"Dezenformasyonla mücadele düzenlemesi" olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 13 Ekim 2022’ de TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Bu düzenlemenin yasalaşmasının ardından 18 Ekim 2022’ de Resmi Gazete'de yayımlanması ile vatandaşların aklındaki soru işaretleri arttı ve bu yasa hakkında yapılan araştırmalar da hız kazandı. Bu yasanın gerek hukukçular gerekse halk arasında büyük yankı uyandıran ve en tartışmalı olan kısmını ise  “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı 29. Maddesi oluşturuyor.

Peki ülkemizde sosyal medya yasası olarak bilinen bu düzenleme nedir, maddeleri nelerdir, cezası nedir? Bu konu hakkındaki soruları İzmir Avukat hizmeti ile Av. Rahmi Barış KETBOĞA yanıtlıyor ve ilgili yasa hakkında bilinmesi gerekenleri açıklıyor.

1.Sosyal Medya Yasası Nedir?

Sosyal medya yasası bir diğer adıyla dezenformasyon yasası; çağımızda sosyal medya kullanımının artarak yaygınlaşması ile bu alanda kişiler arasında meydana gelen uyuşmazlıkları, hak ihlallerini, işlenen suçları tespit ederek cezalandırmaya ve bu alandaki hukuki boşluğu doldurmaya yönelik bir düzenlemedir. Bu yasa ile sosyal medya kullanıcılarının her türlü suistimal, ihlal ve saldırıdan korunması amaçlanmaktadır. Bu sayede kişilerin başka isimler ile sahte hesaplar açması, yasa dışı içerikler oluşturarak bunları paylaşması, farklı dini ya da siyasi görüşe sahip kişilere hakarette bulunması, farklı milletten veya kişisel husumet güttükleri insanlara küfür etmesi, onları nefret söylemleri ile itibarsızlaştırması da önlenmiş olacaktır. Kişilerin sosyal medya ortamından faydalanarak başkalarını karalaması ve halk arasında ayrımcılığa sebep olmaları da engellenecektir.

2. Sosyal Medya Yasasında Yer Alan 29. Maddenin Konusu ve Cezası Nedir?

Bu kanunla birlikte 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa 217 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”
MADDE 217/A- (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.'

Kanun metninde de açıklandığı üzere bu suçun oluşması için 5 şart aranmaktadır :

  • Yayılan haberin gerçek olmaması
  • Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığını ilgilendirmesi,
  • Halk arasında korku, panik ve endişe oluşturma kastını taşıması
  •  Kamu barışını bozmaya yönelik olması
  •  Aleni olması

Bu kapsamda, isimlerinin gizli tutulması kaydıyla gazetecilere konuşan siyasilerin, kamu görevlilerinin verdiği bilgilerin yer aldığı haberler ceza konusu halini alabilecektir. Ayrıca resmi verilere ilişkin yapılan eleştirel haberler, köşe yazıları ve açıklamalar da bu kapsama alınabilecektir.

3. 29. Maddenin Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi

Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, hukukun evrensel ilke ve esasları çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir kanun değişikliğidir. Bu doğrultuda, suç ve cezasının kanun ile belirlenmesi yani suçta ve cezada kanunilik ilkesi, kamu barışı ve güvenliği için büyük önem arz etmektedir. Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin tamamlayıcı ve ayrılmaz parçası ise “belirlilik ilkesidir.”  Bu ilke çerçevesinde kanun metinleri net ve anlaşılır olmakla birlikte bireylerin hangi eylemlerinin suç teşkil edeceği konusunda akıllarında şüphe bırakmayacak açıklıkta olmalıdır. Oysa ilgili kanun metni incelendiğinde çok geniş bir tanımlamanın yapıldığı, kavramların muğlak olduğu görülmektedir.

Bu kanun değişikliği hakkında hukukçuların en büyük endişelerinden birisi de ‘gerçeğe aykırı bilgi’ adı altında ifade özgürlüğünü kısıtlama potansiyeli taşıyan bir düzenleme olmasıdır. İlgili düzenleme kapsamında tanımı değişen ve eylemlerin bu tanıma girip girmemesi konusunda tartışma oluşturabilecek kavramlar üzerinden hapis cezası öngörülmesi ifade özgürlüğü kavramın hem siyasi hem de sosyal gelişim ve değişimdeki önemli rolüne engel olunma ihtimalini düşündürmektedir. Oysa demokratik bir toplumda bireyler düşüncelerini özgür bir şekilde herhangi bir tereddüt yaşamadan ve hiçbir baskıya maruz kalmadan ifade edebilmelidir.