Bugün Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın bir komployla rehin alınmalarının 6'ncı yıl dönümü: 7 Haziran ruhu,  2023'te AKP'nin sonu olacak!

Bundan tam 6 yıl önce bugün, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, büyük bir komployla önce gözaltına alınıp sonra tutuklandılar. Büyük bir komplo dedim, evet tam olarak öyle! 6-7 Ekim Kobanî olayları bahane edildi. Esas sebep ise farklıydı!

Ne olmuştu;

Resmi olarak 15 Ekim 2012 tarihinde kurulan HDP, 27 Ekim 2013 tarihinde yapılan 1.Olağan Kongresi'nde Türkiye'de sosyalist mücadelenin en önemli aktörlerinden Ertuğrul Kürkçü ve Kürt siyasal hareketine büyük emek vermiş bir isim olan Sabahat Tuncel'in Eş Genel Başkanlık bayrağını devralmasıyla ülke siyasetindeki yerini aldı. HDP, çok dilli, çok dinli, çok renkli yapısıyla sadece Kürtlerin değil, Türkiye'deki tüm halkların ilgi odağı haline geldi. İçinde barındırdığı farklı siyasi bileşenlerin gücüyle hareket eden parti, yıllardır barışa ve kardeşliğe susamış Türkiye halklarının sesi soluğu oluyordu adeta. Romanların da sesiydi, Ermenilerin de, uzun yıllar boyunca siyasette aktif rol alamayan Türkiye sosyalistleri de HDP çatısı altında yer aldı, LGBTİ+ bireyler de.

Takvimler 24 Haziran 2014'ü gösteriyordu, HDP'nin 2. Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı. Eş Genel Başkanlar değişti. Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş Halkların Demokratik Partisi'ni Ağustos 2014 tarihinde gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile Haziran 2015'te yapılacak olan genel seçimlere hazırlamak için kolları sıvadı. Hedef belliydi, 'yüzde 10 barajını yıkmak' ve  parlamentoya güçlü bir şekilde girerek 13 yıllık AKP iktidarına muhalefet neymiş, nasıl yapılırmış göstermek!

selahattin-demirtas-figen-yuksekdag

HDP, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimi'ne kendi adayıyla girme kararı aldı. Anayasa değişikliği referandumu nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi'nde ilk kez bir cumhurbaşkanı doğrudan halk oylaması ile bu seçimde belirlenecekti. AKP'nin adayı tartışmasız Recep Tayyip Erdoğan iken Ana Muhalefet partisi CHP, seçimde Türkiye'de radikal sağın temsilcisi MHP ile ortak aday belirleme kararı aldı. Muhalefetin ortak adayı radikal İslam ve faşizm çizgisi sınırında politik görüşlere sahip Eklemeddin İhsanoğlu oldu. HDP ise Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ı Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi.  

Selahattin Demirtaş, seçim sürecinde, 'dik' duruşu, açık-net söylemleri, siyasi birikim ile tecrübelerini dışa aktarım şekli ve sempatik tavırlarıyla sağ-sol, Türk-Kürt, Ermeni-Arap, Alevi-Sünni, eş cinsel, erkek-kadın, çocuk herkesin sevgilisi haline geldi. Demirtaş, Türkiye halkalarının fikrinde 'sazdan başka bir şey çalmayan bir Cumhurbaşkanı' profili çizmişti. Eş Genel Başkan Yüksekdağ da seçim sürecince Demirtaş ile birlikte hareket etti. 10 Ağustos 2014 akşamı Türkiye siyasetinde bir dönüm noktası yaşandı. HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş, yüzde 9,76 oy alarak Türkiye halklarına umut oldu. Kürt siyasal hareketi ile sosyalist partilerin yüzde 5-6 arasında seyreden oy oranı HDP'nin yenilikçi politikaları sayesinde yüzde 50 artış göstermişti. Bu gelişme sayesinde yurttaşlarda, 'Türkiye siyasetinin yönü değişebilir, AKP iktidarının nefesi kesilebilir,  muhalefetin tabanı renklenerek,  demokrasi daha güçlü hale gelenilir' algısı oluştu. Tam olarak öyle de oldu!

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ önderliğindeki HDP, 7 Haziran 2015 seçimlerine öyle bir hazırlandı ki, AKP iktidarının nefesi kesildi, parlamento HDP bileşenlerinin renkleriyle doldu, faşistler, kafatasçılar, iş birlikçiler kaçacak delik aradı. Alternatif yok diyerek sistem partilerine sırtlarını dayayanlar, HDP saflarına katılmak için sıraya girdi. 7 Haziran seçimi 13 yıllık AKP iktidarını büyük bir çıkmaza soktu. Aylarca hükümet kuramayan AKP 1 Kasım tarihi için yeni bir seçim startı verdi. HDP'nin 7 Haziran kazanımı, tek adamlığa oynayan Recep Tayyip Erdoğan ve ülke kaynaklarını kurutmak için politikalar yürüten rantçı AKP'nin işine gelmedi. Ülkede 90'lı yılları aratmayan hak ihlallari yaşanmaya başladı. Her tarafta bombalar patlıyor, masum insanlar ölüyordu. Faili meçhul cinayetler işleniyor, siyasiler düşünce suçlusu olarak cezaevlerine atılıyordu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı katliamı olan 10 Ekim Ankara garı olayı da bu süreçte gerçekleşti.  iktidar hırsı ile hareket eden AKP, Türkiye sınırında tarihin en gaddar örgütlerinden olan IŞİD'i besliyor, Suriye'de özgürlük mücadelesi veren ilerici Kürt hareketlerinin üzerine salıyordu. HDP tam bu noktada, AKP'nin yürüttüğü bu politikalara karşı çıkıyor ve halkı bilinçlendiren açıklamalar yapıyordu.

1 Kasım 2015 akşamı sandıklar açıldığında HDP, AKP'ye yeni bir demokrasi dersi verdi. Bu durum AKP'yi iyice kızdırdı. O süreçte 13 yıllık iktidar ortağı Fethullah Gülen ve camaatiyle de arası açılan Erdoğan, sağa sola saldırma işinin dozajını iyice arttırdı. Dünya liderleriyle de laf dalaşına girerek gerginliği arttıran Erdoğan, ülkenin bugünkü karanlığının temelini o tarihlerde atmaya başladı. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi AKP'nin ekmeğine yağ sürdü. Terörle mücadele adı altında birçok muhalif yurttaş işinden ihraç edildi, cezaevlerine atıldı. Türkiye Cumhuriyeti en karanlık günlerine yavaş yavaş yaklaşıyordu!

Takvimler 4 Kasım 2016'yı gösterdiğinde HDP'nin Eş Genel Başkanları Yüksekdağ ile Demirtaş ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Akabinde tutuklanarak cezaevine gönderildiler. Türkiye'de barışı sağlamak  için mücadele veren HDP, 'terörist parti' ilan edildi. HDP'yi savunmak suç haline geldi, akabinde binlerce gözaltı, hak ihlali, işkence...

Bugün HDP hala ayakta ve aynı söylemlerle mücadelesini sürdürüyor. Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ, Kobanî olayları bahane edilerek, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "terör örgütü üyesi olmak", "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "örgüt adına suç işlemek"  suçlamalarıyla 6 yıldır rehin tutuluyor. Fakat Türkiye halkaları gerçeğin ne olduğunu iyi biliyor. Ülke Haziran 2023'te büyük bir yol ayrımına girecek. İnancım o ki; HDP'nin içinde olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı ile diğer ilerici güçler, çıkarları için uyuşturucu baronlarını besleyen, sonu gelmeyen yolsuzluklara imza atan AKP-MHP iktidarını o kavşakta sandığa gömecek. Demirtaş ve Yüksekdağ'ın 7 Haziran'da yaktığı ateş, Haziran 2023'te AKP'nin sonu olacak!