Diyanet İşleri, büyüyor, genişliyor. Büyüyüp genişledikçe toplumsal yaşamda etkileri de artıyor. Bu etkilerin bir sınırının olması kaçınılmaz. Laik bir devlette, devlet din işlerine karışamayacağı gibi, dinin, dinsel kurumun devlet işlerine karışmaması gerekir. Yalnız laik bir devlette değil, yönetim biçimi ne olursa olsun, tüm devlet yönetimlerinde, din işleriyle, devletin görevlerinin, yetkilerinin birbirlerinden ayrılması zorunlu.

Diyanet TV’de, 'Burhan İşliyen ile Hacı Bayram Kürsüsü’nden' adıyla yayınlanan programda konuşan Burhan İşliyen, "Marketlerde yağ kuyruklarıüst başlığı ile yayımlayan söyleşisinde (vaazında), “Rızkı veren Allah’tır. Rızkımız konusunda çok endişeye kapılmamak, çalışmak ama korkmamak lazım. Zor günlerde marketlerde bu görüntüler hiç bize yakışmıyorYiyecekleri depolamanın da yanlış olduğunu vurgulayan İşliyen, “c Rızkın gerçek sahibinin Allah olduğunu unutmamak lazım1 dedi.

Marketlerde, alışveriş yerlerinde oluşan kuyruklar, ekonominin düzgün işlemediğini ortaya koyan göstergelerdir. İnsanlar, yok olacağı konusunda duyum aldıkları ürünleri alabilmek için kuyruk oluştururlar. Bir ürünün değerinin artacağı, bulunmayacağı, bugün alındığı fiyattan bulunamayacağı kaygıları ortaya çıkınca, kuyruklar oluşur. Bu davranışın eleştirilecek yanları var. Ancak sonuçta bir ekonomik yönelim biçimi olarak toplum yaşamının bir parçası.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, Kuyruklara girerek yaşamlarını sürdürebilmek için kuyruk oluşturan yurttaşlara öğüt vereceğine, yanlış ekonomik uygulamalarla insanları bu duruma düşürenlere seslense daha anlamlı bir iş yapmış olurdu.

Marketlerde kuyruk oluşturanları uyarmak bir din hizmeti mi? Yurttaşları iliğine, kemiğine dek soyarak bu duruma düşürenlere karşı ses çıkarılmasını önleme girişimi mi?

Soruların yanıtı, toplumuzdaki içler acısı durumu ortaya kayacak genişliktedir.

Diyanet İşleri’nin yaşamın her alanında burunlarını sokmadıkları hiçbir konu kalmadığı anlaşılıyor. Yakında hamamlara nasıl girilip çıkılacağına yönelik bir açıklama yaparlarsa şaşmamak gerekir.

İslam Dini’nin Hanefi Mezhebi’ni bir yaşam biçimi durumuna getirme çabaları, Diyanet İşleri’nin yaptıklarını sorgulama zamanının çoktan gelmiş, geçmiş olduğunu göstermekte. Laik bir devlet olmayı bir yana bırakalım, yönetim sistemi ne olursa olsun, bir devletin, bir dinin tek bir mezhebinin öğrenilmesine, yaygınlaşmasına çalışması, alışveriş yerlerinde kuyruk oluşturup oluşturulmamasına karışması, çağdaş yönetim algılarıyla açıklanabilecek bir iş değil.

“Diyanet’in en büyük meselesi, sınırla ilgili. Nerede sınır koyabileceğini bilmiyor. Kurum içinde iki farklı profil var. Bir grup ‘Biz her şeyi yapabiliriz. Biz herşeyiz. Savcı, hakim, polis, psikoloğuz’ şeklinde düşünüyor. Diğer grup, ‘Biz din insanıyız, görevimiz sınırlı’ diyor. Çoğunun sınırı çok kaybolmuş, önlerine gelen konularla ilgili ne yapmaları gerektiğini hiç bilmiyorlar. Bilmediği için onlara gelenleri yanlış yönlendirenler var. Ben ‘Siz psikolog ya da sosyal hizmet uzmanı değilsiniz. Dolayısıyla biri size geldiğinde, onun her derdini çözmek zorunda değilsiniz’ dediğimde rahatlayanlar olmuştu. ‘Bunu duymak bize çok iyi geldi, çükü bizden her şey olmamız bekleniyor’ diyenler vardı. Diyanet, din görevlilerinden psikolog ya da sosyal hizmet uzmanı gibi davranmalarını bekliyor. Bu yüzden bir kısım Diyanet personelinin kafası çok karışık”2

Diyanet İşleri, görevlilerinden yalnızca ruhsal bilimci (psikolog), toplum bilimci (sosyolog) değil, ekonomist de olmalarını istediği anlaşılıyor.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, bir yurttaş olarak bu görüşleri savunabilir. Bu kişisel anlatım özgürlüğüdür. Kurum adını vererek, kurumdaki kimliğini kullanarak yaptığı açıklama, Diyanet İşleri’ni bağlamakta. Bu durumda Diyanet İşleri’nin yurttaşların alışveriş yerlerinde oluşturduğu kuyruklara yorum getirme yetkisinin olup olmadığını tartışmaya açmış bulunmakta.

Dinin toplumsal yaşama bu denli egemen kılmaya çalışılması, toplumları inançları aracılığıyla kolay yönetme çabalarının ürünü. Bu çabalar insan yaşamını kolaylaştırmak, çağdaşlaştırmak yerine, toplumları ilkel yöntemlerle susturup yönetme isteminden başka bir şey değil.

---------------------------------------------------------------------

1. https://t24.com.tr/video/diyanet-isleri-baskan-yardimcisi-isliyen-marketlerdeki-goruntuler-bize-hic-yakismiyor-rizki-veren-allah-tir,49028

2. Karakaş, Burcu, “Biz Her Şeyiz” Diyanet’in İşleri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2022, İkinci Baskı, s. 34-35