Elektrik kesintisinden sonra sokakta, evde, bağda, bahçede, çay evinde, restoranda konuşulan türlü türlü komplo teorileri, dünyaca ünlü komplo teorisyeni David İcke’nin köklerinin Anadolu’ya kadar uzandığını düşündürttü bana…
 
Sabah saatlerinde elektriğin kesilmesinden bir saat sonra Sevgili Halacığım aradı. Eczacı çırağının doktor sayıldığı; tapu dairesinin güvenlik görevlisine, elde türlü türlü tapularla ‘Oğlummm, bu yere anamın babasının amcasının dayısı da ortak imiş, ne olacak şinci’ diye yanıp yakıldığı canım ülkede, Sevgili Halam da, gazeteci olmamdan mütevellit, elektrik kesintisinin nedeni, ne kadar süreceği sorularını yanıtlamam için bendenize müracaat etti. Tabi insan, bilirkişi tayin edildiği böyle durumlarda yanıt verememezlik edemiyor. Mesleğimin güzel erdemlerinden birini kullanarak, ‘bilmiyorum’ demeden bir güzel demagoji yapmaya hazırlanıyordum ki, nasıl olduğunu anlayamadığım biçimde şöyle bir konuşmanın içinde buldum kendimi.
-“Rusya yapmış diyorlar ya, yapmıştır o gavurlar kesin yapmıştır.”
-“Hmm evet Hala”
-“Birileri de seçim meçim diyor. Şimdi günahlarını almak da olmaz hacı ağzımla. Allah bizi kötülerin elinde bırakmasın kızım, hadi kendine iyi baaakkk.”
 
Aradan iki saat geçti. Bu kez, Değerli meslek büyüğüm ve patronum Rıfat Açıkgöz, ‘siber saldırı’ ihtimalinin olduğunu söyledi. Gazetedeki muhabbet gırla gidiyor; bunun da bir ihtilal olduğu, savaş olsa kimin haberi olacağı, yarın tanklar yürüse yeri olacağı… İçimden dedim ki, “Demek ki biz de normal insanlar gibi havadan, sudan, çiçekten böcekten konuşabiliyormuşuz.”
 
Bir saat kadar sonra da, jeneratörlü bir binanın asansöründe asker emeklisi bir amca ile sohbete başladık. Sekizinci kata çıkana kadar amca bana, bu işin arkasında hiç şüphesiz Amerika olduğunu gür sesi ve net ifadeleri ile anlattı. Kapıdan çıkarken tam ‘İyi günler’ diyeceğim; “İsrail de var tabi, onlar yok mu onlar… Çıbanın başı onlar, aslında onların mallarını bir yasaklayacaksın, bak güçlü olabiliyorlar mı o zaman?” dedi. Zaten Amerika deyince neden İsrail’e laf atmadı diye düşünmüştüm ki, yüzümü kara çıkarmadı.
 
Amcadan nihayet ayrılıp oturacak bir yer buldum ve gün boyu uzağında kaldığım için yokluğu beni gazaba uğratan sosyal medyaya bir göz attım. Herkesin haberdar olduğu malum yorumlar; efendim kesin elektriği ‘o savcı’yı rehin alanlar kesmişmiş de, aaa ne alakası varmış canım savcıyı rehin alan da zaten devletin kendisiymiş, eyyy devlet sen neyi kesersen kes biz yüne nükleere hayır diyeceğizlerden, arkadaş bir şey değil de tam da mart ayı yine zavallı kediciklere yükleyecekler olanca suçu diyenler falan filan…
 
Baktım teorilerin ardı arkası gelmiyor, millet bu elektriksizlikte neler yapıyor düşüncesiyle kendimi sokaklara vurup fotoğraf çekmeye başladım. İyi ki çıkmışım. Çünkü günün, ayın ve hatta tüm zamanların en iyi komplosunu duydum: 27 Mayıs’ın bir arka sokağında kuyumcuların önünden ağır ağır, avını arayan dikkatli bir kaplan edasıyla ilerliyordum. O da ne, bir adam telefonda arkadaşı ile konuşurken ağzından o müthiş komplo teorisi dökülüverdi: “Hacı bu durumda okey mi oynanır, karanlıkta taşları çalarlar.” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, kesintinin nedeni olabileceğini ifade ettiği, İzmir’deki bir santrale dair yaptığı ‘domino taşları’ benzetmesi, bana acaba okey taşlarını bahane eden bu adamın kesintilerde bir parmağı olup olmadığını düşündürttü…
 
(Komplo teorisi: Komplo teorisikamuoyu tarafından belli bir şekilde algılanmış herhangi bir olay hakkında geliştirilmiş, kamuoyundan saklandığı iddia edilen bilgilerle, gizli bilgilere veya olayın arkasındaki görünmeyen güçlerle ilişkilendirilen alternatif açıklamalara verilen addır.Bilimadamlarına göre komplo iddialarına yatkın toplumlar uzun süreli politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü yaşayan veya kendilerine karşı önemli bir tehdit yöneldiğini düşünen insanlardır. Öte yandan, İngiliz sosyolog Mark Fenster'a göre belgelendirilebilen pek çok komplo teorisinin fos çıkması, bunların hepten önemsiz olmaları anlamına gelmiyor. Kaynak: vikipedi)