Mersin KYK Kız Yurdu’nun ismi verilerek bir provokasyon girişimi yapıldı.

Sosyal medya üzerinden öğrencilerin yurttan zorla çıkarılıp yerine Suriyeli göçmenlerin yerleştirildiği şeklinde yaygınlaştırılan yalan haber, eli sopalı gençlerin kentlerde ava çıktığını gösteren görüntülerle birlikte servis edildi.

Bunun üzerine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, bugünü kastederek “Yarın 13.30’da oraya geleceğim. O saate kadar Suriyelileri çıkarın” açıklaması yaptı.

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, ırkçı kışkırtmalara dair yaptığı açıklamada, "Irkçı kışkırtmalara ve oyunlara gelmeyelim, kar ve rant hırsının yarattığı acıları yeni acılarla büyütmeyelim" çağrısı yaptı.

"ÜMİT ÖZDAĞ PROVOKASYONLARINA DEVAM ETTİ"

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın yerinde yaptığı gözlem ve yayınla bu açıklamaların yalan olduğunu gösterdiğini hatırlatan Başkavak, "Buna rağmen bugün söz konusu yurdun kapısına giden Ümit Özdağ provokasyonlarına ve suç işlemeye devam etmiştir. Ümit Özdağ ve benzeri provokatörlerin yaydığı nefret diliyle üzerini örttüğü gerçeklik şudur" diyerek şu ifadelere yer verdi:

"2 MİLYON BOŞ KONUT BULUNUYOR"

"Tek adam iktidarının kar ve rant hırsıyla teşvik ettiği inşaat sektöründe bugün 2 milyon civarında boş konut bulunmaktadır. Ancak iktidar, yaşadığımız büyük deprem felaketi koşullarında bile inşaat sektörünün kâr ve rantını korumayı tercih etmektedir. Elinde yetkisi olmasına rağmen boş konutları depremzedelere tahsis etmek yerine onları kamu kurumlarının binalarına adeta istifledi. Öğrenci yurtları da bunlardan biridir. Buralardaki barınma koşulları son derece yetersizdir. Pek çok yurttaş okul binalarına sığınmıştır, devlet resmen halkını cami avlularına terk etmiştir.

"ÖZDAĞ'IN TEK MUHALEFET HATTI IRKÇILIK ÜZERİNE KURULU"

Başta tek adam yönetiminin yandaşları olmak üzere inşaat tekellerini hedefe koymayan Ümit Özdağ’ın Cumhur İttifakı’na karşı tek muhalefet hattı ırkçılık üzerine kuruludur. Binlerce yıldır pek çok halka ev sahipliği yapmış olan deprem bölgesinin sözde “Türksüzleştirilme” projesinin tehdidi altında olduğunu söyleyerek, akıl ve bilim dışılıkla, yalanlarla dolu propagandasıyla, depremle yaşanan yıkımın üzerini örtmektedir. Tek adam yönetimine karşı görünüp, onun halk düşmanı politikalarına hizmetin en büyüğünü yapmaktadır.

Deprem bölgesinden gelen ve “yağma” adı altında dolaşıma sokulan görüntülerin bir kısmında hayatta kalmak için kullanılan malzemelerin alındığı görülmektedir. Bu yağma değil yaşam hakkının korunmasıdır. Bunun dışındaki her tür eylem, çeteler tarafından yapılabilecek eylemlerdir ve hukuk çerçevesinde mücadele edilmelidir.

"HALKIMIZ AYRIM YAPMAKSIZIN DAYANIŞMA İÇERİSİNDEDİR"

Deprem bölgesi Türkiye’nin güney ülkelerinden en çok göç alan bölgesidir. İşçi ve emekçi halkımız, din, dil, ırk ya da yerli göçmen ayrımı yapmaksızın afet bölgesinde yaşayan yurttaşlarımızla cansiperane bir dayanışma içerisindedir. Bu dayanışmaya dünyanın pek çok ülkesinden gönderilen arama kurtarma ekipleri ve yardımlarda dahildir. Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenler de bu büyük halklar dayanışması gerçeğinin bir parçasıdır. Pek çok Suriyeli yardım çalışmalarına katıldığı gibi bölge ülkelerinden gelen ekiplere tercümanlık yapmaktadır.

"İKTİDARI ALAŞAĞI EDECEK OLAN DAYANIŞMA VE KARDEŞLEŞME ÜZERİNDE YÜKSELECEKTİR"

İnsanları enkaz altında bırakan bu iktidarı alaşağı edecek olan halk iradesi tam da bu dayanışma ve kardeşleşme üzerinde yükselecektir. Bu kardeşleşmeyi baltalayan her türlü ırkçı, şoven kışkırtma ve provokasyon, başta kurtarma çalışmalarının aksaması olmak üzere depremzedelerin hayatına kasteden, acıları büyüten sonuçlar doğurmaktadır. Irkçılık ve şiddete çağrı, depremin yarattığı yıkıma ülke geneline yayılan yeni yıkımlar eklemekten başka bir işe yaramaz.

Başta işçi sınıfımız olmak üzere, özellikle kışkırtılan gençleri, kadınları tüm emekçi halkımızı bu provokasyona gelmemeye çağırıyoruz.

İşçi ve emekçiler olarak öfkemizin hedefi deprem enkazının sorumluları olmalıdır, hep birlikte altında kalanlar değil."

Kaynak: Evrensel