Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Basın Başdanışmanı Ahmet Sever, Vatan’da Ruşen Çakır’la söyleşinde “Çankaya adına” önemli bir çıkış yaptı. 2014’te görev süresi dolacak Gül için şimdiden “kenara çekilecek” havası yayılmasının büyük haksızlık olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanı pekala aday da olabilir, niye olmasın?” diye konuştu.
Sever, “Bu benim kişisel görüşüm, belki bana kızacak” diyor ama on yıldır Cumhurbaşkanı’nın en yakınında çalışmış danışmanın “kişisel” görüşü olmaz! Daha doğrusu o görüş medyaya yansıdığı zaman “Cumhurbaşkanını da bağlar!” Gül’ün de öyle düşündüğü anlaşılır. AKP’nin Anayasa Mahkemesi’nden dönen “adaylık yasağı” Gül’ü hayli kırmış, üzmüş.
Sever, Cumhurbaşkanı’nın uluslararası bir göreve atanmayı aklından geçirmediğini söylerken, bazı anketlerde Gül’e tek oy bile çıkmayışından, martta yayımlanan bir gazete anketinde birinci sırada çıkan Abdullah Gül’ün üç ay sonra aşağıya inmesine yönelik manipütalif çabalardan “hiç şık değil” diye söz ediyor.
Kuşkusuz bu “serzeniş”lerin adresi AKP.
Nitekim Sever, Cumhurbaşkanı Gül’ün Başbakan’la bir “çatışma ve çekişme görüntüsü vermemeye özen gösterdiğini” vurgularken, aynı özenin AKP sözcülerince gösterilmediğini belirtme ihtiyacı duyuyor.
Çankaya’daki rahatsızlığın kamuoyuna yansıtılmasındaki “zamanlama” da içerdiği mesajlar kadar önemlidir.
Son günlerde Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağına ilişkin bakan demeçlerinde artış gözleniyor.
Erdoğan’a çok yakın bir isim olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bunu söyledi.
Ayrıca Gül’ün karşı olduğu “başkanlık sistemi” konusunda da AKP, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ üzerinden mesajlar veriyor.
Faruk Çelik de topa giren bakanlar arasında.
Bir de “Numan Kurtulmuş faktörü” var. Gül, aynı zamanda partinin Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan’la birlikte “kurucu troykası”ndan. Tayyip Bey, Çankaya’ya çıkacaksa bile yerini “partiye emeği olmayan” bir isme bırakmasını Gül de Arınç da istemezler.
Kaldı ki, Gül yeniden siyasete dönmeyi istese de, TBMM üyesi olmadığı için 2015’teki seçimlere dek Arınç’ın başbakanlığı gündeme gelecektir.
“Çankaya hesapları” AKP’deki dengeleri bozabilir.
İsveç’te Olof Palme döneminde iktidarla aynı çizgideki sendikalar arasındaki mücadele partinin sembolü olan “kırmızı gül”den hareketle “Güllerin savaşı” olarak anılmıştı.
Sever’in Çankaya’daki sıkıntıyı dile getiren demeci de, Erdoğan’dan sonra AKP ile Gül arasındaki “savaş”ın habercisi gibi.
Ancak Tayyip Bey aday olursa Gül yarışa girmez.
Bir “Putin-Medvedev” modelinin ihtimali zor. Erdoğan, Özal gibi ülkeyi Çankaya’dan yönetmek isteyecektir!
Bunun partiye maliyetine de ANAP’a bakarak AKP karar verecek.