Beyoğlu’nda bir araya gelen farklı etnik yapı ve dine mensup yurttaşlar, savaşa karşı ortak açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, iktidarı kaybetmek üzere olan hükümetin, bu gücü korumak için savaş ortamı oluşturmaya çalıştığı belirtildi.

Türkiye ve çevresinde yaşanan şiddet olaylarına karşı Makine Mühendisleri Odası’nda bir araya gelen Çerkes, Gürcü, Laz, Hemşinli, Pomak, Alevi, Ermeni, Rum, Süryani, Türkmen, Kürt, Azeri, Arap Boşnak, Roman ve Zaza gibi faklı etnik ve dini yapıya sahip yurttaşlar, yaşanan savaşların derhal durdurulmasını istedi.

Bugün gazetesinde yer alan habere göre toplantıda, Halklar Meclisi üyesi Altan Açıkdilli, İstanbul Ezidi Toplumu Koordinatörü Azad Barış, Aka-Der Temsilcisi Damla Şahin, Avrupa Süryanileri Türkiye temsilcisi Tuna Çelik ve Çerkesler Temsilcisi Zafer Süre de yer aldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Altan Açıkdilli, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu savaş ortamının iktidarı kaybetmiş bir partinin bu koltuğu koruma mücadelesinden kaynaklandığını vurguladı.

Açıkdilli ‘son kullanma tarihi bitmiş olarak’ nitelendirdiği hükümetin kusur, kir ve yolsuzluklarından dolayı gitmeyi kendileri için büyük bir felaket olarak gördüklerini savundu.

Altan, Akdeniz kıyışanı vuran Suriyeli çocuk resminin bu topraklarda yaşanana savaş vahşetinin bir göstergesi olduğunu söyledi. Bölgedeki savaş politikaların bir sorumlusu olduğuna işarete Açıkdilli, fotoğrafa bakarak yaşanan savaş çılgınlığına karşı sessiz kalınmaması gerektiğini belirtti.

“Evlatlarımızın feda edilmesine razı olmayacağız” başlıklı ortak bildiride de “Biz bu ülkede yaşayan Çerkes, Gürcü, Laz, Hemşinli, Pomak, Alevi, Ermeni, Rum, Süryani, Türkmen, Kürt, Azeri, Arap, Boşnak, Roman ve Zaza olarak bu topraklardaki savaşın derhal durdurulmasını istiyoruz.” denildi.

“Genel Seçim öncesinde iktidar bir savaş ilan ederek seçimleri kana buladı.” ifadesine yer verilen açıklamada, 8 Haziran’da erken seçim planları yapan iktidarın koltuğunu kaybetmeme uğruna ülkeyi yangın yerine çevirmekten çekinmediği dile getirildi.

'HALKLARIN BUHARLAŞTIĞI SİSTEMLE KARŞI KARŞIYARIZ'

Toplantıda konuşan İstanbul Ezidi Toplumu Koordinatörü Azad Barış ise Ezidi toplumu olarak 373 kişi kaldıklarını dile getirerek, azınlık durumundaki milletlerin giderek buharlaştığı bir sistemle karşı karşıya olduklarını belirtti. Ölen insanların yanında doğanın da başlatılan savaşın aleviyle küle dönüştüğünü dile getiren Barış, devletin bu coğrafyada çok merhametsizce bir savaş politikası güttüğünü söyledi. Barış, burada yaşayan halklar olarak bu coğrafyada barış güvercinlerinin uçmasını arzuladıklarını belirtti.

Aka-Der Temsilcisi Damla Şahin ise “Bu savaş bizim savaşımız değil, kaderimiz de değil. Barış sağlamak biz halkların görevidir.” dedi. Şahin kurdukları haklar meclisinin ise bölgede insanlara dayatılan savaş önünde önemli bir barikat olduğunu kaydetti.

'SAVAŞI DİKATÖRLER İSTİYOR'

Avrupa Suryanileri Türkiye Temsilcisi Tuna Çelik da kara ve kirli bir savaşın içerisinde olduklarını, bu savaş ortamını bölge insanın asla istemediğini, bunu diktatörlerin istediğini kaydetti. Çelik “Egemenler varlıklarını sürdürme adına halkaları öldürüyorlar.” dedi. Çelik yaptığı çağrıda ise devleti saldırılardan vaz geçmesini, silahlı ve siyasal baskıların durdurması talep ettiğini aktardı.

Ortak bildiriye, Aka-Der, Asi-Der, Avrupa Süryaniler Birliği (esu), Canşenliği Oyuncuları, Demokratik Çerkes Hareketi, Demokratik Gürcü Platformu, Doğu Güneydoğu Dernekler Platformu(DGD), Ezidi Kültür Vakfı, Gürcü Dil Merkezi, Gerçeğe Hü, Hadig, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği, İstanbul Arap Alevi Gençlik Meclisi, Jıneps Gazetesi, Kimliğini Kaybetme İnsiyatifi, Laz Mektebi, Nor Zartonk, Pomak Enstitüsü, Sabro Gazetesi, Süryaniler.com, Pencere Yayınevi ve Zaza Platformu imza attı.