Elon Musk'ın Twitter'ı satın alması, vizyoner bir milyarderin Dünya gündemini etkileyen sosyal medya platformunda yaşanan birçok sıkıntıyı çözeceğini ve daha geniş kitleleri platforma çekeceğini düşünenler tarafından sevinçle karşılandı. Ancak birçokları gibi ben de bu satın almanın Twitter için sonun başlangıcı olduğunu düşünüyorum.

Twitter ve diğer sosyal medya platformları yanlış bilgi, dezenformasyon, sansür, kutuplaşma ve veri güvenliği gibi birçok konuda çaba gösteriyor. Aslında özellikle 2016'dan beri Twitter yönetimi, bu platformun kötüye kullanımını engellemek için en radikal kararları alan bir sosyal medya platformu. 2020 ABD Başkanlık seçimleri sonrasında, Trump hala başkanken hesabını askıya almaları gözü pek bir hamleydi. Bununla birlikte sosyal medya platformlarının böylesi bir güce sahip olmaları, yani istediklerinde ABD Başkanı bile olsa hesapları kapatabilmelerinin kendisi aslında bir sorun olabilir. Sonuçta hangi hesapların kapanacağına, askıya alınacağına ya da göz yumulacağına karar veren bir şirketin yönetimi. Twitter için bundan sonra bu tek bir kişi: Elon Musk.

Dünya’nın neredeyse her ülkesinde çevrimiçi haber trafiğinin büyük bir bölümü sosyal medya platformları üzerinden geçiyor. Herhangi bir ülkedeki siyasi, ekonomik ya da kültürel bir çatışmada bir bu platformlar, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veren filtreleriyle taraf haline geliyorlar. Çeşitli hesapları kısıtlayarak ya da kapatarak aktif bir şekilde siyasi bir tercih ortaya koyuyorlar. Bu durumun demokrasi ve hakikate vereceği zarar bir yana uluslararası bir şirketin böylesi bir hakikat bakanlığı rolü üstlenmesi ve bu rolü kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmesi oldukça ürkütücü.

İşte Musk böylesi bir hakikat bakanlığına sahip oldu. Twitter bugüne kadar halka açık bir şirket olarak belirli bir konsensus ile karar alırken, artık her şey Musk'ın iki dudağı arasında olacak. Üstelik Musk, birçok ülkede devletlerle iş yapan, büyük ihaleler alan bir kişi. Sadece ABD'de, SPACEX ve TESLA üzerinden devletten her yıl milyonlarca dolarlık teşvikler alıyor ve NASA başta olmak üzere birçok ABD kurumuyla işbirliği içinde çalışıyor. Dünya üzerinde birçok hükümetle ticari ilişkisi var. Musk Twitter'ı satın alarak desteklediği veya ters düştüğü iktidarlarla ilgili kamuoyu oluşturabilme gücünü de elde etmiş oldu. Bu anlamda bu satın alma, daha önce geleneksel medyada gördüğümüz ve eleştirdiğimiz büyük holdinglerin gazete ve televizyonları satın almasından çok da farklı değil.

Ancak bu kadarla da kalmıyor. Musk kendisini “katı bir ifade özgürlüğü taraftarı” olarak tanımlıyor. Twitter’ı satın alma haberleri üzerine attığı tweetlerde, Twitter’ı kapsayıcı bir kamu platformu haline getirmekten, mutlak ifade özgürlüğü sayesinde insanlığın geleceği için hayati önem taşıyan konuların tartışıldığı dijital kent meydanına dönüştürmekten bahsediyor.

Her şeyden önce Musk’ın mutlak ifade özgürlüğü söylemi oldukça problematik. Bu söylem, ABD’deki yeni sağın ifade özgürlüğü söylemiyle örtüşüyor. Buna göre hukuki olarak suç teşkil etmeyen taciz, yanlış ve yanıltıcı bilgi, dezenformasyon da ifade özgürlüğü içinde değerlendiriyor. İnsan hakları örgütlerine göre, bu tür bir mutlak ifade özgürlüğü anlayışı, Twitter’ı sivil söylemin taciz tarafından boğulduğu ve katılımı ayrıcalıklı bir azınlıkla sınırladığı bir alan haline getirebilir.

Twitter-Elon-Musk

Twitter mevcut içerik denetleme sistemi ile, çevrimiçi tehditlerin ve tacizlerin kurbanı olan azınlık toplulukların üyelerini korumayı amaçlıyor. Bunun için, suç olduğu açık, kin ve nefret içeren tweetleri kaldırıyor ve hesaplarını yasaklıyor. “Güvenli, kapsayıcı ve özgün konuşmaları” kolaylaştırmak ve “zararlı veya yanıltıcı bilgilerin dağıtımını ve erişimini en aza indirmek” için yanlış bilgi veya hakaret gibi yasadışı olmadığı durumlarda, sivil söyleme zarar veren tweetleri öneri algoritmalarından kaldırıyor ve erişimini kısıtlıyor. Bu tür bir güçlü içerik denetimi olmadan, Musk'ın sahip olmak istediği platform spam, porno, aşı karşıtı yanlış bilgiler, komplolar ve seçimleri manipüle etmek için sahte kampanyalarla dolup taşabilir. Musk'ın ifade özgürlüğüne yönelik “mutlak” yaklaşımı, taciz, nefret söylemi ve yanlış bilgilendirmenin yaygınlığını azaltmak için Twitter'ın son birkaç yılda kaydettiği ilerlemeye sekte vurabilir.

Her şeyden önce, dünyanın en etkili politikacıları, ünlüleri ve kanaat önderlerinin de dahil olduğu, 400 milyon kişinin kullandığı bir platform olan Twitter'da yapılacak herhangi bir olası değişikliğin büyük bir etkisi olacaktır. TED konferansında yapılan bir röportajda Musk, içeriği ne kadar tartışmalı olursa olsun açık bırakmayı ve yalnızca şiddete teşvik gibi yasaları açıkça ihlal eden içerikleri kaldırmanın planladığını söyledi. Bu, Twitter'ın son yıllarda platformda zararlı olduğunu düşündüğü nefret söylemini, tacizi ve diğer içerik türlerini sınırlamayı amaçlayan mevcut içerik denetleme politikalarından keskin bir ayrılma olacaktır.

Musk'ın Twitter'ı nasıl yöneteceği hakkında hala bilmediğimiz çok şey var. Ancak bildiğimiz şey, Twitter'ın içeriği ne kadar denetlemesi gerektiği konusundaki görüşlerinin şirketin mevcut yönetiminden önemli ölçüde farklı olduğu. Bu farklılık, Twitter’da taciz, nefret söylemi ve yanlış bilgilendirme gibi sorunların daha da kötüleşeceği anlamına gelebilir. Birçokları, bundan sonra Twitter'ın kötüye kullanımla mücadele çabalarının sekteye uğrayacağını ve Twitter’ın giderek daha güvensiz bir hal alacağını öngörüyor. Eğer öyle olursa, Twitter için sona gelinmiş demektir.