Dün, “son ABD askerinin de Irak’tan ayrıldığı” duyuruldu.
Dün,  “Filipinler’in de yine doğal felaketinde boğulduğu” duyuldu.
Nedir bir yüzyılı aşkın bir tarih içinde Irak’ı Filipinler’e, doğal ya da değil, insanların maruz kaldığı tüm felaketlerle bağlayan?


***


Filipinler, dün “Irak’tan çıkan son ABD askeri”nin emperyalizme fiilen adım attığı yerdir!
Irak’tan çıkan son ABD askeri, emperyalist işgal ve katliamın ilk büyük kanlı oyununu Filipinler’de sahneye koymuştu; tam 20’inci Yüzyıl başıydı!
ABD’yi yönetenler, Filipinler’i katlederek yüzyıl sonra Irak’ı da işgal etmeyi öğrendi.
İşgalin ilk ABD askerinden Irak’tan çıkan son ABD askerine kadar…
“Özgürlükçü” denen iki dünya savaşı, iki emperyalizm kapışması;
Kore, Vietnam, Haiti, Somali, Afganistan, Irak…
Latin, Uzakdoğu, Ortadoğu diktatörleri; Akdeniz-Avrupa cuntaları, bizim darbeler!


***


Filipinler, ABD’nin ve dünyanın kaderinin değiştiği yerdir!
Yüzbinlerce Filipinlinin katledilmesiyle, yeni yüzyılın başladığı yer.
Filipinliler’e adeta soykırım, ırkçı şiddet uygulayan ABD (devleti); 40 yıl sonra (sözde) anti-faşist, anti-ırkçı, anti-soykırımcı makyajla Avrupa’da o yüzyıl başını unutturmuştur.
Oysa Filipinler, Irak’ı anlamak; Filipinler kendi ülkenizi tanımak; şimdi selde 500 ölüsüne üzülmüş gibi yapan dünyanın, katledilen 1.5 milyon insanını hiç bilmediği yer.


***


ABD’li roman, hikaye yazarı; senarist, “bağımsız” yönetmen John Sayles son filmi “Amigo”da 1900’e gitti. “Hiçbir şey bilmiyordum, kaç yaşımda öğrendim” dediği,  “Filipin-ABD Savaşı” denen “istila, işgal, katliam, kıyım, kırım”ın bir kesiti film.
19’uncu Yüzyıl sonu; 20’inci Yüzyıl başı.
“İspanyol sömürgeciliği”ne karşı özgürlükçü yeni güç gibi ortaya çıkan ABD askeri mekanizması, ilk büyük stajını Filipinler’de yapıyor.
İspanyollardan kurtulup bağımsızlık hayal etmiş “devrimci” halk, “bizim İstiklal Savaşı”ndan da önce, 4 Şubat 1899’da ayaklanıyor.
Sayles’den 100 küsur yıl önce, yine bir ABD’li yazar, Mark Twain, devletinin emperyalist işgal ve katliamına karşı “Anti-emperyalist Birlik”i kuruyor.
Twain, “Filipinlilerin kendi kaderini tayin hakkını çiğneyen ABD, demokrasi ideallerine de ihanet etti. Filipinler’deki ABD ordusu, üniformalı katillerdir.”
Üç yılda bastırıyor ABD; bir 10 yıl daha direniş kısmen sürüyor ve 2. Dünya Savaşı sonuna kadar Filipinler’e resmen bağımsızlık vermiyor; sonra da Marcoslar falan filan!
“Katipuneros” adındaki Filipinli devrimcilerin direnişi bastırılırken; 1.5 milyon kadar Filipinli, ABD emperyalizminin ilk kostümlü provasında yok ediliyor.
Filipinlilere “maymun Filipino” diyerek ırkçı motivasyon edinmiş; “medeni, beyaz” ABD ordusu tarafından!
İspanyol sömürgeciliğine karşı özgürlükçülük taslarken, sonunda onunla işbirliği yapıp sömürgeciliğin çağdaş aşamasına fırlayan ABD tarafından!
O dönem bir ABD’li gazeteci, yerinden şöyle bildirmiş mesela:
“Adamlarımız dur durak demeden kadın, çocuk, mahkum, esir, eylemci, şüpheli kim varsa, kazımak üzere öldürüyor. Köyler yakılıyor, işkence yoğun ve toplama kampları var. Askerlere göre, bir Filipinli, bir köpekten az daha üstündür, o kadar!”
(Filipinli tarihçilerin rakamı: 1-1.5 milyon ölü. ABD kaynakları sivil kayıpları 200 bin kişi civarında tutuyor.)


***


Öyle işte.
Kendi tarihinize de emperyalizmin çizdiği bu çerçevede bakın, Geçmişe, bugüne.
2011’de Filipinler doğal felakette boğulurken; Irak’tan son ABD askeri de gitmişmiş!
One minute:
Filipinler öyle olmasaydı, Filistin de böyle olmazdı belki!
Filler böyle pervasız olmasaydı, çimenler de böyle ezilmezdi belki!