“ - Ya sen, arkanda atlas elbisen, başında tacın, bütün bu azametinle sen kimsin?

- Ben Gela kralı Lampikhos’um.

- Bu kadar eşyayı ne diye getirdin?.. Hadi bırak hepsini.

- Attım işte bütün zenginliğimi.

- Kibrini de at, o herkese yukarıdan bakmanı da at. Kayığa seninle birlikte girerlerse fazla yük olur.

- Olmaz öyle şey. Bırak onları da.

- Peki. Daha nem kaldı? Görüyorsun ki üzerimden her şeyimi attım.

- Daha zalimliğin, deliliğin, küstahlığın, öfken var. Onları da at.

- Peki. Çırılçıplağım işte!”

LUKİANOS, Öbür Dünyadan Konuşmalar

Hayat pahalılığı hızla ilerliyor. Ekmeği büyütmenin derdinden ekmeği koruma derdine düşen halk homurdanıyor. Yeter artık sözleri çarşıda, pazarda, markette, sokakta, işyerlerinde. Yakınmaların üzeri örtülemeyince bir şeyler yapmak isteyenler kendilerince projeler de hayata geçiriyorlar.

Beykoz Belediyesi “Sıfır Atık” hedefiyle geliştirdiği “Ekmeğini Çöpten Çıkar” Projesi başlatmış. Beykozlular her 5 kg ambalaj atığı karşılığında 1 ekmek alıyor, ekonomiye ve doğaya katkıda bulunuyorlarmış. 5 kg çöp karşılığında 1 Ekmek.

Haberi duyunca Devlet Bahçeli geldi aklıma nedense. O da “askıda ekmek” demişti de halkın açlığına kendince çareler üretmek istemişti. Oysa büyük ortağı gücendireceğini de hesap etmeliydi. Unutmuş. Ortaklar birbirlerine öyle pamuk ipliğiyle bağlı olmadıkları için mesele yoktu. Hem pahalılık da yoktu Bahçeli’ye göre, çelişki gibi görünse de aslında değildi. O ortağına laf söylemeyi çoktan bırakmıştı. Son günlerde büyük ortak da ‘sıkıntıların farkındaydı’. Aralık ayına kadar sürecek sonra da geçecek nasıl olsa.

Beykoz Belediyesinin niyeti kötü mü peki! “Çevre dostu” pozları “Sıfır Atık” gibi hedefler yanında gelip “Ekmeğini Çöpten Çıkar” cümlesindeki çöp’e taktık. Olacak iş mi yani. Oysa insanlar bırakalım evde biriktirdiği ambalaj atıklarını çöp konteynerlerinden yiyecek bulma derdinde, pazar artıklarını toplama telaşında. Cebinde bir miktar parası olan bir süre öncesinde o parayla filesini , pazar çantasını iyi kötü doldurabilen halk şimdi tezgahları dolaştıktan sonra ‘çıkma’ diye tabir edilen meyve ve sebzeleri parasıyla alıyor. Çıkma ürünlerle de file dolmuyor. Çıkma çürük çarıklar bile ateş pahası.

Eve ekmek götürmenin yolu çöpten geçiyor yani. Çarşı da pazarda alışveriş yapamayan halk ambalaj atığını nereden bulacak? Hasbelkader aldığı kimi ambalajlı tüketim mallarının ambalajlarını biriktirecek, 5 kg tamam 1 ekmek tamam. Bu devletin ekonomisine olduğu kadar Beykozlu hanelere ekmek , bildiğimiz yavan ekmek bir ‘cansuyu’ olacak anlaşılan. Utansalar bir de. Nerde...

Bugün Türkiye'nin birçok belediyesince de uygulanan "Çevreci Komşu Kart" projesi, Antalya Muratpaşa’da Nisan 2016’da pilot mahallelerde başlamış. Başarılı sonuçların ardından, proje kısa sürede tüm ilçede uygulanmaya alınıyor. Projenin uygulandığı ilk günden 2021’in sonuna kadar geçen sürede 18 milyon 194 bin 986 kilogram nitelikli atığın Çevreci Komşu Kart kapsamında toplandığı Muratpaşa Belediyesinin internet sitesinde yazıyor. Haftada bir belediyenin atık araçları sokak sokak dolaşıyor. Evlerinde biriktirilen kağıt, plastik, metal gibi atıklar belli bir miktar karşılığında toplanıyor.

Ne temiz bir çevreye çözüm ne de yoksulluğa çare olmasa da bir çaba, iyi niyetli bir çaba demek ki, oluyormuş. Kirletilmiş çevrenin de sorumlusunu unutmadan, pansuman tedaviler derde çare olup olmadığı bir yerde dursun. Muhalefet partili belediyeler yapınca iyi iktidar belediyeleri yapınca mı kötü? Halk ekmeğe muhtaç olmuş. Muhalefet belediyesi ‘Komşu Kart’ demiş güzel güzel de işi yürütüyor. Beykoz Belediyesi gibi ‘Ekmeğini Çöpten Çıkar’ gibi utanmaz sloganlar kullanmamış. Beykozlular biriktirdiği çöpleri elinde taşıyıp belli noktalara götürecek ve 1 tane ekmeğini alacak. Muratpaşa Belediyesi sokak sokak, kapı kapı dolaşarak nitelikli atıkları toplarken ‘Komşu Kart’a ederi kadar yükleme yapacak.

Çöp toplama da bile ayrışıyorlar. HDP'li Diyarbakır Belediyesi dağıttığı sosyal yardımları komşuya sezdirmeden evlerine kadar götürüyordu. Onu bile çok görmüşlerdi.

Emekçi ekmeğini taştan çıkarır. Bundan gocunmaz utanmaz. Utanması gerekenler bugün halkı işsizlikle açlıkla imtihana zorlayanlardır.

"Ekmek elden" yaşayanlar zaten bildiğimiz fırında, markette satılan ekmeği yemiyorlar, tanımıyorlar. Kilo neyim yapıyormuş. Onların neler yediğini biz bilmeyiz ama duyarız. Bizim sağlığımıza da önem verenler kimi tarifler de bulunurlar.

Öbür dünyaya havale edenler, öbür dünyanın korkusunu yayanlardan, halk bu dünyada hesap sormadan daha çok bize “Ekmeğini Çöpten Çıkar” diyecekler. Arkalarında atlastan elbiseler, zenginlikleri hormonlu, dövize endeksli mevduatları, yatları, katlarının yanında kibirleri, zalimlikleri, küstahlıkları da işin cabası. Bu dünyada kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak. Birleştiklerinde örgütlendiklerinde güçlü olan işçiler emekçiler bir bütün olarak halkı sürüklendikleri yoksulluktan, baskılardan da kurtulacak. Bir kurtarıcı yok! Halkın fedailiğine soyunanlar yalan söyleme yarışında. Halkın, ezilenin fedaisi kendisidir, örgütlü gücüdür. Her bir emekçi bir kum tanesi olarak kaldığı sürece bu devran böyle devam edecek taa ki her taneciği birbirine yapıştıran tutkal güç olan örgütlenmeyi başardığında , tek yürek olduğunda, sömürücü sınıf ve onların sözcüleri ‘çırılçıplak’ kaldıklarında yepyeni bir dünya mümkün olacak.

Ama daha önce zamlara, yoksulluğa ve baskılara karşı bu 1 Mayıs'ta alanlara çıkmak "yahşi" olacak.