2009‘un son günlerinde kötü geçen yılın bir an önce bitmesini istemiş, büyük bir umutla yeni yıla girmiştik.. Ancak, şimdi görülüyor ki 2010 yılı da 2009’dan farklı olmadı.. Kadınlar açısından işten atılmalar, şiddet, taciz ve ölümler..

Ülkemizde her gün 3 kadın yani yılda 2000’e yakın kadın; töre, cinayet, şiddet gibi nedenlerden dolayı yaşamını kaybediyor.. 2010’un ilk yedi ayında 6423 kadın aile içi şiddet nedeniyle hastaneye başvurdu. Bu rakam sadece istatistiklerle sınırlıdır… Gerçek sayının ne olduğunu düşünmek bile istemiyorum.. Durum oldukça ürkütücü…

5.5 milyon kadın çocuk yaşta, 7 milyon kadın aile kararıyla, iki milyon kadın “başlık parası” karşılığı evlendiriliyor.. Kadınların işgücüne katılım oranı % 23.5 iken, erkeklerde % 69.1… Çalışan kadınların% 27'si evlilik, % 11‘i işle ilgili problemler, % 11'i çocuk bakımı ve gebelik nedeniyle işten atılıyor..

İstanbul’da rektörler toplantısını protesto eden GENÇ SEN üyeleri, polisin şiddetiyle karşılaştılar. Gösteride bulunan genç hamile bir kadın aldığı ağır darbeler sonucunda çocuğunu düşürdü. Olayın üzerine siyasetçiler ve medya “hamile kadının ne işi var eylemde” diyerek genç kadını suçladı… Başbakan; her fırsatta en az üç çocuk yapın demeyi sürdürdü..

Yine kadın ve erkeğin eşit olmadığını her yerde söyleyen başbakan; ekonomik krizin sonucunda ortaya çıkan işsizlik sebebini kadınların işgücünde olduğunu görmeye devam etti..

Kürt sorununun çözümü için; erkeklerin Güneydoğu’dan ikinci eş almasını öneren Rize Belediye Başkanı’nın sözü de unutulmamalı..

Eşcinselliğin büyük bir biyolojik sorun –hastalık olarak gören ve dillendiren kadından sorumlu devlet bakanı da hala görevinde...

Aynı bakan, kocası tarafından şiddete uğrayan, tecavüz edilen ve aynı kişi tarafından öldürülen E.B. için “münferit bir olaydır” diyebildi…

21 Aralık 2010 da Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği; lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylerin maruz kaldığı yargısız infaz ve cinayetlere karşı korunması üzerine bir kararı oylamaya sundu. Oylama sonucunda devletlerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri de dahil olmak üzere her türlü ayrımcılık sebebiyle şiddet gören ve ölüm tehdidi altında yaşayan bütün insanların yaşam hakkını korumakla yükümlü olduğu kararına vardı… 55’e karşı 93 oyla kabul edilen kararın oylamasında 27 ülke çekimser oy kullanırken, 17 ülke oylamaya katılmamıştır.. Türkiye de oylamaya katılmayan ülkeler arasındadır..

Kredi Yurtlar Kurumu müdürü, yurtlarda kadınlar için gece en son giriş saatini 21.00 olarak belirledi. Ve neden olarak da “kız çocuğu başı boş sokakta dolaşmasın, bara gitmesin” i gösterdi.

Bu yazıyı yazarken faali meçhul cinayetlerine karşı protestoların önderliğini yapan, Meksikalı, şair, kadın hakları savunucusu Susana Chavez’in öldürüldüğünü öğreniyorum.. Susana 1993 den beri öldürülen ve tecavüz edilen yüzlerce kadının ölümü ile ilgili “tek bir ölüm daha olmasın” sloganını kullanmıştı..

Ancak iyi şeyler de oldu... Paşabahçe Devlet Hastanesinde -taşeron firmada- temizlik işçisi olarak çalışan Türkan Albayrak sendika çalışması nedeniyle işten atılmıştı. Paşabahçe’de küçük bir çadırda tam 118 günlük -bu sürenin 7 günü açlık grevi olarak yaşanan- direnişin sonucunda işini geri kazandı.. Türkan grevi bitirirken; “eğer direnmeseydim şimdi evinde oturan işsiz bir kadın olacaktım” dedi..

Kadına yönelik şiddetin olmadığı, yasalarda kadına yönelik suç kavramının oluşturulduğu, kadınların yaşadığı şiddetin tesadüf ve münferit görülmediği, Yurt-Kur’un ahlak bekçiliğini bırakıp barınma sorunlarını çözdüğü, Anayasa’nın 10. maddesine göre kanun ve devlet organları önünde tüm yurttaşlar eşittir maddesinin çiğnenmediği bir yıl olmasını diliyorum…

“Bu sene iyi geçmedi söylemem lazım / günler güzel geçmedi unutmam lazım..” S. Erener

- - - -