25 Kasım 2017, Mirabel Kardeşlerin devlet eliyle katledilişlerinin 58. yıldönümü. Kadına karşı şiddet ise dünyanın alnında kara bir leke. Mirabel kız kardeşlerin, diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildikleri, utanç gününün ve insanlık ayıbının yıl dönümüdür 25 Kasım. Tarihi değiştiren birçok kadın gibi onlar da ölümü göze alarak bir kelebek gibi uçarcasına özgürlüğe kanat çırptı.

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, 25 Kasım...

Dominik Cumhuriyeti'nde, Salcedo'da Ojo de Agua adlı köyde doğan, Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Clandestina Hareketi'nin öncülerinden Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşlerin sistem tarafından katledildiği tarihtir. Mirabel kız kardeşlerin, diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildikleri, utanç gününün ve insanlık ayıbının yıl dönümüdür 25 Kasım.

1960 senesinin 25 Kasım'ında, Dominik Cumhuriyeti'nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulundu, bunlar Mirabel kardeşlerdi. Katledildikleri günün ertesi sabahında gazetelerde bu ölümlerin bir kaza sonucu meydana geldiğini anlatan bir haber çıkar, ancak gerçek göründüğü gibi değildir...

EN KANLI DİKTATÖRLERDEN

Rafael Trujillo; Amerika kıtası tarihinin en kanlı diktatörlerinden biri. Askeri darbe ile başa gelen Rafael, önce halk oylaması ile devlet başkanlığı yaptı ve sonrasında tahtından ayrılmayı reddederek askeri-politik lider olarak 31 sene boyunca Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten bir diktatör oldu. Senelerce ABD desteği ile iktidarda kalmayı başaran Rafael, iktidarda olduğu dönem boyunca ülkenin "ekonomik gelişimine katkıda bulunduğu" ve "ülkeye alt yapı" sağladığı için burjuva sınıfı tarafından destek aldı. Burjuva sınıfı ekonomik kaygılarından dolayı bu diktatörün işlediği tüm cinayetlere, ihlal ettiği tüm insan haklarına göz yumdu.

Ülkedeki şehirlerin, dağların isimlerini kendi adıyla değiştiren Rafael Trujillo, kendisine karşıt olanlara da tahammül edemiyordu. Onun yönetimine karşı gelenlerin hepsi ya tutuklandı ya da "faili meçhul" olarak katledildi. Rafael, rejimine karşı her ayaklanmayı bastırırken, halk arasında gizli örgütlenmeler kurulmaya başlanmıştı. Bu örgütlerden bir tanesi de "Kelebekler" idi; Mirabel Kardeşler olarak bilinen üç cesur kadın tarafından kuruldu. Eşit insan hakları ve demokrasi için canlarını kaybetme pahasına mücadele veren bu üç kadın, diktatörlük tarafından terörist ilan edildi ve vatan haini oldukları gerekçesiyle defalarca tutuklanıp bırakıldı.

Tarihe Mirabel Kardeşler olarak geçen kız kardeşlerin diktatörlüğe karşı mücadelelerinde güçlerine güç katması Rafael Trujillo'yu hayli tedirgin eder ve Rafael ülkedeki iki tehlike olarak Kilise ve Mirabel Kardeşler'i gördüğünü söyleyerek onları hedef gösterir. Mirabel kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ederek Latin Amerika'daki diktatör Rafael Leonidas Trujillo'ya meydan okur ve bu yüzden diktatörlük tarafından zulme uğratılarak pek çok kez hapsedilirler. Son olarak da 25 Kasım 1960 senesinde arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkence ile katledilirler. Diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüze uğrayan kadınların "katliam haberi" ise, gazetelere ve kayıtlara "araba kazası" olarak geçer.

Rafael Trujillo diktatörlüğün ülkedeki en büyük iki problemi sayarken kiliseyi ve üç kadını anması kadınların ne kadar güçlü olabildiklerini, toplumda ne denli etkili olabileceklerini gösterir. Bir bakımdan da kadınların ne kadar kolay hedef gösterilebileceğini... Sembol haline geldikleri diktatörlük mücadeleleri, şiddetin en ağır haliyle canlarına mal olur, ancak olay ülkede büyük yankı uyandırarak mücadele, daha geniş alanlara hızla yayılır. Ölümlerinin yıl dönümünde diktatörlük, anti -Trujillo hareketi tarafından düşürülür. Mirabel Kardeşler'den bizlere onurlu yaşamları, cesaretleri, o güzel fotoğrafları ve seneler öncesine ait sözleri kalır. O seneler öncesi sözleri ise, bu günlerin özeti gibi. 1981 senesinde Dominik'te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı'nda, 25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kabul edilir. Daha sonra 1985'te, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "25 Kasım kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele" günü ilan edilir. 1981 senesinden bu yana dünyanın dört bir köşesinden kadınlar, efsaneleşen bu üç kelebeği anmaya devam ediyor.

'KADINA KARŞI ŞİDDET DÜNYANIN ALNINDA KARA BİR LEKE'

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı; kadın dayanışması örülerek kadının sesi yükseliyor. Kadınlar, adeta kelebekçesine kanat çırparak uçmayı sürdürüyorlar. O tarihin üzerinden geçen senelerde kadına karşı şiddetin azalmadan sürdüğüne şahit olmaya, kadınların her türlü şiddete maruz kaldığını görmeye devam ediyoruz. Bu gün 25 Kasım, Mirabel Kardeşler'in devlet eliyle katledilişlerinin 58. yıldönümü. Kadına karşı şiddet ise dünyanın alnında kara bir leke. Türkiye'de ve dünyada her sene onlarca kadının tecavüze uğrayışına, zulme uğrayışına ve katledilmesine tanık olurken, suçlular, katiller ise iyi hallerine bakılarak cezalarında indirime uğruyorlar. Yargının, 58 sene önce olduğu gibi hala suçlunun yanında olduğuna tanık oluyoruz.

Seneler önce "Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü" diyen Minerva Argentina Mirabel'in sözleri bu günün bir özeti gibi. Katledildiği günden bu yana belki de kadının uğramış olduğu her tür zulme ve şiddete karşı mücadeleyi işaret eden bir söylem. Günümüzde de biz kadınlar, kollarımızı kavuşturup oturarak her zaman üzülmeye ve şiddete uğramaya devam edeceğiz, ancak gerek ataerkil aile şiddetine ve devletine karşı mücadele ederek en büyük mutluluğu yaşayacağız.

"Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da" diyen Patria Mercedes Mirabel ise, aynı şekilde diktatörlüğe karşı mücadelesini şiddetin en ağır hali olan tecavüz ve işkence ile ödedi. Diktatör rejime karşı direnerek, savaşarak her şeyini verdi, canını da...

Ve son olarak, "Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz" derken Maria Teresa Mirabel, haklı mücadelesine devam etti ve savaşarak, günümüzdeki direniş ruhunun öncülerinden oldu. Dikta rejimleri, tarihin her döneminde ve dünyanın her yerinde aynıdır. Kendisine yandaş çıkanı destekleyerek itaat etmeyeni ise vatan haini ilan eder. Bu erk savaşı içerisinde güç sarhoşu olan diktatörler, en çok da kadınlardan korkar.

Bilgi sahibi, cesur, itaat etmeyen ve başkaldıran kadınlardan olan Mirabel Kardeşler'i sevgiyle, mücadeleyle anıyoruz.