Hristiyan dünyasının yarın en büyük bayramı. Her yıl 24 Aralığı 25 Aralığa bağlayan gece hemen hemen bütün Hristiyanlar büyük aile sofralarında bir araya gelirler. 25 Aralık İsa’nın doğum günü olarak ifade edilir. Bu sebeple Hristiyan dünyası Noel için ayrıca Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş ve Milat Yortusu ifadelerini de kullanır. Tarih itibarı ile Pagan Roma Saturnalia şenlikleri ile aynı zamana denk gelmesi elbette bir tesadüf değildir.

20. yüzyıl ile birlikte Noel sadece bir Hristiyan geleneği olmaktan çıkmaya başlar. Özellikle de dini motiflerden arındırılarak adeta yılın en büyük hediye alış veriş bayramına dönüşür. Beş yıldır Fransa/Avrupa’da yaşayan bir birey olarak gözlemlerimden, birlikte yaşadığım insanların yaşam alışkanlıklarından doğru baktığımda inancı olsun ya da olmasın, Noel bir şenliktir. Birlikte yaşadığım geniş Fransız, İspanyol, Bask ailem, dostlarım, yoldaşlarım genel anlamda Hristiyan inancı ile yaşayan insanlar değiller, hatta çoğunluk muhalif, anarşist, komünist bireyler. Ancak hepimizin gündeminde bir Noel programı var.

Türkiye ve Müslüman ülkelerden Avrupa ülkelerine; “Onlarda komşuluk diye bir şey yoktur”, “onlarda aile de bitmiştir”, “onlarda…” diye devam eden cümle ve ifadelerin saçmalığını, saçmalık ötesi akıl tutulması ifadeleri düşünüyordum da... Aile kavramı ile teorik bağlamda dertlerim var, kritiğini çok yaptığım bir kurumdur. Ancak gönüllü ve seçerek kurduğun/oluşturduğun bireylerden doğru baktığımda ne kadar şanslı olduğumu görüyorum. Çok dilli, çok kültürlü, çok büyük bir ailem var benim. Bugün Hewler’den İstanbul, Ankara’ya, Paris’ten Pau, Lichans – Sunhar’a, büyük ve geniş bir ailenin ferdiyim.

Gündem Noel!

Paris’ten Fransa’nın dört bir yanına trenler, otobüsler, başka başka toplu/özel ulaşım araçları, özel araçlar insanları taşıyor. Bu gece büyük sofralar kurulacak. Günlerce öncesinden sofra düzeninden, masaya konulacak sandalyelere, yemek menüsünden içeceklere her şeyin programı yapılmış. Her zaman küçük sürprizlere açık olsa da bu sofra/buluşma her yıl aynı zaman diliminde gerçekleşir. Ailelerin; burjuva, aristokrat, sosyalist, komünist, a-politik, anarşist bireyleri bu büyük sofra etrafında bir araya gelir.

Sofra kurulmadan apero ile başlanır, yılın en güzel şarapları Gave’lardan çıkarılır, onlarca çeşit peynirler, salamlar, jambonlardan oluşan menü yavaş yavaş masaya taşınır. Sohbetler eşliğinde kadehler yeni yıl için kaldırılır. Burada insanlar sohbet etmesini çok severler. Sofra kültürü sohbet ile iç içedir, başlarken içilecekler de buna göre seçilir. Aslında hemen öyle direk siyasete girmek, siyaset, konuşmak çok tercih ettikleri bir şey olmasa da, o sofrada bir Kürt varsa, çok da seçenekleri olmuyor. Ancak öyle afaki politik meseleleri tartışmazlar.

Bu yılın Noel sofrasında elbette bitiremediğimiz Covid 19’un yeni varyantı Omicron gene ilk sırayı alacak. Fransa’da devletin bütün baskı ve de psikoloik/sosyolojik şiddetine rağmen halkın % 30’u hala aşı olmadı. Bu arada bu karşı olma hali Türkiye’deki kimi müslüman/Türkçü grupların saikleri ile aynı değil tabi ki. Omicron ile yeniden bir kapanma yaşayacak mıyız kaygısı var. Ben Fransızlar diyorum, siz Avrupa halkı anlayın, özellikle de Akdeniz ülkesi halkları bütün bu kapanma sürecinde çok çektiler, Kuzey Avrupa ülkeleri gibi evlere kapanmaya hiç de alışık değiller çünkü. Onun için yeni bir kapanma ihtimali ciddi ciddi insanları korkutuyor.

Sofraların ikinci gündemi Nisan 2022’de yapılacak Başkanlık seçimleri. Irkçı Marie Le Pen’den sonra kendisine oldukça yer bulan Eric Zemmour ile birlikte bir panik hali var. İki ırkçı partinin oyları bir araya toplandığında % 30’lara varıyor. Sosyalist, Komünist ve Yeşillerin başka başka adaylar gösterecek olması, yani soldaki bu dağınıklık muhalif kesimi ciddi bir şekilde kaygılandırmakta. Sosyalist adaylardan Jean – Luc Mélechon en yüksek oy alan kişi olarak görünse de, kendisinden haz etmeyen çok fazla muhalif kesim var. Soldaki bu dağınıklık, aşırı sağdan birisinin kazanma ihtimali ile bir araya geldiğinde kerhen bir kez daha Macron için insanların sandıklara gitmesine de vesile olabilir.

Noel sofralarının üçüncü gündemi de sokaklar. Sokaklarda olmanın birçok hali var; üç yılı bulacak olan Sarı yelekliler talepleri ile halen her Cumartesi çeşitli bölgelerde sokaklara çıkmaya devam ediyorlar. Öte yandan özellikle Eric Zemmour’ın ırkçı politik söylemleri ile bu kadar popüler olması ile birlikte yabancı karşıtı düşünce ve eylemlerin çoğalmasından kaynaklı Sosyalist, Komünist, Yeşil, Anarşist parti, grup, sendika, platform ve de bireylerin ırkçılık karşıtı miting, eylem, sokak buluşmaları devam ediyor. Öte yandan özellikle Macron’un iktidara gelmesi ile birlikte emekçiler, emekliler, çalışma hayatında olanlar aleyhine yapılan yasal düzenlemelerden dolayı insanlar sahip oldukları hakların birçoğunu kaybettiler. Bunun getirdiği bir eylemsellik de devam ediyor.

2021’den 2022’ye daha az kaygılar ile geçemiyoruz ne yazık ki!

Devletlerin savaş ve de şiddet politikalarından kaynaklı binlerce, on binlerce insanın göç/ölüm yollarında olduğu bir zaman diliminde, barış, özgürlük ve dayanışma için her birimize yapacak çok daha fazla iş çıkaracak 2022 yılı…

“Hayal et, ülkelerin olmadığını
Bunu yapmak zor değil
Uğruna öldürecek ya da ölecek bir şey yok
Ve din de yok
Hayal et, tüm insanların
Hayatı barış içinde yaşadığını…”

John Lenon