HDP’li vekillerin tutuklanması ve CHP yöneticilerinin gözaltına alınmasının yanında gazeteciler başta olmak üzere toplumun muhalif kesimlerine yönelik baskılar artarak devam ediyor. 

Referandum süreci ise fiilen başlamış durumda. Peki bu kadar baskının olduğu AKP’liler ve onun fikrinde olanlar dışında herkesin hedef olduğu bir ortamda referandumun akıbeti ne olacak? Hukukçular Bahri Belen, Selçuk Kozağaçlı, Turgut Kazan, Eren Keskin, Ergin Cinmen ve Banu Güveren, milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ve sürecin nasıl bir seyir izleyeceğini BirGün’den Zeynep Kuray'a yorumladı.

Hukukçu Bahri Belen, HDP milletvekillerinin gözaltına alınmasının demokrasiye aykırı olduğunu vurguladı. “HDP’li milletvekillerini ortada muhalefet kalMomosı için tutukluyorlar” diyen Belen, parlamento ve sivil siyasetin sesini kısarak gidilecek bir referandumun meşruiyetinin kalmayacağını vurguladı. 

Belen “Demokrasinin kendi kurallarını tıkayan bir yöntemle ne referandum ne seçim ne de oylama yapılabilir. Çünkü kamuoyuna seslenme, temsiliyet ve propagandada eşitlik olmadığı zaman ‘hayır’ da çıksa, ‘evet’ de çıksa bu sonuç meşru olmaz” dedi.

HUKUKİ DEĞİL 

OHAL kararnameleriyle kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) genel başkanı hukukçu Selçuk Kozağaçlı, referandum konusunda görüşünü belirtmiş; bunun için örgütlenme ve kampanya yürüten bir parti sözcüsü dahil bütün milletvekillerini sudan sebeplerle tutuklamanın aslında referanduma müdahale etmek anlamına geldiğini söyledi. Bu keyfi tutuklamaların aynı zamanda OHAL koşulları altında hiçbir referandum çalışmasının yapılamayacağının da göstergesi olduğunu vurgulayan Kozağaçlı, “Tartışma konusu olan referandumun meşruiyeti HDP milletvekillerinin tutuklanmasıyla tamamen ortadan kalkmıştır” dedi.

İstanbul Barosu Eski Başkanı Hukukçu Turgut Kazan, bir siyasi partinin eş başkanları ve milletvekillerinin, gazetecilerin ve görüşlerini belirten insanların tutuklandığı bir ortamda referandum yapmanın mümkün olmadığını vurguladı. OHAL koşullarında referandum yapmanın zaten doğru olmadığına, bazı anayasalarda OHAL koşullarında anayasa değişikliği yapılamayacağına dair kurallar dahi bulunduğuna dikkat çeken Kazan, aslında böyle bir kuralın da şart olmadığını; demokrasiye inanan bir toplumun zaten böyle koşullarda anayasa değişikliği yapılamayacağını bilmesi gerektiğini ifade etti.

‘HAYIR'I ENGELLEYEMEZLER

İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı hukukçu Eren Keskin, “HDP milletvekillerini tutuklayarak referandumda ‘hayır’ çıkmasını engelleyemezler. Bu tutuklamalar bugün başlamadı; Kürt siyasi hareketini engellemek için senelerdir denedikleri bir yöntem. Ama nasıl ki dün tutmadıysa bugün de tutmayacak” dedi.

HUKUK SİZLERE ÖMÜR 

Hukukçu Ergin Cinmen, HDP milletvekillerinin tutuklanmasının bütün muhalefetin enterne edilmek istendiğinin göstergesi olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin hızla otoriter bir rejime dönüştüğüne işaret eden Cinmen, hükümetin ülkeyi, sıkıyönetimden de daha ağır OHAL koşullarında yönetmek istediğini vurguladı.

KHK ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği Eş Başkanı Avukat Banu Güveren, HDP milletvekillerinin tutuklanmasıyla tüm muhalif kesimlere gözdağı verilmek istendiğini vurguladı. Güveren, “Muhalefet edebilen, ayrı düşünüp çevresini etkileyen siyasetçileri derdest edip, daha geniş bir kesimin gözünü korkutmak, iradesini sakatlamak istiyorlar” dedi.