Türkiye'deki ekonomik krize rağmen Erdoğan güçlü bir seçmen desteğine hala sahiptir. Ona duyulan sempati Türkiye gerçekliği ile örtüşmektedir.

Erdoğan bir Türkiye gerçeğidir. Ülkenin sosyolojisi ve eğitimi ile doğru orantılıdır. 

Derin ekonomik krize rağmen seçmen ondan uzaklaşmış olsa da tamamen kopmamıştır. Erdoğan'ın eseri olan krizin çözümünü yine kendisinde görüyor. Çünkü Erdoğan ortalama aylık yapılan tüm anketlerde ya birinci sıradadır ya da birinci sıra rakibi ile arasında az fark vardır. Anketler Erdoğan'ın öyle kaybetmiş bitmiş, gitmiş gibi olduğu sonuçlar vermiyor.

Neden? Nasıl?

Bu soruları önce bir kenara yazalım. 

Bu ekonomik krizi Erdoğan bilinçli çıkarmış olabilir mi? Bu ekonomik kriz bir kontrollü yoksullaştırma stratejisi mi? Bir yoksulun rejime maliyeti nedir? Bu maliyet sübvanse edilir bir maliyet mi? Seçim sathına girildiğinde Erdoğan, normal piyasa realitesine dönerse, yani faizi yükseltirse ve üç beş piyasayı etkileyecek hamle yaparsa, dolar keskin ya da aşamalı düşer mi? Erdoğan doların bu düşüşünü bir ekonomik mucize olarak pazarlar mı? Erdoğan seçmene ölü mü gösterip sıtmaya razı edebilir mi? Seçmen bu tiyatroyu satın alır mı?

Alır! Neden alır?

Türkiye nüfusu yaklaşık 85 milyondur. Bu nüfusun eğitim düzeyi ise TÜIK verilerine göre şöyledir;

Okuma yazma bilmeyen 2.024 979 nüfusun %3

İlkokul Mezunu (5 yıllık) 17. 579 747 nüfusun %24

Okuma-yazma bilip, okul mezunu olmaya 7 .782 603 nüfusun %11

İlköğretim mezunu (8 yıllık) 5.678 694 nüfusun %8

Diplomalı Ortaokul ve Dengi meslek Okulu 13. 365 564 nüfusun %18

Eğitimsiz sayılabilecek kesim 47.052.447 nüfusun %63

Lise ve Dengi Meslek Mezunu 15.426.019 nüfusun %21

Yüksek Okul/Fakülte Mezunu 10.257.791 nüfusun %14

Yüksek Lisans ve 5/6 yıllık okul 1.083.331 nüfusun %1,5

Doktora Yapmış 211.581 nüfusun %0,5

Eğitimli nüfus toplamı 26.978.722 kişi %37

(Bilim, matematik gibi konuları bir kenara bırakalım, PISA verilerini de bir kenara bırakalım. Okuduğunu anlama ve yorumlamada lise eğitimin niteliği nedir? Üniversite sınav gerçeği üzerinden şöyle bir önerme kurmak mümkündür. Türkiye'de lise eğitimi üniversite sınavında çıkacak sorulara odaklanan bir eğitimdir. Dolayısıyla problemli bir eğitimdir. Lise eğitimi almış insanları eğitimsiz insanların sayısına dahi katabiliriz. İsteyen verileri öyle de yorumlayabilir. )

Burada en önemli veri toplumun %63 eğitimsiz olmasıdır.

Peki Türkiye dindar mı? 

Evet yapılan anketlerde Türkiye yurttaşları dindarız cevabi veriyor. Birkaç anketi karşılaştırmalı olarak okudum, yazıyı istatistiklere boğmayacağım, fakat bazı rakamları kullanmakta fayda var. Bu mesele ile ilgili olanlar bakabilir, Konda, TEAM ve benzer birçok şirket bu konuda araştırmalar yayınlamıştır.

TEAM'a göre;

Türkiye dindar mı?

Türkiye nüfusunun % 41,3’ü aşırı dindar

Türkiye nüfusunun % 46,6’sı orta dindar

Türkiye nüfusunun % 12’si dinle bağı yok ya da düşük

Toplum %87,7 oranında dindardır.

Türkiye milliyetçi mi?

Üst seviyede milliyetçi %49,3

Ortalama milliyetçiler % 40 (Seküler ya da dindar ama milliyetçi)

Ben milliyetçi değilim diyenler %9.7

İşte Erdoğan bu rakamların sonucudur. Bayrak ezan propagandası bu rakamların sonucudur.

Erdoğan gerçeği bu sebeple Türkiye gerçeği ile örtüşmektedir. 

Lider kültü

Türkiye kurtarıcılara inanan bir ülkedir. Efsaneden, gündelik hayata sağcılıktan en aşırı sola dek Türkiye lidere tapan topluluklar ülkesidir. Bir ülkede kurtarıcı fikri varsa demokrasi fikri yoktur. Kurtarıcı lider vurgusu ne denli güçlü olursa demokrasi o denli uzak olur. Lider kültü sadece sağcılığa İslamcılığa ait değildir. Solda da aşırı güçlü bir lider kültü vardır. “Lider yok ki şöyle bizi toparlasın” antidemokratik söylemi altında yatan şey yine bu verilerin gücüdür.

Anadolu İrfanı mı?

Evet Anadolu irfanı diye çok güçlü bir sivil alan değeri vardı ülkede. Bu değerler davranışa dönüşebiliyordu. 

Buna ilk darbeyi Özal vurdu. Köşe dönmeci, neo liberal diye tabir ettiğimiz her şeyi mubah sayan bir çeşit dolandırıcı Özalcı ahlak anlayışı Anadolu irfanına güçlü bir darbeydi.

İkinci güçlü ve öldürücü darbe ise Erdoğancı neo islamcılık dediğimiz, çürüme ile yapıldı. Dolayısıyla Anadolu irfanından bahsetmek çok zor. Öldü ölüyor o irfan... Yine de iyi dayandı diyebiliriz.

Umut var mı?

Olmaz olur mu? Olmaz olur mu? 

Dünya değişiyor. Teknoloji, şehirleşme, iletişim kanallarının yaygınlığı, genç nüfusun iyi yaşam hayali, insanların hayatlarını başka ülkeler ile kıyaslaması gibi nedenlerle ekonomik refah ve demokrasi talebi güncel ve canlıdır. Bütün verilere rağmen hayatın gidişatı demokrasiye doğrudur.