Edirne-İpsala sınırında donarak yaşamını yitiren göçmenlerin sayısı 19'a yükselirken iktidarın ve emperyalist ülkelerin göç politikalarına tepkiler sürüyor.

Emek Partisi (EMEP) Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada birbirini suçlayan Yunanistan ile Türkiye hükümetlerinin AB öncülüğünde “Geri Kabul Antlaşması”na imza atarak ölümcül rotalara yol verdiğini belirtilerek siyasi sorumluluklarına vurgu yapıldı.

Türkiye’yi AB’nin göçmen deposu yapan ve mültecileri on yıldır adeta açık cezaevinde tutan “Geri Kabul Antlaşması” iptal edilmeden ölümlerin durmayacağını ifade eden EMEP, "Öte yandan AB ile mülteci pazarlığı sürdüren AKP hükümeti mültecilerin ucuz iş gücü olarak sömürülmesinin de önünü açmıştır. Mültecilere yönelen şoven dalga ve mülteci cinayetleri de ülkemizde dikkat çekici boyutlara gelmiştir. Mültecilere statü hakkı hala tanınmazken üçüncü ülkeye sığınabilme hakkının da önüne geçilmektedir. Bu durumdan yararlanan göçmen taciri şebekeler en riskli rotalarda mülteci geçişlerini organize etmektedir. Gerçekleşen ölümlerden sadece göçmen kaçakçıları değil devletler ve AB de sorumludur. BM de sessiz kalması nedeniyle sorumlular arasındadır" dedi.

EMEP, açıklamasını şu çağrı ve taleplerle sonlandırdı:

"Ege’nin iki yakasında yaşayan haklar olarak hükümetlerin çarpık göç politikasına karşı ses verelim diyoruz. Zira sınırın iki tarafında sadece şoven milliyetçiler, mülteci karşıtları, yabancı düşmanları yok. Enternasyonal kardeşliği savunan, mülteci dostu kurumlar ve halklar var.

Taleplerimiz ise açık:

*Geri Kabul Anlaşması derhal iptal edilmelidir. Yerlerinden edilen mülteciler istedikleri üçüncü bir ülkeye güvenle geçebilmeli, kalanlar için uygun yaşam koşulları sağlanmalıdır.

*Sınırda gerçekleşen mülteci ölümleri uluslararası bağımsız kurullarca soruşturulmalı, sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır. Hayatını kaybeden mültecilerin ailelerine süratle ulaşılmalı, yol-cenaze masrafları karşılanmalı ve hukuksal yardım sağlanmalıdır.

*Emperyalistlerin askeri müdahalelerine son verilmeli, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde kalıcı barış koşulları sağlanmalı, güvenli dönüş yolları açılmalıdır.

*Irkçı, ayrıştırıcı, nefret suçu kapsamında düşmanlaştırıcı söylem ve eylemlere caydırıcı ceza düzenlemesi yapılmalıdır.

*Mülteciler için vatandaşlık sadece yüz binlerce dolar serveti olanlara bir ayrıcalık olarak bahşedilemez. Devletlere kota sistemi çerçevesinde mülteciler alınmalı ve isteyenlere eşit yurttaşlık için alt yapı oluşturulmalıdır.

*Çalışma izni başvurusu patronların insafına bırakılamaz. Mülteci işçilere çalışma izni çıkarılmalı, yerli-mülteci işçiler arasındaki rekabet son bulmalı, sendikalarda ortak örgütlenmenin koşulları sağlanmalıdır.

Kaynak: Evrensel