İnternet, her ne kadar bütün sosyal alanlarımızı işgal etse de hala televizyon’u ele geçiremedi. Bunda internetin pahalı, televizyon’un ise ucuz olduğu algısı önemli bir yer tutuyor.

Ortadoğu tarihçisi Bernard Lewis İngiltere’de ilkokula giderken arkadaşlarının büyük bölümünün parti tercihleri belliydi. İşçi Partisi yada Muhafazakar Parti. Bernard Lewis hangi partili olduklarını babasına sorduğunda liberal parti cevabını alır. Sebebini sorduğunda ise babası “İşçi Partili olamayacak kadar çok paraya, Muhafazakar Partili olamayacak kadar az paraya sahibiz” der.

Televizyon’un durumu da Türkiye için böyledir. Televizyon radyodan zengin, sinemadan fakirdir… Peki Türkiye’nin televizyonla imtihanında en önemli kilometre taşları nelerdir? Yada bu kilometre taşları Türkiye siyasi tarihinden ayrılabilir mi?

Ayrılabilir diyenler için en önemli olay Hülya Avşar’ın kucağına oturan Küçük İbo‘dur diyebilir ama ayrılamaz diyenler için örnekler ikidir… İlki 28 Şubat ve 28 Şubat’ın işgal ettiği Bizimkiler, diğeri AK Parti iktidarı sonrası oluşan Ulusalcı dalganın bir ürünü olmak istemiş ama daha sonra dümenini iktidara doğru kurmuş Kurtlar Vadisi…

İki diziyi de peşinen tebrik ederek başlamak doğru bir başlangıç olacaktır, zira 10 küsur yıllık bir dizi olma, halkı her hafta merakla televizyon karşısına oturtmak hiç kolay değil. Bugün birkaç bölüm sürüp unutulan dizileri arka arkaya yazdığımızda bir diziyi halka sevdirebilmenin sayısal loto oynamaktan farksız olduğu anlaşılacaktır. İşte bu iki diziyi yaratanlar sayısal loto’nun şanslı numaralarını bilenlerdir…

Bizimkiler örneğini ele alarak başlarsak eğer. Dizi genelde binada, özelde ise dairelerde geçmekte. Dizinin kapıcısı Cafer, kiminle konuşursa onu haklı bulan ve “Demirel babamız” diyen bir tip… Cafer’in belalısı Sabri bey ise dizideki en Muhafazakar karakter. Eşinin kıyafetinden tut da üst komşuların ahlaki durumlarını sürekli irdeleyip durmakta ama aynı zamanda Cumhuriyet Bayramlarını yada 19 Mayıs’ı da kutlayan eski bir Asker. O dönemin Refah Partisinin haline benziyor kaderi. Muhafazakar ama Muhafazakar değilmiş gibi yapması gerekiyor. Katil Yavuz tam olarak eski kabadayılığı ve kaba Sol’u temsil etmekte. Cafer’in başı ne zaman sıkışsa onun yanında yer alıp apartman yöneticisini sürekli benzetiyor. Çöp kutularıyla olan maceraları ise içinde yatan anarşizmden kaynaklı. Daha çok SHP’yi temsil etmekte… Almanya’dan gelen Davut usta ve ailesi ise MHP’nin Atsız gurubunu temsil etmekte. Eşinin Alman olmasını sorun etmeyen ama Noel Baba’ya Nail Baba diyen bir aile reisi. Eşiyle dans eden, içki içen, laik bir koca…

Tak tak Sedat “benim memurum işini bilir” anlayışının bir ürünü olarak ANAP’ı temsil ederken, emekli öğretmen Muvaffak katı laikliği ve Ecevit’in Merve Kavakçı’ya yaptığı zulmü alkışlamasıyla DSP’yi temsil etmekte. Gelelim asıl aileye… Şükrü ve ailesi hem sola hem sağa hem ulusalcılığa hem gericiliğe meyleden görüntüsüyle aslında Asker’i temsil etmekteydi…

Peki ya Kurtlar Vadisi? Kurtlar vadisi televizyon serüvenine büyük bir ulusalcı pompayla başladı. Laik bir imamın oğlu olan Ali Candan İttihat ve Terakki’nin sol kanadından sürekli övgüyle bahsederken dizinin ana figürü Polat Alemdar’ın lakabının Canpolat olması da bunu perçinledi… Çünkü o İsmail Canbulat’ın mirasçısıydı. Dizinin ilk bölümleri Baykal CHP’sine selam çakmak ve askere mesaj vermekle geçerken güç dengelerinin AK Parti lehine değişmesiyle karakterin laikliği Muhafazakarlığa, Ulusalcılığı ise Milliyetçiliğe evrildi. Yani selam çakılan yer Baykal’ken Bahçeli olmuştu. AK Parti birkaç bölümde birçok kez hainlikle birkaç kez bölücülükle birkaç kez satılmışlıkla suçlanmıştı. Güç dengeleri AK Parti’yi artık kesin iktidar yaptığında ise Milliyetçilik manevraları yerini liberal bir dile bırakıyor ve AK Parti’nin Avrupa birliği ile ilgili politikalarına uyum sağlayan bir Kurtlar Vadisi ortaya çıkıyordu. Ta ki AK Parti Arap Baharı sonrası Avrupa ile kavgayı göze alana kadar. Kurtlar Vadisi kaçınılmaz sona yani en başa gelmişti. Avrupa düşmandı… Batı düşmandı… Soner Yalçın dizide değildi ama fikirleri yine iktidardaydı…

Kurtlar vadisi belli ki bizimkilerin rekorunu kıracak ve en uzun soluklu dizi olacak… Bunu yaparken de Türkiye’nin gündeminden ve açık istihbarattan sonuna kadar faydalanacak. Örtülü bir yönlendirme ile kitleleri etkileyecek ve ne olursa olsun ilgiyle takip edilecek. Tıpkı Bizimkiler’in 28 Şubat’ın sesi olması gibi Kurtlar Vadisi’nin de yeni AK Parti’nin sesi olmasını bilerek izleyeceğiz.