Diyarbakır’da bazı parklarda kurulan AFAD çadırları, Dicle Nehri'nin yanında kurulan çadır kente tahliye edilmek üzere kaldırılmaya başlandı.

Bugün çoğu çadırın kaldırıldığı Koşuyolu Parkı’nda sadece beş AFAD çadırı ve insanların kendi çabalarıyla yaptıkları çadırlar kaldı.

Çadırlarda kalanlar gitmek istemediklerini, bazı depremzedelerin evlerine geri yolladıklarını söyleyerek tepki gösterdi.

‘VALİLİKTEN GELDİĞİNİ SÖYLEYİP TEHDİT ETTİ’

Sabah çadırların kaldırılmaya başlandığını söyleyen Nurşen Kaya, kendi çadırını bırakmak istemediğini söyledi.

Evi için az hasarlı raporu verilen Kaya, "Taşların arasında kalacağıma bu çadırda kalırım daha iyi” dedi.

Az hasarlı ve hasarsız tespiti yapılan evlerin sahiplerinin çadır kentten geri gönderildiklerini belirten Kaya, bu sabah görevlilerle gerginlik yaşadıklarını söyledi.

Kaya, "Bu sabah bir adam geldi, tehdit etti, ‘Bugünün yarını da var’ diyor. Valilikten geldiğini söyledi. ‘Sen geldin sana yardımcı oldum, bir daha düşersin sen’ diyerek tehdit etti. Ses kaydını aldım. Bazılarına da ‘Seninle ne konuştuk, git yerine otur, ortalığı karıştırma’ dediler. Tartışma oldu, birinin üzerine yürüdüler. Görevli olan biri vatandaşa kin tutamaz" diyerek yarın sabah tekrar çıkarmaya çalışacaklarını söyledi.

Bu duruma isyan eden Nurşen Kaya, "Allah şahidim olsun ki, ben kendimi de çocuklarımı da çadırı da yakarım, yine bu çadırı vermem. Ben o korkuyu bir daha yaşayamam" dedi.

‘ZULÜM YAPIYORLAR, KANDIRIYORLAR’

Gazete Duvar’dan Şirin Bayık’ın haberine göre, Çadırdan çıkmayacağını belirten Abdullah Koç ise "Bize zulüm yapıyorlar" diye isyan etti:

"Sabah buraya geldiler. Sabah kalktığımızda saat 6’da askeriye, korucular, polisler, jandarmalar çadırları zorla çıkardılar. İmza topladılar. Bana ‘Her şeyi sen yapıyorsun. Sen karıştırıyorsun’ dediler. 'Ben karıştırmıyorum, hakkımı arıyorum’ dedim. 4-5 çadır bıraktılar. Yarın gelip onu da kaldıracaklar. Zulüm yapıyorlar. Bir müdür var, o yapıyor. Tartışma oldu aramızda, bana ‘Eylem yaptın’ dedi. Elektriğimizi kestiler. Çadır kente gönderiyorlar ama orada da evi az hasarlılara çadır vermiyorlar. Milleti kandırıyorlar. Biz mücadele ediyoruz, artık nereye kadar bilmiyoruz."

‘ELEKTRİKSİZ ÇADIRA BİLE RAZIYIM’

Gidecek bir yeri olmadığını söyleyen Delal Kaya ise “Bizim köyümüz yok, evimiz yok, hangi memlekete gideceğiz?" diye sordum. Kiraların çok yükseldiğine değinen Kaya, "Buna bir çözüm bulsunlar. Benim bir bu çadırım kaldı. Ne olacak halimiz bilmiyoruz. El kadar çocukların hepsi hasta oldu soğuktan, her gün serum vurduruyoruz. Ama bize hayat bırakmıyorlar. Bir çadırı bize çok görüyorlar. Ben elektriksiz çadıra bile razıyım. Hiçbir şey vermeyin diyoruz. Yeter ki bu çadırımızı almayın. Bırakmıyorlar" diyerek tepki gösterdi.

'BEN O BİNADAN NASIL ÇIKACAĞIM?'

Kendilerine 2 bin TL ve erzak karşılığında evine geçmesi teklif edilen Ümmiye Kaya, "Bizim paraya değil, barınmaya ihtiyacımız var” diyerek evinin duvarının geri yattığını ve içine girmeye korktuğunu söyledi.

Ümmiye Kaya, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Dün bizim yanımıza geldiler, burası boşaltılıyor, Silvan yolundaki çadır kente gideceksiniz dediler. Biz kabul etmedik. Çünkü burada insanlara gerçeği söylemiyorlar. Oraya gittiğin zaman evin tam hasarlı olmadığı sürece geri gönderiyorlar. Buradan çıkmayacağımızı söyledik. Başka bir geldi, ‘Kaymakamlık tarafından gönderildik. Evlerinize geçme şartıyla 2 bin TL bir de erzak vereceğiz’ dediler. Onu da kabul etmedik çünkü benim barınmaya ihtiyacım var. Altıncı katta oturuyorum. 5 ve 4’üncü katın duvarlarında çatlaklar var. Benim evimin bir odasındaki duvar da geriye yatmış. Dört çocuğum var, en küçüğü 3 aylık, en büyüğü 8 yaşında. Bir sarsıntı veya deprem olduğunda ben nasıl o binadan çıkacağım?”

‘ÖLÜRSEK VEBALİ ONLARIN BOYNUNA’

Oturduğu binanın kolonsuz olduğunu söyleyen Ümmiye Kaya, "Yanımdaki binaya az hasarlı bana hasarsız demişler. Ben itiraz ettiğim zaman bana ‘Onlar Manisa’dan gelen ekip, onlar bilmiyor’ diyorlar. Bilmeyen birine neden kontrol ettiriyorsunuz o zaman? Bu sabah elektriğimizi kestiler. Ne hakla kesiyorlar? Az hasarlı olanlara 'Sen git öl’ diyorlar. Hala sarsıntılarda evler yıkılıyor. Biz de dardayız. Nereye kaçalım, gidelim? Biz iyi durumda değiliz, yarın okul açılıyor, ben çocuğumu nasıl okula göndereceğim? Göndersem dert, göndermesem dert. Bir de bize 'Siz nankörsünüz' diyorlar. 'Her şeyi verdik, utanıyorum sizden' diyorlar" şeklinde konuştu.

Çadır kente gidenlerin de geri gönderildiğini sözlerine ekleyen Kaya, “Evlere gidenler ‘Hakkımızı Allah’a havale ediyoruz. Ölürsek de vebali onların boyuna’ dediler. Kimse kimseyi düşünmüyor. Ben evde öldüğüm zaman verdikleri çadır da boştur, battaniye de boştur. Bir kefenim bana lazım olacak, o kefeni bile vermiyorlar” dedi.

‘GİDİN BAŞINIZIN ÇARESİNE BAKIN DİYORLAR’

Evi hasarlı olmasına karşın çadır kentte yer bulamayan Ayaz Kaya ise depremden beri ailesiyle arabada kaldıklarını belirterek, kendisine ‘yer yok’ denildiğini söyledi. "Ne yapacağım?" diye soran Ayaz Kaya şunları söyledi:

"Bana 'Silvan yolunun orada çadır kent yapılmış, oraya git' dediler, orada da yer yokmuş, geri gönderdiler, evim hasarlı olmasına rağmen ‘Yer yok, kalmadı’ dediler. ‘Gidin başınızın çaresine bakın’ dediler. Nereye gideceğiz? Çoluk çocuğum hep arabada kalıyor. Nereye gitsek kapılar tak diye yüzümüze kapanıyor. Hangi devlet dairesinin oraya gitsek suratımıza kapıyı kapatıyorlar. Bir yol gösterin, nereye kadar bu böyle devam edecek? Ne olacak bu insanların hali? Devlet çare bulamıyorsa halk nasıl çare bulsun? Bunu soruyorum. Evime de giremiyorum, duvarlar komple hasarlıdır. Ne yapacağım?"