Uzun yıllardır ülkemizde siyaset gündeminde yaşanan yanlışlardan maalesef CHP de arınamamıştır. Bu yanlışlar yeterince de dillendirilmemiştir.

Başta milletvekilleri olmak üzere il ve ilçe yönetim kurullarının, belediye başkanlarının A kişisinin düğün törenine katıldık. B kişisinin cenaze törenine katıldık gibi haberleri Facebook’tan ya da satın alınmış toplu mesaj yoluyla bildirmek, bireyin öne çıkma çabasından başka bir şey değildir. C tv’de şu saatte programdayım mesajlarınız da aynı amacı güden sol muhalif davranışlar değildir. Bunlar partide, partilerde bulundukları koltukları koruma gayretinden başka bir şey değildir. Örgüt merkezinden gelen bir üst düzey yetkili ile bir yerel program yapıyorsunuz 20 dk sürüyor, ancak fotoğraf çektirme seremoniniz 45 dk sürüyor; bu bir yetersizliğin dışa vurumudur. Geçmişte devrimci mücadelede yitirdiğimiz ağabey- ablalarımızı o koltuklara gelmeden çok önceleri o mezarları doğal olarak ziyaret edip otunu temizlemiş olmanız sizlerin gerçek kimliğinizi yansıtır. Bu yolun sizi götüreceği çıkmaz Makyavelizm’den başka bir kuyu değildir.

Oysa sol siyaset yapanlar öncelikle güvenilir insan olmayı başarmış, sözüne güvenilir ideolojik yapısını tamamlamış- kültürel birikimden kendine düşen nasibini almış bireylerden oluşmalıdır.

Sol siyasetin bir ortaklaşmacılık olduğunu özümsememiş hiç kimse başarıyı yakalayamaz. Yoksa “dediğim dedik çaldığım düdük” mantığıyla hareket edenlerin yaptıkları, kendilerini ve içinde bulundukları örgütü zehirlemekten başka bir işe yaramayacaktır. Kolektivizm bizim tek mücadele alanımız olmalıdır.

Sol siyasetin, fabrikalarda işçiler, şehirlerde küçük esnaf - sanayi çarşısı, köylere tarlalara, tarım işçilerinin içinde bulunup onlara sol tavır ve çözüm yolları göstermedikçe hastane kapısında perişan insanlara el uzatmadıkça, yurtsuz kalan öğrencilere el atmadıkça, kısacası alttakilere omuz vermedikçe omuz omuza onları mücadeleye katamadığımız sürece başarısızlığa hep beraber katlanmak zorunda kalmaya devam edeceğiz. Sokaktan korkan bir sol siyaset olamaz, olmamalı da. Mücadeleyi en derin alanlara, yokluğun mertliği bozduğu sokaklara taşımalıyız. Karanlıktan ancak bilim ve sanatla çıkılabilir. Daha çok sinema-tiyatro, daha çok şiir, daha çok roman-öykü, hiç değilse günde bir makale okuyalım, dünyada değişim ve gelişime uzak kalmayalım yoksa bu karanlık hepimizi boğacak. Tüm muhaliflerle birleşerek, çoban ateşini körüklemeliyiz. Çünkü karanlıktan haykırarak çıkabiliriz ancak. Gün ortaklaşmacılığın hayata uygulanması güvenilir insan olma, içi dışı bir insan olma günüdür.