Rusya Federasyonun’un Budennovsk (Budyonnovsk) rehine krizinden sonra kısa da olsa bir ateşkes sağlandı. Cehar Dudayev’in damadı, Salman Raduyev Dağıstan’a doğru yöneldi. Tarih, 9 Ocak 1996’ya geldiğinde, Kızılyar Kasabasında Rus askerlerini rehin aldı. Olay üzerine Rusya Federasyonu Kızılyar’a asker gönderdi ve burada Raduyev ve savaşçıları kuşatıldı. Bu kuşatmanın üstüne burada yeni bir rehine krizi gerçekleşti. Zaman ilerledi ve 16 Ocak 1996’da ise Türkiye’de yeni bir olay gerçekleşti. Trabzon limanından Soçi’ye giden Avrasya feribotu Çeçen savaşçılar tarafından kaçırıldı. Yolcular ve mürettebat rehin alındı.

FERİBOT BOĞAZA DOĞRU GİTTİ

Feribotu kaçıranların arasında Türkiye’de o dönem dikkatleri üzerine çekecek olan Muhammed Emin Tokcan bulunuyordu. Kendisi Abhaz Kökenli ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı. Gemiyi kaçıranların sözcüsüydü ve medya da talepleri ileten oydu. Feribotun kaçıranların talebi Raduyev’e yapılan kuşatmanın kaldırılmasıydı. Feribotun gideceği yer Soçi limanıydı. Fakat Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarafından, feribotun İstanbul Boğazına sürülmesi istendi. Bunun üzerine de feribot, rehinleri ile birlikte İstanbul boğazına doğru yol aldı. Muhammed Emin Tokcan’ın isteği üzerine feribota medya mensupları çağrıldı. Gelen medya mensuplarının arasında Uğur Dündar en dikkat çekeniydi. Uğur Dündar’ın helikopterden feribota atlaması halen akıllardadır. Uğur Dündar, feribotu kayıt altına aldı, yolcularla ve feribot mürettebatı ile röportaj yaptı. Feribottu kaçıranlar ise iyi niyetlerinin suiistimal olabileceği düşüncesiyle Uğur Dündar ve ekibinin kamera kasetlerine el koydu fakat Uğur Dündar bazı kasetleri eylemcilerden kaçırmayı başarmıştı. Gemi üç gün sonra İstanbul Boğazı’na yaklaştı fakat giremedi. O dönemin Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Tansu Çiller, bu konu hakkında sert demeçler verdi ve feribot boğazdan geçemedi. Cehar Dudayev ise gemi boğaza geldiğinde, eylemcilere çağrı yaptı ve eylemin amacına ulaştığını ve kansız şekilde eylemi bitirmeleri gerektiğini söyledi. Eylemciler, durumun üzerine teslim oldular. Feribot ise İstanbul’a demir attı.

DİNSEL TARTIŞMALAR

Bu olaydan sonra bir ateşkes daha sağlandı. Ateşkes tam uygulanamadı fakat Çeçen güçleri 1996 Ağustos ayına kadar güç toplayabildi. Çeçenler 6 Ağustos 1996’da Grozni’ye doğru ilerledi ve “Grozni Muharebesi” başlamış oldu. Çeçenlerin sürpriz saldırısı ile dengeler değişti ve Çeçen güçler Grozni’yi geri aldı. Bunun üzerine Rus General Aleksandr Lebed’in çağrısi ile “Hasavyurt Antlaşması” imzalandı. Antlaşmaya göre; Çeçenistan’ın statüsü 5 yıl içinde kesinleşecekti ve zararlar ise Rusya tarafından karşılanılacaktı. Antlaşma Çeçenlere göre bağımsızlıklarının “fiili olarak tanınması” manasına gelmekteydi. Çeçenistan tanınmasa da sınırları çizilmişti. Antlaşmadan sonra 29 Ocak 1997’de Şamil Basayev, Aslan Mashadov, Selimhan Yandarbiyev’in aday olduğu bir seçim yapıldı. Sonuçlara göre ezici çoğunlukla Aslan Mashadov, İçkerya Çeçen Cumhuriyeti’nin başkanı olarak seçildi. Mashadov döneminde, Dudayev dönemi gibi bir birliktelik söz konusu değildi. Birinci Çeçen savaşındaki komutanların koordinesiz hareket etmeleri ve Arap kökenli savaşçılarında savaşa katılması, Çeçenistan içinde Vahabilik ve tarikat tartışmaları başlatmıştır. Mashadov, seçimden sonra özellikle başında Ahmed Kadirov’un bulunduğu Kadiri Tarikatı’nın yönetimden uzaklaştıracak hamleler yaptı. Kadirov ise bu durumun ardından Mashadov’a karşı isyan başlattı. Daha sonrasında ise Şamil Basayev ve Arap kökenli İbnü’l- Hattab, 1998 yılında Dağıstan’a gidip halk desteği almak adına toplantılar yaptılar. İki köy bu desteğin ardından şeriat ilan etti ve olayın ardından Rus birlikleri buralara saldırı düzenledi.

İKİNCİ ÇEÇENİSTAN SAVAŞI

Boris Yeltsin ise 1999 yılında yerini iç istihbarat örgütünün başı olan, Vladimir Putin’e bıraktı. Putin, Çeçenistan sorunun önemsiyordu ve ilk olarak Ahmed Kadirov ile yakın ilişkiler bulmaya başladı. 4 ve 16 Eylül tarihleri arasında ise Rusya’da 4 farklı yerde bombalar patladı ve patlamalarda 293 kişi hayatını kaybetti. Mashadov olayların ardından başsağlığı diledi. Patlamaların ardında Rus kamuoyunda Çeçen karşıtlığı artmaya başladı ve Çeçenistan’a tekrar müdahale için zemin açılmış oldu. Patlamaları Çeçenler üstlenmese de, Dağıstan’a giden İbnü’l- Hüttab ve grubunun patlamaları yaptığı üzerine yoğunlaşılmaktadır. Ekim ayına gelindiğinde ise Rusya operasyonu başlattı. Bu sefer durumlar çok farklıydı. Rus ordusu Grozni’yi ele geçirdi. Mashadov ise dağlara çekildi ve Basyev ile buluştu. Burada fikir ayrılıkları oluştu. Mahadov seçilmiş başkan olarak meşruluğunun gideceği eylemlerden kaçınıyordu, Basayev ise savaşma taraftarıydı ve ayrıca enbüyük tarikat olan Kadiri tarikatının desteği yoktu. Basayev Selefi ve Vahabi gerillar ile birlikte Rus ordusuna karşı savaştılar.

KADİROVLAR GÖREVDE

Ahmed Kadirov ise 2003 yılında Çeçenistan Cumhurbaşkanı olarak atandı, ertesi sene ise 9 Mayıs Zafer Günü kutlamalarında bombalı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Şamil Basayev bu eylemi üstlendi. 2004 yılından itibaren ise Kadirov’un oğlu Ramazan Kadirov Rus birlikleri ile birlikte operasyonlara katıldı ve 8 Mart 2005 yılında Aslan Mashadov, bu çatışmaların birinde hayatını kaybetti. Putin, 2003 yılında 27yaşında olan Ramazan Kadirov’u Cumhurbaşkanı yapmak istedi fakat yasalarda olan yaş sınırı buna engel oldu. Bu görevi 2007 yılına kadar Alu Alhanov üstlendi.

BESLAN KATLİAMI

Şamil Basayev tek başına mücadeleye devam edemiyordu ve Selefi- Vahabi milisler ile işbirliği yaptı. Kuzey Osetya’nın Beslan kasabasında Basayev’e bağlı milisler, 1 – 3 Eylül 2004 yılında okulda rehin alma olayı gerçekleştirdiler. Olayda çatışma çıktı ve 186’sı çocuk 334 kişi hayatını kaybetti. Basayev eylemi üstlendi ve kendisi ise 2006 yılında bulunduğu konvoydaki bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. Çatışmalar 2017 yılına kadar sürdü ve o günden bugüne Çeçenistan’ın başında Ramazan Kadirov kaldı.