PKK yöneticisi Cemil Bayık'ın Alman televizyonuna verdiği demeçte "artık savaşmak istemiyoruz, barış istiyoruz, Almanya'dan da özür diliyoruz" açıklamasını yapmasının hemen akabinde Ağrı'da PKK gerillaları ile askerler arasında çatışma çıktı.

Tendürek Dağı eteklerinde yapılmak istenen Bahar Şenliği etkinliğine silahlı PKK’lilerin de katılacağının öğrenilmesi üzerine operasyon yapılmıştı. Ağrı İl Jandarma Komutanlığı’ndan 15 time PKK’lilerin ateş açması üzerine de çatışma çıktığı öne sürülüyordu.

Bu noktada hileyi anlamak için HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş'a kulak vermek gerekir; "Ağrı'da bir çatışma değil, sahnesi önceden planlanmış, önceden provası yapılmış, sahte bir kurgu operasyon vardı ve orada mümkün olduğunca fazla cenaze çıkarmaya çalıştılar."

Olayda Serhat Kızılay isimli PKK’li ile HDP Diyadin İlçe Başkanı Cezmi Budak yaşamını yitirdi, biri ağır 5 asker yaralandı.

Çatışmaları bitirenler ise canlı kalkan olarak askerlerle PKK’lilerin arasına bedenlerinden barikat kuran sivillerdi.

Güvenlik kuvvetlerinin tüm engellemelerine rağmen olay yerine giden siviller, çatışmaları bitirmekle kalmadı yaralanan askerleri de olay yerinden çıkararak büyük bir "hileyi" önlemiş oldular.

PKK'nin savaşmak için bahane arayan bir saldırıda bulunması akla, mantığa uygun mudur?

Silahlı bir yapının geçmişteki eylemlerinden dolayı özür dilemesi safı niyet beyanı olmaktan öte ciddi bir taahhüttür.

Dünya kamuoyuna bu taahhüdü veren bir irade, niyet beyanının samimiyetini kanıtlamak gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayken niçin silaha sarılsın?

Hiçbiri pratik PKK'nin böyle bir çatışmayı arzuladığına, olası sonuçlarını göze alabileceğine imkan tanımıyor.

Siyasi anlamda gücünün ve öz güveninin zirvesinde olan, batı kamuoyunda muazzam bir cazibeye sahip bir yapı, üstelik IŞİD gibi ilkel bir örgütü hezimete uğratmış olmanın saygınlığıyla belirleyici bir politik güç haline gelmişse, lazım olan şey silah değil etkin siyasettir.

Demirtaş'ın "orada mümkün olduğunca fazla cenaze çıkarmaya çalıştılar" demesi kurgulanmış korkunç hilenin vehametini apaçık ortaya koymaktadır.

Amaçlanan neydi peki?

1- HDP'yi baraj altında bırakmak.

Bu sayede Kürtleri siyasetten uzak tutmak, barış sürecini de faşist bir diktatörlüğü kabul etmenin ön koşulu olarak dayatmak mutlak suretle istenen şeydi.

2- Ortadoğu'da siyaset belirleyici olarak konum alan PKK'yi Türkiye topraklarında silaha bulaştırmak.

Bununla da bir taraftan Öcalan'ın muhteşem siyasi karizmasına çizik atmak bir taraftan da PKK'nin prestijini gölgelemek amaçlandı.

Gel gör ki büyük bir cüretle kurguladıkları entrika ayaklarına dolandı.

Mevcut konjonktürde çatışmaların başlaması en çok çiçeği burnunda HDP'yi etkileyecektir. Bunun yanısıra sükunetin sağlanması ve çatışmasızlık ortamı da en çok HDP'ye yarayacaktır.

Demirtaş'ın "seni başkan yaptırmayacağız" diyerek Tayyip Erdoğan'a Türkiye siyaset tarihinin en cesur çıkışıyla karşı çıkması olayları anlamak için en kıymetli veridir.

Bu akılcı çıkış rüştünü ispatlamak adına HDP'ye inanılmaz bir merkezi siyaset alanı açtı.

‘‘Erdoğan, bu süreci, kendi başkanlığı için bir koz olarak gördü. Demirtaş'ın "seni başkan yaptırmayacağız" dediği andan itibaren de ‘Kürt sorunundan’ da, ‘barış sürecinden’ de vazgeçti."

Olaydan sonra Paşasının Başbakan'ını yalancı çıkarması, yaralı askerleri kurtaran Ağrı halkına teşekkür etmesi, bütün olanlardan sonra Erdoğan'ın içinde biriktirdiği öfkeyle orduya ayar vermesi, en nihayetinde hepsinin yalancı Demirtaş'ın doğrucu olarak kamuoyunda takdir toplaması "Ağrı provokasyonunun" neticesi oldu.