Kazakistan Cumhuriyeti’nde halk yığınları, yolsuzluklar, elitler arası çatışmalar, halkın toplumsal, ekonomik yaşamında sorunlar nedeniyle sokağa döküldü

Dünya Bankası verilerine göre 2020 yılında Kazakistan Cumhuriyeti, 18,75 milyon insanın yaşadığı, 2.725.000 km² toprakları olan bir Asya Anakarası ülkesi.

Kazakistan Cumhuriyeti’nde halk yığınları, yolsuzluklar, elitler arası çatışmalar, halkın toplumsal, ekonomik yaşamında sorunlar nedeniyle sokağa döküldü.

02 Ocak 2022’den başlayarak LPG'ye yapılan zamlar ve ülkedeki sosyoekonomik durumun kötüleştiği gerekçesiyle başlatılan gösteriler. Ülkenin önemli kentlerine yayıldı. Hayat pahalılığı protestolarıyla başlayıp ülke çapında yolsuzluk ve gelir dağılımı adaleti başkaldırısı gösterilerine dönüştü.

Kazakistan Cumhuriyeti halkının yalnızca fiyat artışlarına değil, yönetime karşı çıkması, birikmiş öfkesinin sokağa yansıması gözlerden kaçmadı.

Bu başkaldırı, iç ve dış asker-polis güçleriyle acımasızca bastırıldı.300 dolayında insan öldü, çok sayıda insan yaralandı,10 binin üzerinde insan tutuklandı.

Kazakistan Cumhuriyeti yönetiminin yapısı

Nursultan Nazarbayev, 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Kazakistan Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı oldu. 1 Aralık 1991 - 19 Mart 2019 arasında, “Başkanlık Sistemi” adını verdikleri özünde diktatörlük olan bir sistemle ülkeyi yönetti. 28 yıl bir ülkenin başında tek adamın bulunmasını demokratik ilklerle açıklayabilme olanağı yok.

1989’dan beri eski Sovyet Cumhuriyeti olan Kazakistan Cumhuriyeti’ni yöneten 81 yaşındaki Nazarbayev, bundan sonra Güvenlik Konseyi Başkanı olarak görev yapmakta. Siyasal ayrıcalıklarını ve dokunulmazlığını korumasına izin veren “Ulusun Lideri” unvanını taşıyor, ülkenin denetimini elinde tutmayı sürdürüyor. Günümüzde Türk Devletleri Teşkilatı ömür boyu onursal başkanıdır.

Yerine geçen, Nazarbayev’in destekleyip seçtirdiği Kasım Cömert Tokayev de, kendisinden önce uygulanan baskıcı yönetimi sürdürmekte.

Kazakistan Cumhuriyeti yönetimi, yasalar, kurumlar, demokratik ilkelerle değil, lider buyruklarıyla yapılmakta.

Türkiye Cumhuriyeti’nden yükselen tepki

AKP, CHP, MHP ve İyi Parti Grup Başkanvekillerinin imzasını taşıyan Kazakistan Cumhuriyeti’ndeki olaylara ilişkin bir bildiri yayınlandı. Bildiriyle yapılan açıklamada, "Olayların normale dönmeye başlamasından memnunuz, Türkiye Kazakistan'ın barış ve istikrarına her türlü desteği vermeyi sürdürecektir." anlatımına yer verildi.

Ortak bildiri metni şöyle:

“Kardeş Kazakistan’da son günlerde meydana gelen gelişmeleri endişeyle takip etmekteyiz. Kazakistan’ın istikrarı ve huzuru bizler için ülkemizin barış ve huzuru kadar önemlidir. Kazakistan halkının sağduyusu ve yönetimin dirayetli tutumu sayesinde olayların yatışmaya ve ülkede durumun normale dönmeye başlamasından memnuniyet duyuyoruz. Olaylarda vefat eden Kazak kardeşlerimize Allah’tan rahmet, kederli yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. İnsan hayatını tehlikeye atan, kamu düzenini bozan ve mala zarar veren şiddet eylemlerini kınıyoruz. Kazakistan yönetiminin halkın esenlik ve refahını daha da artırmaya yönelik reform gündemini destekliyoruz. Gazi Meclisimiz, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Kazakistan makamlarının sergilediği dayanışmayı unutmayacaktır. Bağımsızlığının ilk gününden itibaren Kazakistan’ın yanında olan Türkiye, bundan sonra da Kazakistan’ın bölgenin geneli için de hayati önemdeki barış ve istikrarına her türlü desteği vermeyi sürdürecektir.” (1)

Kazakistan Cumhuriyeti halkının bu isteğinin bastırılması için her türlü yardıma hazır olduklarını açıklayan AKP, CHP, MHP, İyi Parti neyin bekçiliğine soyunmuş bulunmaktalar?

“Kazakistan halkının sağduyusu ve yönetimin dirayetli tutumu sayesinde olayların yatışmaya ve ülkede durumun normale dönmeye başlamasından memnuniyet duyuyoruz” deniyor bildiride.

Kazakistan Cumhuriyeti halkı, ülke yönetimini elinde tutanlarla uzlaşarak, “sağduyusunu kullanmış” değil. Halkın yönetimden istekleri yerli ve yabancı zorba güçler tarafından bastırılmış durumda.

Kazakistan Cumhuriyeti’nde “durumun normale dönmesi” söz konusu değil. Başkaldırıların öncesindeki durum “normal” değildi. Bu normal olmayan duruma başkaldırıldı. “Normal olmayan duruma geri dönülmesi”, 4 siyasal partilerimizi çok sevindirmiş durumda.

Bildiride, “İnsan hayatını tehlikeye atan, kamu düzenini bozan ve mala zarar veren şiddet eylemlerini kınıyoruz” deniliyor. Burada halkın başkaldırısının insan yaşamını tehlikeye attığı, kamu düzenini bozduğu anlatılmak istenmekte. Kınanan halkın haklı istekleri için yapılan eylemler.

4 siyasal partimizin girişimi, Kazakistan Cumhuriyeti’ne demokrasi gelmemesi için çırpınmaktır. Bu girişimin neyin peşinde koştuğu çok açık.

Şiddet kullanan, yönetimden açıklanan zamların geri alınmasını, ülke yönetiminin halkın yararına işler duruma getirilmesini, sokaklarda yüksek sesle bağıran halk yığınları mı, yoksa bu sesleri yabancı güçleri de yanına alarak bastıran yönetim mi? AKP, CHP, MHP, İyi Parti ortaklığında yayınlanan bildirinin, Kazakistan Cumhuriyeti yönetimine destek olduğu ortada.

Şiddet kullanan Kazakistan Cumhuriyeti devletiyle, Rusya Federasyonu öncülüğünde bölgenin egemenliğine soyunan, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) güçleri. Bunların kullandığı şiddetin yanında “halkın şiddet kullanması”, kullanılan şiddete karşı durma, işitmeyen kulaklara, görmeyen gözlere daha etkili bir ses duyurma girişimi.

Bu açıklamada CHP, İyi Parti dışında yönetim dışında olan hiçbir siyasal parti yok.

Kazakistan Cumhuriyeti’nin baskı yönetimiyle, diktatörlükle yönetilmesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ne gibi ulusal çıkarı olabilir? Bunu anlamak oldukça güç.

CHP kimlerin yanında yer aldı?

Kazakistan Cumhuriyeti despotluğunu destekleme bildirisi niteliğini taşıyan bu bildiride, kendisini ”Sosyal Demokrat”, “Sol”, “Halkın Yanında” sıfatlarıyla tanımlayan CHP’nin yer alması, bildiride imzasının bulunması çok ilgi çekici.

CHP Kazakistan Cumhuriyeti’nde yıllardır halkı ezen diktatörlüğün mü yanında, halkın mı yanında?

Bu tavır sosyal demokrasinin küresel ilkeleriyle ne derece uyumlu?

CHP, Kazakistan Cumhuriyeti halkının demokratikleşme başkaldırısını destelemekte de biz mi göremiyoruz?

CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nde halkın yanında da, Azerbaycan Cumhuriyeti’nde küçük bir azınlık yönetiminin yanına mı geçiyor?

Rusya Federasyonu öncülüğündeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ), askerlerini ülkeye çağırıp, kendi vatandaşlarını uyarısız kurşunlatmak, öldürmek, 10 binden fazla insan tutuklamak, CHP'nin sosyal demokrat penceresinden bakıldığında "yönetimin dirayetli tutumu" olarak mı görülüyor?

CHP, AKP’nin tüm dış kararlarını bir tek karşı çıkma dışında sürekli destekledi. AKP, MHP ortaklığı iç politikada hep kötü, dış politikada hep iyi işler yapıyor da CHP bu iyilikleri mi destekliyor?

Kazakistan Cumhuriyeti’nde bir sosyal demokrat yönetim vardı da kendisine yöneltilen başkaldırıyı ezdi, sosyal demokrat yönetimini korudu, CHP bu sosyal demokrat yönetime yardım için mi AKP, MHP, İyi Parti yanında ortak bildiriye imza koydu? AKP, MHP kuyruğuna takılarak imza koyarak küresel düzeyde doğru bir tavır mı sergiledi?

CHP, AKP-MHP ortaklığını destekleyerek ülke içinde hangi kesimlerin oylarına oynamaktadır?

Muhalefette bu davranışı gösteren CHP, İyi Parti yönetime gelseler nasıl tavır sergilerler?

CHP muhalefette bu tutum içindeyse yönetime gelse kimlerin yanında yer alacaktır?

--------------------------------------------

(1) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, AKP, CHP, MHP ve İyi Parti'den ortak Kazakistan bildirisi: Türkiye her türlü desteği vermeyi sürdürecektir, 12.01.2022