Belki de bu mücadele ve bu savaş asla bitmeyecek. Bir yandan aklın, mantığın, bilimin başını çektiği İbn Rüşdçüler ve öbür yandan buna büyük bir inançla karşı çıkan, direnen ve hatta zaman zaman onları tutsak alacak kadar güçlenen Gazaliciler. Bu mücadelenin başı muhtemelen Aristo ile Platon’a kadar varır, ancak onların mücadelesi daha naif olsa gerek.  

“Korku sal,” demişti Gazali. “Günahkârları ancak korku Tanrı’ya yöneltebilir. Korku, Tanrı’nın parçasıdır, çünkü insan denen zayıf varlığın her şeye kadir Tanrı’nın sınırsız gücü ve cezalandırıcı doğası karşısında verdiği en münasip karşılıktır. Korkunun Tanrı’nın yankısı olduğu bile söylenebilir, bu yankının duyulduğu her yerde insanlar dizleri üstüne çöküp merhamet diler. Dünyanın bazı yerlerinde Tanrı korkusu zaten var. Bu yerleri boş ver, buralara uğrama. İnsanların gururlarının şişkin olduğu, kendilerini Tanrı’ya eş tuttukları yerlere git, cephaneliklerini ve depolarını, teknoloji, bilgi ve servet tapınaklarını yerle bir et. Tanrı’nın sevgi olduğunu söyleyen hassas insanların yaşadığı yerlere de git. Git onlara gerçeği göster.”

Salman-Rushdie

Sanırım kimse Salman Rushdie kadar Binbir Gece Masalları’nın etkisinde kalmamıştır. Tüm roman ve öykülerinde bu büyük yapıtın dili hâkimdir dersem her halde kimse karşı çıkmaz. İki Yıl Sekiz Ay Yirmi Sekiz Gece adlı yapıtında bu masalların büyüsüyle İbn Rüşd ile Gazali’yi karşı karşıya getirir. Cinler periler zamanda cirit atar. Yapıtın bir ayağı bu iki ezeli rakibin fiziksel olarak var olduğu zamanı gösterirken öbür ayağı ise çağımızda, modern dünyamızın merkezindedir.   

“Yanan bir çubuğu bir pamuk topa yaklaştırsak ne olur?” diye sordu İbn Rüşd, Dunia’ya.

“Pamuk alev alır tabii,” dedi Dunia.

“Neden alev alır peki?”

“Çünkü öyle olur,” dedi Dunia, “alevler pamuğu yalar ve pamuk aleve dönüşür, böyledir işte.”

“Doğanın kanunu bu,” dedi İbn Rüşd, “nedenlerin sonuçları vardır.” Dunia, onun okşayan elinin altındaki başını salladı.

“O buna karşı çıkıyordu,” dedi İbn Rüşd. Dunia, düşmanı Gazali’yi, onu mağlup eden adamı kastettiğini anladı. “Pamuğun alev almasının nedeni Tanrı’nın öyle istemesidir, diyordu çünkü Tanrı’nın evreninde tek yasa Tanrı’nın iradesidir.”

“Yani Tanrı pamuğun alevi söndürmesini istese, alevin pamuğa dönüşmesini arzu etse öyle mi olurdu?”

“Evet,” dedi İbn Rüşd. “Gazali’nin kitabına göre Tanrı bunu yapabilirdi.”

Dunia bir an düşündü. “Ama bu aptalca,” dedi sonunda.   

Salman-Rushdie-2

Eğer büyük masal anlatıcısı Şehrazad bir tür kurgucu ya da yazar ise Dünyazad ise bunların sadık dinleyicisi ve büyük bir okurdur. Üstelik Şah’ın tutku derecesindeki zorbalığından da yoksundur. Rushdie İki Yıl Sekiz Ay Yirmi Sekiz Gece adlı bu yapıtında büyük dinleyici Dünyazad’ın verilmemiş itibarını da bir tür iade ediyor, bu yapıt sırf bu nedenle bile olsa değerlidir.

Kaynak: Salman Rushdie, İki Yıl Sekiz Ay Yirmi Sekiz Gece, Çeviri: Begüm Kovulmaz, Can Yayınları