?.. Kız arkadaşlarınla buluş, gez, dolaş” der! “Benim gezip dolaştığım arkadaşım sendin ve bir erkek yüzünden artık arkadaşım değilsin!” demeye kalktığında kavga çıkar. Kavga içinde bol bol “sen zaten..” cümlesi geçer...

- Evli (veya sevgilili) bir kadın ancak boşanmaya karar verince yeniden “arkadaşlığı” keşfeder. Gece yarısı “canım seni çok özledim” şeklinde bir mesaj geliyorsa eski arkadaştan, hiç şüphe yok ki evlilik veya beraberlik çatırdamaya başlamıştır. Zokayı yuttun, eskisi gibi görüşmeye kalktın... Hop barışırlar! Sen yine iyot gibi kalırsın ortada...

- Bütün kız arkadaşların aynı anda evli veya sevgililiyse hakikaten ayvayı yemişsin demektir. Yirmi kere çağırırısın ama bir kere seni çağırmayı akıl etmezler... Neden? Çift çifte dolaşacaklardır illa ki.