Türkiye’de futbol zaten geçici, seyrek başarıların haricinde çok üst düzeyde değildi belki ama hiçbir zaman bu kadar kötü bir dönem yaşamamıştı. Taraftarın milli takıma tepki göstermesi, ıslıklaması, kulüp takımlarının tribünlerinin boş kalması, bunlar gündelik bir sorunun getirisi değil. Böyle düşünülürse zaten olayın içinden hiçbir zaman çıkılamaz. İyi olan bir taraf var, sorunun ne olduğunu anladık. Futbol birçok şey gibi iyi yönetilmiyor.

Şiddetten, ayrışmadan beslenen yöneticiler, her fırsatta kendisinden bir mağdur yaratarak kavgayı körükleyen kulüpler, sahada kendisine yakışmayacak hareketler yapan futbolcular, kendini kaybeden taraftar güruhları ve daha nice olumsuzluk bizi buralara getirdi.

Plansızlığın ilke edinildiği bir sektörde, sahada oynanan oyun bu kadar can sıkıcı bir hal almışken, yöneticilerin seviyesizce kavgalarının körüklediği bir isteksizlikle maç izlemeye gelen taraftarın tribünlerden çekildiğini görüyoruz. Düşünsenize her gün çıkıp gündem yaratacak bir açıklama yapan bir yönetici var. Bir derken örnek vermek amacıyla söylüyorum, bunu yapan yoksa futbol ve futbol dışı yönetici sayısı oldukça fazla. Bir yönetici bunu yapıyorsa veya yapmak zorunda kalıyorsa, orada yolunda gitmeyen bir şeyler var demek değil midir?

Eğer yönetici işini hakkıyla yapıyorsa ve ortada bir başarı varsa zaten kendisi konuşmaz yeterince konuşuluyordur. Bu fotoğrafta işiyle konuşulmayan ve gündem bulandıran yöneticiler yoğunlukta. Peki ya bundan ibaret mi? Tabi ki hayır. Taraf olmayı dört gözle bekleyen ve taraftarın anlık bir destek tezahüratı için her şeyi yapabilecek sporcular da var maalesef. İlke yaranmak değil de iyi hatırlanmak olsa saha içinde yaşanan sorunun büyüğünü çözmüş oluruz zaten.

Bir başka fotoğraf da tüm bu olanlardan etkilenen ve objektif değerlendirmeden yoksun taraftar kitleleri. Hepsi için bunu söylemek elbette doğru değil ki zaten istisna olarak niteleyebileceğimiz kitleler artık tribünde değil evlerinde oturuyorlar.

Şu an gündem çözüm üretmek değil, sorun yaratmak. Herkesin bağırdığı bir ortamda aklıselim insanların söyledikleri duyulmuyor, duyulsa bile haber değeri taşımadığı için bir kenarda tutuluyor. Ben bilirimden ziyade, bilmediğimizi bilip, öğrenmek için çaba sarf edebiliriz. Bu ilke insanı hafifletmez tam tersi, parlatır. Ancak futbol bu gidişatla her geçen gün hafifliyor ve çözüm üretilmezse de uçup gidecek.

Türkiye’de futbolu hafifleten maalesef yine futbolun aktörleri ve futbolu sevdiklerini söyleyen insanlar. Bunların arasında önemli bir role sahip olan grup da bazı yorumcular. Hala kavgayı gürültüyü körükleyen ve ısrarla gündem yapan insanlar ve programlar var. Eğer ki kavgalar ve polemikler biterse bu insanlar konuşacak konu bulamayacak, yerlerini bir bir gerçek futbolu konuşan insanlar alacak ve sektörün dışında kalacaklar.

Yerini kaybetmek istemeyen yetersiz insanların kaosa sürüklediği futbol, futbol severlerin çabalarıyla temizleneceğe de benziyor gibi benim görüşüme göre, çünkü sektör neredeyse bitme noktasına geldi. Düzelmekten ve düzeltmekten başka çare yok artık.