Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de yaptığı basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  konut satışına ilişkin verdiği "müjdenin" yurttaşı değil yandaş müteahhidi zengin etmek için verildiğini söyledi. 

Cumhurbaşkanlığı'ndan ne zaman bir 'müjde' açıklansa 'eyvah' dediklerini anlatan Baş, “Buraya gelirken internette bulabildiğim en ucuz dört kişilik çadır 4 bin 700 lira, bırakın vatandaşın ev almasını bu iktidar vatandaşa çadırda yaşamayı bile çok gören bir iktidar. Erdoğan’ın zengin müteahhitlere aşk ile yardım ettiğinin yeni bir örneği ile karşı karşıyayız” dedi.

'AK PARTİ KENDİ YANDAŞLARINI SERVET SAHİBİ YAPIYOR'

Baş, "Diyelim ki bir yurttaşımız 1 milyon kredi çekip ev alacak ve 10 yıl boyunca her ay 14 bin 700 lira, 2 milyon kredi çekerse aşağı yukarı 28 milyon lira ödeyecek. Bu ülkede asgari ücret 4 bin 253 lira. Vatandaşa ev alma olanağı sağlayan saray rejimi diyor ki siz bütün ailece üç kişi dört kişi beş kişi bir ay boyunca çalışın su bile içmeden, gidip o parayı bankaya yatırın ve 10 yıl sonra ev sahibi olun. 2000 yılında benzer bir şey yapmışlar ev fiyatları yüzde 40 artmış; attıkları bu adımla daha dün gece ortalama yüzde 20 -25 ev fiyatları artmış. AKP, bu beton ekonomisiyle durumu idare etmeye çalışırken, yandaş müteahhitleri zengin ederken bunların etrafındaki rantiyeler 10 -15 ev sahibi olup bunların servetleri ile gelirlerine gelir katarken, her gün kiralar artıyor. Daha önce pek örneğini görmediğimiz şekilde fahiş artışlar var. Sonuç şu; AKP iktidarı insanları ev sahibi yapmıyor, kamunun arazilerini talan ettirerek kendi yandaşlarını, zenginlerini servet sahibi yapıyor" ifadelerini kullandı.

Baş ayrıca parti olarak bu sorunların çözümü için 3 öneri paylaştı:

"Birincisi, kira artış oranlarına ilişkin kanun dışı uygulamalar denetlenmeli ve keyfiyete son verilmeli. İkincisi, üçten fazla konutu olanlardan her ev için artan oranda vergi alınarak bir konut destek fonu oluşturmalı, böylelikle fiyatları emlak piyasası değil yurttaşa konut hakkı prensibi belirlemiş olur. Emlak ve inşaat baronlarının değil kiracının, yoksulun, öğrencinin yüzü güler. Üçüncüsü, bu fon konutlar üretmek, öğrencilere yurt sağlamak ve kira yardımı yapmak dışında kullanılamaz. Yerel yönetimlere sosyal konut üretme önündeki engeller kaldırılsın, konut fazlaları sosyal konutlara dönüştürülecek şekilde devlet ve yerel yönetimler tarafından alınarak asgari ücretin en fazla üçte biri bir bedel karşılığında ihtiyaç sahiplerine verilsin."

'GÖÇMEN EMEKÇİLER KORKUNÇ SÖMÜRÜ KOŞULLARINDA ÇALIŞIYOR'

Son günlerde oldukça tartışılan göçmenler meselesine de değinen Baş, "Türkiye’yi emperyalistlerin bir göçmen kampı haline getiren saray rejimi ne ülke yurttaşlarını ne de bu ülkedeki göçmenlerin hakkını, hukukunu gözetmiyor. Bu yüzden ortada adına göç yönetimi politikası diyebileceğimiz bir şeyin bulunmadığını tespitle başlayalım. Göçmen emekçiler korkunç sömürü koşullarında çalışıyor. Kayıtlara geçmesi için söylüyoruz, geçtiğimiz günlerde Süleyman Soylu çıktı utanmadan sıkılmadan, fabrikanda Suriyeli çalıştır sigortalı yapma sonra bu Suriyeliler ne yapacak de, önce iş insanları isyan edecek gibi bir cümle kurdu. AKP ve Erdoğan bu tartışmayı çok sevmişe benziyor, geçen hafta 1 milyon kişiyi göndereceğiz diyordu şimdi tutacağız diyorlar. Herkes göçmenleri tartışsın, hedefe göçmenler yerleşsin ki bu halk bir olup zamlı elektrik faturasına, artan kiralara, fahiş fiyatlara karşı sesini yükseltip bunun hesabını sormasın istiyorlar. Yurttaşlarımız müsterih olsun, bu ülkeyi cehenneme çeviren AKP’nin kendi sorumluluklarını gizlemesine ve başkasının sırtına yükleyip hesaplaşmayı ertelemeye çalışmasına asla izin vermeyeceğiz" dedi.

Baş, çözüm önerisi olarak ise "savaşların karşısında duracaklarını," sınır politikasını evrensel hukuk ilkeleri ve halkın çıkarına göre şekillendireceklerini, Geri Kabul Anlaşması'ndan çekileceklerini söyledi.