Yeni taşındığım mahallede kimseyi tanımadığımdan doğru dürüst sokağa da çıkamıyordum. Bir gün böyle, iki gün böyle, derken çarsıya gitmek için otobüs durağında otobüs beklerken sonradan isminin Remzi olduğunu öğrendiğim Remzi amca ile tanıştım. Tanışmamızdan sonra oturduğu evi ve adresi söyleyince “bizim eve yakınmışsın Remzi amca” dedim. “Yapma yahu” dedi Remzi amca “iyi o zaman ara sıra gelir gideriz birbirimize” dedi “tabii neden olmasın zaten kimimiz kimsemiz yok burada, bari tanışmışken birbirimize uğrayalım dedikten beş on dakika sonra da otobüs geldi bindik çarşıya gidiyoruz…

Remzi amcayla otobüste havadan sudan, iş hayatından bir hayli konuştuktan sonra otobüs inecegim durağa gelince vedalaşıp ayrıldım…

Aradan bir kaç gün sonra bi akşam evde otururken telefon çaldı, telefonu kaldırdım bir kaç gün önce otobüs durağında tanıştığım komşum Remzi amca “Merhaba Remzi amca nasılsın” dedim. “İyiyim” dedi Remzi amca sonra “Eğer zamanın varsa yarın akşama doğru iş çıkışında bize gel de biraz sohbet edelim, konuşacaklarım var” dedi. Ben de “Olur niye olmasın yarın geliyorum” dedikten sonra telefonu kapattım…

Bir sonraki gün iş çıkışında otobüsten indim eve de uğramadan doğru Remzi amcaya uğradım, zili çalar çalmaz kapıyı açtı Remzi amca “Gel gel buyur içeri gel” dedi, hemen geçtim içeriye ve oturma odasında koltuğa oturdum. Ardımdan Remzi amca da oturdu ama Remzi amcanın moralini bozuk görünce hiç beklemeden “hayrola Remzi amca moralin yerinde değil” dedim, “nasıl yerinde olsun ki” dedi ve devam etti “bizim ilhan kafayı bir Alman kıza takmış ille de evleneceğim diye tutturmuş ben ve annesi yok diyoruz ama İlhan evlenmekte kararlı” dedi…

Gülerek “Remzi amca bundan normal ne olabilir, bir kere ilhan 25 yaşında kendisi de çalışıyor madem birbirlerini sevmişler bırak evlensin çocuk, bundan üzülecek ne var” dedim… Remzi amca “Olur mu birader kendi insanımız varken elin Almanı da neymiş dünya aleme rezil mi olalım yani, olmaz öyle şey” dedi…

“Yapma Remzi amca yanlışın var insan insandır eğer birbirlerini seviyorlarsa mesele yok kaldı ki İlhan yetişkin, çocuk da değil artık neden böyle davranıyorsun ayrıca böyle yapmakla İlhan ile aranız da açılacak” dedim, ama Remzi amca inadım inat diyor…

Hanımı Fatma teyze de hayır falan diyor ama Remzi amcaya nazaran daha aydın düşünüyor. Fatma teyze “Kendisi bilir yavrum, kendisi beğenmişse ben de beğenmişim, insan insandır o da Allah’ın kulu değil mi?” deyince, Remzi amca sinirlendi “Bırak bilir bilmez konuşmayı be avrat, aklın bir şeye ermez konuşursun, ben elin Almanı ile yarın nasıl memlekete gideceğim” deyince, Fatma teyze bozularak önüne baktı ve bir daha da konuşmadı…

Sohbetimiz böyle hoş olmayan bir ortamda sürüp gitti ama zaman da bir hayli ilerlemişti ki Remzi amca ile Fatma teyzeden müsaade aldıktan sonra kalktım eve gittim…

Günler böyle geçip giderken bir gün İlhan´ın Alman Monika ile evlendirme dairesine gidip evlendiklerini bunun için de Remzi amcanın İlhan´ı evden kovduğunu ve kendisi ile bir daha konuşmayacağını söyleyerek küstüğünü duyduk…

Sonra bir hafta sonu çevrede oturan tanıdıklarla ve Monika’nın babası Manfred ile annesi Lisa birlikte Remzi amcaya giderek oğlu İlhan ile barışmasını istedik ama Remzi amca geri adım atmıyor “Yok arkadaş o adam daha benim evladım değil, defterimden de sildim ben sağ olduğum sürece de kapıma uğramayacak, bir şartla barışırım İlhan ile. O Monika’yı bırakacak ve gelip benden de özür dileyecek ondan sonra bu eve gelebilir” diyor… Başka bir şey demiyor…

Sohbet arasında ara sıra Alman Manfred ile Lisa’da Remzi amcaya “Sen niye karışıyorsun onlar genç birbirlerini sevmişlerse bize ne, neden karışıyorsun” deseler de “Remzi amca olmaz diyor başka bir şey demiyor…

Sonra baktık çaresi yok kalktık hepimiz evlerimize dağıldık.

Böyle aradan aylar yıllar geçti yine duyduk ki bu defa Remzi amcanın sert tutumu ve Fatma teyzenin de İlhan´ı uzun zamandır göremediğinden yataklara düştüğünü ardından da Fatma teyzenin felç olduğunu öğrenince yine aynı heyetle Remzi amcaya gittik. Bu defa biraz kararlı tavır takınsak da Remzi amca kesinlikle olmaz diyor ”Yok arkadaş ben tükürdüğümü yalamam söz namustur. Annesi üzüntüden değil felç, ölse bile ben sözümden dönmem” dedi durdu… Yine çabalarımız boşuna gitti ve yeniden kalktık evlerimize döndük…

Aradan bir kaç gün sonra alışverişten gelirken çarsıda bizim Laz Mehmet´e rastladım “Duydun mi bizum Remzi´nin hanimi Fatma ölmüş daa?“ dedi…

Deme Mehmet amca dedim “Hakikaten dün gece ölmüş” deyince Allah rahmet eylesin dedim ama içimden Remzi amcaya da kızdım tabi “İyi Remzi amca dediğin yerine geldi” dedim ve tamam Mehmet amca hoşça kal görüşürüz dedikten sonra eve gittim…

Bir iki gün sonra Fatma teyzeyi hastane morgundan alarak gözyaşları arasında memleketine gönderdik… Böylece Remzi amca da yalnız kaldı ama inadından taviz vermiyor Remzi amca…

Remzi amca bir kaç yıl böyle yalnız yaşadıktan sonra “erkek yaslanınca avrat lazım olurmuş” düşüncesiyle yeniden evlenmeye karar verdi…

Sonra kendisine uygun bir eş aradı durdu. Sonunda duyduk ki Alman komşusu emekli Helga ile evlenmiş. Çevredeki Türkler ve tanıdık Almanlar Remzi amcanın tutum ve davranışlarından dolayı şaşırdı.

Bir gün çarşıda tesadüfen Remzi amcayla Helga´yı kol kola görünce beni görmezlikten gelmek istediyse de “Remzi amca nasılsın ne o selam sabah yok ayran içtik ayrı mı düştük?” dedim ve Helga´ya da merhaba dedikten sonra “Hatırladın mı İlhan´a yaptıklarını ve rahmetli Fatma teyzeye çektirdiklerini ve o da yetmiyormuş gibi kadının ölümüne sebebiyet verdiğini simdi sen de Alman Helga ile evlendin buna ne diyeceksin?” dedim.

Remzi amca suçlu olduğunu bildiği halde yine aynı kafayla “Ben onun babasıyım, benim sözümden çıkamaz o benim oğlum, tamam ben Helga ile evlendim ama ben ona değil o bana hesap verecek” diye de kendisini haklı çıkarmaya devam eti…