Deniz Güneş / Demokrat Haber

Araştırmacı-yazar Cafer Solgun’la yeni kitabı “Yara. Yıllar sonra Dersim” üzerine konuştuk…

--Öncelikle kitabın isminden başlayalım. Neden “yara” ve neden “yıllar sonra Dersim”?

Cafer Solgun: Bir memleketin “yara” olarak adlandırılması, kuşkusuz başlı başına yaralayıcı bir şey. Dersim veya ülkenin herhangi bir köşesi için neden “yara” denilsin? Bu benim kendi kendime icat ettiğim bir isimlendirme değil elbette. Dersim meselesiyle ilgili ortalama bilgisi, fikri olan herkes hatırlayacaktır; Dersim’e, 38 kırımını gerçekleştirenler “yara” demişlerdi. Cumhuriyetin kuruluşunu izleyen yıllarda, özellikle Şeyh Said isyanı kanlı bir şekilde bastırıldıktan sonra (1925), Mustafa Kemal’in meclisi açılış konuşmalarının birinde Dersim, “memleketin en mühim dahili müşkülesi” olarak değerlendirilmişti (1936). Aslında bu tarihten 10 yıl öncesinden itibaren Dersim konulu raporlar hazırlandığını biliyoruz. Bunlardan birinde dönemin içişleri müfettişlerinden biri, Hamdi Bey, Dersim için “çıbanbaşı” nitelendirmesinde bulunmuştu; “Dersim çıbanbaşıdır ve kökünden kesilip atılmalıdır.” Dersim konulu raporların büyük çoğunluğunda devlete önerilen, buydu; yani çıbanbaşını kesip atmak… 1937’de başlayan, 38’de toplu katliamlar boyutuna tırmandırılan ve 1940’lı yılların ilk yarısına değin de yer yer devam eden kırım harekatıyla da dediklerini yaptılar. Malum, kırım, aslında 1935’te Dersim’in adının Tunçeli yapılması ve “koloni yetkileriyle” donatılmış bir umum müfettişlik kurulmasıyla (4. Umum Müfettişlik) başladı. Görevlendirilen kişi de korgeneral Abdullah Alpdoğan’dı. O da “tesadüfi” bir isim değil. Karadeniz’de Ermeni ve Rumlara, Koçgiri’de Kürtlere, Alevilere karşı katliamlarıyla “namlı” Sakallı Nurettin’in damadı… Dersim’in adının hala “Tunceli” olması zaten başlı başına bir yaradır…

“Yıllar sonra Dersim” ise, kendi kişisel hikayemle ilgili. Uzun hapislik süreçlerinin ardından yıllar sonra Dersim’le hasret gidermek buluşması, benim için bir yeniden kavilleşmek sözüydü.

--“Yara” tabirini başka çevrelerden kullananlardan oldu galiba, kitapta bunun eleştirisinin yapıldığı yazılar da var…

CS: Evet. Dersim küçük bir şehir. Seçimlerde iki vekil gönderiyor parlamentoya. 2011 seçimlerinde uzun süre sonra ilk kez CHP Dersim’den iki vekil çıkarınca, diğer bir deyişle BDP’nin bağımsız adayı seçilemeyince yurtdışında yayın yapan Özgür Politika gazetesinde Dersim için “yara” tabirinin kullanıldığı sözüm ona eleştirel yazılar çıktı. Sosyal medyada da eleştiri sınırlarını aşan hakaretamiz tepkiler oldu. Doğrusu şok oldum. Genellikle o dönem BDP, sonrasında HDP adaylarını desteklediğimi de arada belirtmiş olayım. Ortaya çıkan bu tablonun nedenlerini, sorumluluğunu öncelikle kendinde, kendi yetersizliklerinde aramak yerine halka kızmak, hele ki bunu “yara” diyerek yapmak olacak şey değildi. Çok ağır ve Dersim gerçeklerinden bihaber olmanın bir başka boyutuydu bu.

cafer-solgun

--Kitapta neler var? Dersim’in hangi meseleleri üzerinde duruluyor?

CS: Dersim dertli bir coğrafya. Kalemim ve nefesim yettiğince yıllardır üzerinde yazdığım, çalıştığım, konuştuğum bir konu. Bu kitap aslında Dersim ile ilgili son 15-20 yıldır gündeme gelen sorunların, tartışma ve polemiklerin “güncel tarihi” gibi bir çalışma oldu. Dersim’e dair yazılarımı beş bölüm halinde tasnif ettim. Bunlar aynı zamanda Dersim sorunlarını oluşturan konu başlıkları oluyor. Dersim’e ilişkin güncel siyasi polemiklerde gündeme gelen konular, Dersim ve Alevilik, 38’e dair gerçekler, tartışmalar, Munzur üzerine yapılmak istenen barajların içyüzü ve diğer ekolojik sorunlar, yıllar sonra yeniden Dersim…

Çoğu daha önce çeşitli mecralarda yayınlanmış yazılarım. Ancak eksik bulduğum konularda yazdığım yeni yazılar da var, bu kitap için kaleme aldığım…

--Hangi konu ve yazılar? Örnek verebilir misiniz?

CS: Mesela 2005 yılında Dersim’de PKK’nin alıkoyduğu er Coşkun Krandi’nin bir insan hakları heyetine teslim edilmesi var. O dönem Diyarbakır İHD başkanı olan Selahattin Demirtaş da bu çalışma içerisinde yer almış ve er Coşkun sağ salim ailesine kavuşmuştu. Ama bunun öncesinde tanıklık ettiğim enteresan şeyler oldu… Dersim’in ne tür “açılımlara” konu olduğu ve bu “açılımların” ne şekilde nihayete erdiği ile ilgili de yeni yazılar var.

--Dersim sorun ve tartışmalarının güncel tarihi açısından gelinen nokta nedir? Bu sorunlardan çözüme kavuşturulan var mı?

CS: Bu soruya rahatlıkla “evet” demeyi çok isterdim ama maalesef cevabım hayır olacak… Ne Kürt sorunu, ne Alevi talepleri bağlamında Dersim’in sorunlarıyla ilgili bir arpa boyu yol katedilebilmiş değil. Daha geçtiğimiz günlerde Nazımiye Kaymakamı hakkımda suç duyurusunda bulunmuş, karakola ifade vermeye gittim. Konu, bu kaymakamın silahlı devlet personeliyle fahiş vergi cezalarını eleştirdiği için Düzgünbaba Cemevini “ziyaret” etmesi ve cemevi önünde gazetecilere poz vererek “devletin gücünü göstermekten” bahsettiği açıklamalar yapmasıydı. Onun yaptığı değil de bizim eleştirmemiz “suç”!

Ama bir “gelişme” sayılacaksa eğer, Munzur Irmağına sekiz yerinden kelepçe takarcasına yapılmak istenen baraj projeleri nihayet iptal edildi.

Onun dışında sorunlar olduğu yerde duruyor ve durdukça da daha da ağırlaşıyor…

--Dersim’in sorunları Dersim’e özgü sorunlar mı sadece?

CS: Değil elbette. Dersim’in sorunlarını ülkenin genel demokratikleşme sorunlarından ayırt etmek mümkün de doğru da değil. Çünkü Dersim sorunu biraz Kürt sorunudur, biraz Alevi sorunudur, biraz toplumsal kutuplaşma ve iç barış sorunudur, din ve inanç özgürlüğü hakkı sorunudur, eşit yurttaşlık sorunudur. Bu anlamda rahatlıkla Dersim, ülkenin demokratikleşme çaba ve iddiasının sınandığı bir alandır diyebiliriz.

--Dersim üzerine yazmaya devam edeceksiniz o zaman? Yeni çalışmalarınız var mı?

CS: Elbette. Olağan yazı işlerimin yanı sıra bir roman çalışması var gündemimde. Dersim’le ilgili ise, son zamanlarda bilen bilmeyen herkesin fikir beyan ettiği Dersim Aleviliği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyorum.

--Teşekkürler…

 Yara_Grsl

YARA. YILLAR SONRA DERSİM.

2B Yayınları, 2022.

Kitap pirtukakurdi.com sitesinde indirimli olarak temin edilebilir:

YARA Yıllar Sonra Dersim - Cafer Solgun - pirtukakurdi