Euroleague’de 9. maçlar geride kaldı ve şimdi yeni bir çift maç haftasına giriyoruz. 34 maçlık normal sezonun da böylece üçte biri tamamlanmış olacak. Elbette fikstür dağılımı ve ev sahibi avantajları, sonuçlara etken ama özellikle çift maç haftası sonrasında oluşacak puan durumu da sezon sonuna bir projeksiyon sunacaktır. Basketbol; temel bilgi, taktik ve dinamizme dayalı bir oyun olmakla beraber skor odaklı ve nihayetinde maç sonucunun önemli olduğu bir yarışma. Bunu hatırlatmamın nedeni ise yazının başlığındaki faciaya denk gelen Fenerbahçe Beko ile geri dönüşe denk gelen Anadolu Efes başta olmak üzere artık iddiası olan tüm takımların sonucu daha fazla önemsemesi gereken günlere gelmemizdir. Şimdi, bu gözlüklerle geçen hafta neler oldu ve niye oldu, hatırlayalım.

Anadolu Efes için Geri Dönüş mü?

Geçen hafta Efes için morali yükseltmek için iyi bir fırsat olarak gördüğümü söylediğim Alba Berlin maçında lacivert beyazlılar, 2. Periyotta erken hakimiyet kurarak 90-63’lük bir deplasman galibiyeti elde ettiler. Bu galibiyet, öncesinde 8’de 2 yapan Efes’in bir geri dönüşü olarak değerlendirilebilir mi? Açıkçası o 2 galibiyetten biri olan Zalgiris maçı sonrası, “Bunu bir zafer olarak görmemek gerek” demiştim ve sonrasında Zenit yenilgisi gelmişti. Bu maç için de zafer diyemem ama olumlu yönde bir değişim var. Ancak, Larkin ve Micic’in etkinliğinin yükselmesi ve dolayısıyla normal olarak her maçta galibiyet adayı olmak Efes’e yeter mi? Bana kalırsa eskisinden uzak olan Dunston, katkısı tüm maça yayılamayan Pleiss ve yetenekli olmakla beraber mevcut oyuna uygun olamayan Petrusev ile bu sezon yoklarla başlayan Singleton ortadayken tüm bu uzun rotasyonunu güçlendirecek yeni bir uzun transferi şart. Bu transferle beraber; takıma yeni gelen Bryant’ın enerjisini de işin içine katan ve yine Larkin – Micic liderliğinde bir revizyona ihtiyaç var. Bu da şampiyon ana kadrosunu ufak dokunuşlarla modifiye eden yeni bir şampiyon adayı çıkaracaktır. Alba Berlin’i deplasmanda farklı yenmek, hafife alınacak bir durum değil, gerçekten. Ancak Alba Berlin, maçın başlarında kendisine başat bir oyun gösteren takımlara karşı geri dönüşte zorlanan bir takım ve elbette Efes’ten iki gömlek düşük bir güce sahip. Burada Efes yönünden ele alınması gereken başka bir mesele de başta domine edemedikleri maçları son topa kadar götürüp nasıl kazanacaklarını düşünmeleri, çünkü Euroleague’de bu sezon herkes Alba Berlin değil.


Devamı gelmeli Bay Larkin

Djordjevic – Facia – Ali Koç – Fenerbahçe

Fenerbahçe Beko’nun evinde Milano’ya 25 sayı farkla yenilmesi, taraftarları yine karıştırdı. Fenerbahçe Beko konusunu, Fenerbahçe camiasından ayrı düşünmek pek mümkün değil. Keza, hem futbol takımının seyri hem de 4. Sezonuna giren Ali Koç yönetiminin halihazırda taraftarda yarattığı beklentiyi karşılayamama hali, zaten Djordjevic konusunda emin olamayan taraftarı, bu tür mağlubiyetler sonrası tetikliyor. Bu mağlubiyetin, tam da CSKA deplasmanındaki galibiyet sonrasına denk gelmesi de şanssızlık keza o maçta, son toplara gelip kaybeden takımın artık kazanmaya da başladığı mesajı verilmişti.

Mağlubiyetin teknik yönüne gelirsek; geçen sezon İtalya Basketbol Ligi finalinde Djordjevic’e 4-0 kaybeden hocaların hocası Ettore Messina, bu kez adeta ondan rövanş alırcasına maça çok iyi hazırlanmış. Fenerbahçe’nin savunma gücü ve Vesely – De Colo aklına bağımlı hücumunu iyi analiz ederek oluşturduğu; başarılı dış şut pozisyonları yaratma ve alan daraltan topa baskılı savunma planı, ilk periyot tıkır tıkır işledi. 22-3 biten ilk periyot şokuna rağmen Fenerbahçe, ikinci periyotta farkı 12’ye kadar çekme şansını buldu, De Colo’nun tartışmalı olarak top kaybı yaptığı son hücumda bir 3’lük bulsaydı. Öyle olmasa bile; Fenerbahçe Beko, ikinci yarıya 17 sayı geriden başlayarak ilk yarıda olan biteni iyi analiz ederek maça ortak olabilirdi. Belki bana katılmayanlar olabilir ama ben ligin lideri bile olsa Milano’nun kadro gücü olarak Fenerbahçe’ye net üstünlük kurabilecek seviyede olduğunu düşünmüyorum. Real – Barcelona – CSKA – Efes maçlarını o zaman nereye koyacağız? Dolayısıyla Fenerbahçe camiasının yeni bir kriz yaşamaması için Djordjevic’in; Polonara ve Henry’yi takımın öznesi yapan, Vesely – De Colo liderliğinde Pierre ve Guduric’i de geçen sezon seviyesine çeken oyun ritimlerini acilen buldurması gerek. Diğer yandan Vesely hariç tüm oyuncuların da artık konsantrasyon bozukluğu, kötü gününde olma gibi profesyonellikle ilgisi olmayan hallerden uzaklaşıp akıllarını başlarına toplamaları şart.


Daha fazlasına ihtiyaç var, hem de hemen

Haftanın Öne Çıkanları ve Çift Maç Haftası

Haftanın marka maçı olan CSKA – Maccabi mücadelesi, gerçekten enfes bir basketbol keyfi sundu. CSKA’nın şanslı olduğu bir geceydi ve son topta kazandılar. Ama ben sezon başında işaret ettiğim Maccabi’nin play-off adaylığını korurken CSKA içinse işlerin bu sezon zor olduğunu belirteyim. Olympiakos’un Zenit’e kaybederek mola verdiği haftada Barcelona ve Real Madrid de evlerinde zayıf rakiplerini rahat geçtiler.

Çift maç haftasında Fenerbahçe yarın, kendisi gibi sorunlarla boğuşan Bayern Münih’e deplasmanda meydan okuyacak ve sonra da Zalgiris deplasmanına geçecek. Efes ise önce evinde Olympiakos ile haftanın marka maçını oynayacak ki bence bu da Efes’in bir meydan okuması. Sonra da Mike James’li Monaco’yu gerçekten çok tehlikeli bir maçta konuk edecekler. Temsilcilerimiz, bu hafta sonrasında ise haftaya Ataşehir Ülker Arena’da karşı karşıya gelecek. Çarşamba günü TSİ 23:00’te başlayacak Barcelona – CSKA maçını da tavsiye ederim. Yani, dopdolu ve etkili sonuçları olacak bir 2 hafta, basketbol severleri bekliyor. Herkese, iyi seyirler.