Euroleague, bu yılın son çift maç haftasını geride bıraktı ve Türkiye takımlarının da yüzü güldü. Bask bölgesinin, Türk firması Bitçi’nin sponsorluğundaki köklü takımı Baskonia’nın İstanbul ziyareti, kendileri için hiç hoş geçmezken Maccabi de önce İstanbul’da sonra da Tel Aviv’de kaybeden taraf oldu. Böylelikle 16 maç geride kaldı ve bu da bu hafta ilk yarının tamamlanacağı anlamına geliyor. Ben de yine Fenerbahçe ve Efes’e genel bir bakış atarken geçen hafta söz verdiğim üzere puan durumu üzerinden ikinci yarının falına bakayım.

Anadolu Efes, Micic, Larkin…

Sezon başından beri Efes için düştüğüm tekrar, artık belli ki artık bir sezon planı. O nedenle olumsuz eleştirmek yerine bu kurgudan maksimum verimi yani galibiyeti beklemek gerekecek. Efes, takım olarak geçen sezondan daha geride ve muhtemelen bu hep böyle gidecek. Pota altında olay tamamen Pleiss ve Moerman’ın gününde olmasına kalmış durumda çünkü diğerleri gününde olsa bile yeterli gelmiyor. Beaubois ve Simon ise 2 maç var, 1 maç yok, 1 maç var, 2 maç yok gidiyorlar. Efes’in genel hücum ve savunma setlerinde de yeni bir şey olmayınca (maç içi lokal dokunuşlar hariç) tüm ağırlık, ligin en elit 2 guardı olan Micic ve Larkin’e kalmış oluyor. Baskonia maçında Micic 31, Larkin 25 VP ile oynadı, Maccabi maçında Micic -4 VP aldı, Larkin ise 37! Yani ya ikisi birden üst düzey ki bu onların normali ya da birinden biri en üst düzey oynayınca Efes, ligdeki 5-6 kalbur üstü takım dışında herkesi yenebilir. Peki, Ergin Ataman’ın üst üste 2. Şampiyonluk hedefine yeter mi? Bu sezon yetmez ama Final Four adaylığı da devam eder. Shane Larkin’in resital havasını izlemek çok keyifli, diğer yandan büyük takımların kazanılması gereken maçı kazanma meziyeti de olmalı ki Efes bunu başardı.


Haftanın MVP’si Shane Larkin!

Fenerbahçe Beko’da Sıra İnce Ayarda

Lafı uzatmaya gerek yok, Fenerbahçe’de taşlar yerine oturdu. Artık takım, kazanma davranışını üzerine aldı, savunmadan güç alan hücum mantığını da yakaladı. Şimdi artık şutörlerin tam form tutması, git gide daha fazla hazır olan Polonara ile Booker’ın Vesely’yi dinlendirmesi ve elbette Henry – Şehmus – De Colo – Guduric oyun kurucu rotasyonunun daha verimli tercihler yapması gerek. Tüm bunlar, öncelikle savunma karakteri oturmuş ve hücum motivasyonu yüksek takımın ince ayarları. Onları da yapacak/yaptıracak kişi, bugüne kadar kendisine destek verdiğim Sasha Djordjevic. Son 3 maçta rakipler; Zenit 17, Maccabi 19, Baskonia 17 top kaybı yaptı Fenerbahçe karşısında. Ve galibiyet de hep buradan yani savunmadan geldi. Daha önce de böyleydi ama Fenerbahçe, hücumda aceleci ve düşük yüzdeli olduğu için maç hep son topa kaldı ve onlar da ağırlıklı kaybeden taraf oldu. Oradan sadece 3 tanesi galibiyet olsaydı, şu anda 3. veya 4. Sıradaydılar. Bu hafta Asvel deplasmanı ve haftaya Real Madrid maçları, genel bir meydan okuma olacaktır.


Keyifler yerinde

Ve Puan Durumu

Haliyle ilk haftalar, gerek fikstür farkları gerekse de form durumu nedeniyle puan durumunun pek değeri yoktur. Ancak artık ilk yarıyı kapatıyoruz ve bir bakış atalım. Öncelikle zirvede yer alan biri Katalan iki İspanya takımına da alkış. Barcelona, kadrosuna yakışan karakterde oynamayı, Real Madrid de değişen ve çok da iddialı olmayan kadrosuyla kazanmayı bildi geride kalan süreçte. Saras ve Laso’ya tebrikler. Bu arada Real Madrid’de Anthony Randolph da sakatlıktan döndü ve bu da onlar için çok büyük katkı demek. Bir başka alkış da deneyimli koç Bartzokas’ın 3. Sıradaki Olympiakos’una. 2017’de Fenerbahçe ile final oynadıktan sonra git gide düşüş yaşayan marka ekip, bu sene geçmişin izlerini taşıyor, her maç mücadele ediyor ve takım oyununun hakkını veriyor. 10 galibiyetle sıralanan 4 takımın 3’ü Rusya’dan; Unics – Zenit – CSKA ve biri de sezona çok iyi giriş yapan ama Fenerbahçe galibiyetinden sonra düşüşe geçen Milano. Bu 4 takımdan Unics Kazan, net olarak sezonun flaş takımı! Geçen sezon Play-Off yapan Pasqual’in Zenit’i bu sezon da yarışta kalır. CSKA ve Milano ise evet play-off yapar ama tatlarının olmadığını söyleyebiliriz. Biri dışarıda kalırsa benim için sürpriz olmaz. Son şampiyon Efes, 8 galibiyetle 8. Sırada yer alırken onu 7 galibiyetle Fenerbahçe ile Maccabi, Bayern, Kızılyıldız ve Asvel izliyor. Açıkçası, tam da sıralamada geldiğimiz bu 13. Sıra sonrasına ben Play-off şansı vermiyorum her ne kadar Panathinaikos, şu haliyle tam bir play-off takımı olsa da. Eğer isterlerse olurlar ama bir istememe sorunu var. Koç kovduran Mike James, Monaco’yu play-off’a taşır mı, sanmam. Ancak Euroleague’in “Every Game Matters” sloganının tam karşılık bulduğu bir sezon yaşıyoruz ve her maç hep çekişmeli, keyifli olmaya devam edecek.  Bu hafta Efes, beklediğinden daha zorlu geçecek maçta evinde Kızılyıldız’ı konuk ederken Fenerbahçe, düşüşteki Asvel’le deplasmanda karşılaşıyor. Bu arada bu hafta ve haftaya maçlar, 9 Çarşamba – Perşembe oynanacak.  Haftanın marka maçları ise; Panathinaikos – Olympiakos derbisi ile CSKA – Real Madrid kapışması. Şampiyonluk adaylarımı da buraya not düşeyim: Barcelona, Fenerbahçe, Olympiakos. Çok itiraz gelir mi, mutlaka, sezon sonu görüşürüz. Ama önce haftaya, ben yine buradayım, sevgiler.