ABD'nin İran ambargosunu ihlal edip etmediği üç haftadır sorgulanan eski Halk Bankası genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla bütün suçlamaları reddederek davanın düşürülmesini talep etti.

Yargıç gerekçeleri yersiz bularak sürecin devamına hükmetti.

Cumhuriyet’ten Şebnem Akarsu’nun haberine göre, Perşembe günü geç saatlerde savunma makamı tarafından verilen sekiz sayfalık dilekçede, savcılık delillerinin gerektiği gibi doğrulanmadığı, önyargılı olduğu ve Atilla’nın suca iştirak ettiği yönünde sabit bir kanıtın olmadığı iddia edilmişti.

Yargıç Richard M. Berman’ın Cuma günü örneklemeler üzerinden iddiaları ve talebi reddederken kullandığı ifadeler oldukça netti.

“Uygunsuz yargılama gerekçesi ile davanın düşürülme talebi reddedilmiştir,” diyerek sözlerine başlayan Yargıç, savunma avukatlarının mesleklerindeki deneyim ve itibarlarına atıf yaparak “Kanımca, Atilla Bey adil ve şeffaf bir yargılama gördü, görüyor,” ifadelerini kullandı.

Yargıç, davaya binlerce dokuman ve tanıklığı ile katkıda bulunmuş olan İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz’ın olası Fethullah Gülen örgütü bağlantıları üzerinden yargılamayı ve delilleri geçersiz kılmaya çalışmanın “profesyonellik işi” olduğunu belirtti.

Yönettiği 17 Aralık 2013 tarihli yolsuzluk operasyonu ardından Türkiye’de görevini kötüye kullanmak, gizliliği ihlal ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası terör örgütüne üye olmakla suçlanan Korkmaz, ifadesinde bütün bu iddiaları hitabet niteliğindeki duygu dolu sözlerle reddetmişti.

KORKMAZ MİNNETTARLIĞINI DİLE GETİRDİ

Elindeki delillerden haberi olmayan FBI’ın avukatıyla temasa geçmesiyle davaya dahil olduğunu iddia eden Korkmaz, yer yer sinirli tavırları  ve duygusal konuşmaları ile “bağımsız bir mahkeme” ortamı bulabildiği için minnettarlığını dile getirmişti.

Yargıç Korkmaz’ın ifadesinin diğer savcılık delilleri gibi Atilla’nın lehine unsurlar taşıdığını vurgularken, sanığın 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda tutuklanan şüpheliler arasında olmadığının ifade edildiğini yineledi. Atilla’nın adil yargılama kapsamında rüşvetle alakalı sunulan hiçbir delil ya da ifadede yer almamış olmasını da önemseyen Yargıç Berman, Korkmaz’ın tanıklığının hem davanın içeriği hem de delillerin teyidi açısından önemine atıf yaptı.

Korkmaz'ın tanıklığı hakkında yolsuzluk soruşturmasını yürüten “koordinatör olması nedeniyle emsali olmayan bir pozisyon” ifadesini kullanan Yargıç, İran asıllı Türk altın tüccarının ifadesinde de sanığa yarayan taraflar olduğunu söyledi.

'Komplo teorileri'nin yargı sürecinde yer alması savunma avukatlarından Todd Harrison, eski polis memuru Korkmaz'a çapraz sorgusu sırasında Gülen cemaati ile olası yakınlığı, görevine etkisi ve darbe teşebbüsü ile ilişkisi hakkında sorular sorduğunda Yargıç Berman ile aralarındaki gerginlik salonda fark edilmişti.

Cuma günü bu ilişkilendirmeyi 'komplo teorisi' olarak değerlendiren yargıç, “Hiçbir Amerikan mahkemesi böylesi bir ilişkilendirme içinde olmadı, olmayacak” dedi.

Korkmaz'ın göreve getirilişinin, okuldan üçüncülükle mezun olan bir öğrenci olarak kendi başarısı olduğunun anlaşıldığını ifade eden yargıç, tanığın Gülen örgütüne üyeliğe dair iddiaları kesin bir dille yalanladığını da hatırlattı.

“Mantığı olmayan yabancı kaynaklı komplo teorilerinin kayıtlarda yeri yoktur ve davada karara bağlanması beklenen meselelerden uzaklaştırıcı nitelikte olup gerçekte ikna edicililikten uzaj ve profesyonellik dişidir” dedi.

Yargıcın sözlerinin hedefinde yer alan avukat Harrison ise New York Times gazetesine kısa bir yorumda bulunarak, yargıcın görüşüne katılmadığını, gayet yerinde bir çapraz sorgu yönettiğini savundu.

Yarguç Berman, dava başlamadan görülen bir ara duruşmada, Türk hükümetinin bu davanın Gülen'in Amerikan yargısındaki uzantıları ile açıldığı iddialarını medyadan takip ettiğini belirtmiş, Türk yetkilileri asılsız iddialar yerine Atilla lehine delil göndermeye davet etmişti.

Yargıç, Cuma günü davanın düşürülmesi ile alakalı son sözlerinde jüri kararını verdikten sonra bile davanın iptali yetkisine kendisinin sahip olduğunu hatırlattı.

ATİLLA SUÇLAMALARI REDDETMEYE DEVAM ETTİ

Atilla kendisini iddialarla ilişkilendiren ve Zarrab tarafından detayları verilen toplantılara iddia edildiğinin aksine kesinlikle katılmadığını ve altın tüccarına hiçbir yasa dışı ticarette yol göstermediğini söyledi.

“ZARRAB'LA GÖRÜŞMELERİM BANKACILIK ADABI”

Zarrab'la yaptığı sayılı telefon konuşmasında kendisinin yapılan aramalara her müşteriye olduğu gibi geri dönüş yaptığını, işlemlere dair yapılan açıklamaların ise yine her müşteri için geçerli olan bankacılık adabı olduğunu söyledi.

Halkbankası eski genel müdürü ve mahkemece Zarrab'la rüşvet ilişkisi şüphe götürmeyecek şekilde belgelenen Süleyman Aslan'ın altın tüccarı ile 6 Mayıs 2013 tarihindeki görüşmesinde Atilla'ya atfen, “Hakan Atilla iletti, NIOC'den 70 milyon transfer şeyi var sizin hesaba” sözleri tekrar gündeme geldi.

Aslan'ın mesajda iddia ettiğinin aksine kendisini özellikle takibini yaptığı hesaba gönderilen ya da geçen bir para olmadığı ancak bir talimarın gönderildiği Avukat Cathy Fleming'in sorgusunda bir e-mail üzerinden anlatıldı.

Atilla, “Dış Operasyon” biriminde görev yapan Özgür Karaman'dan kendisine bu talimatın yaptırımlara uygun olmadığı için gerçekleşmeyeceğini aktardığını ve bunun üzerine Aslan'a bilgi verdiğini söyledi.

“Aslan'a bu konuda rapor değil ama bilgi verdim” diye Atilla, “Genelde büyük müşterilerin işlemleri reddedildiğinde üst yönetime bilgi verilir çünkü müşterinin kimi arayacağı belli olmaz” diye konuştu.

Gıda ticaretinin başladığı Temmuz 2013 sonrası döneme ait mahkeme salonunda dinletilen bir görüşmede Atilla'nın ticaretin detaylarını anlamaya çalıştığı ve Zarrab'ın bu ticaretin yasa dışı olduğuna dair herhangi bir bilgi vermediği dinlenmişti.

Atilla, yine de savcılık tarafından ticarete yol gösterme olarak yorumlanan ifadelerinde iddianın aksine Zarrab'ın yasa dışı sistemine değil, her gıda ticaretinde gerekli olan akretif hesap açılmasında yoğunlatığına vurgu yaptı.

“Müşterinin ne alıp sattığı beni ilgilendirmiyor, beni ilgilendiren mali alacağı ülkede akretif açacaksa o ülkede benim kredi limitimin buna uygun olup olmadığını anlayabilmem” diye detaylandırdı.

Davada sunulan birçok belgeyi hayatında ilk kez gördüğümü iddiaları ise ilk kez duyduğunu tekrarlayan Atilla, özellikle sayısal dökümlerde Temmuz 2013 tarihinden sonra yaptırımlara aykırı olarak altın ticaretinin devam ettiğini gösterir bir hava yaratılmasını eleştirdi.

“Bana operasyon birimin ilettiği bilgi Temmuz tarihinden sonra altın ticareti ile ilgili bir ödemenin yapılmadığı” diyen Atilla, “Müşterinin hangi tarihte evraklarını tamamladığını bilmiyorum” diyerek Temmuz'u aşan tarihlerin evrak kapamalara ait olabileceğini ileri sürdü.

Savunma Atilla'nın sözlerini desteklemek amacıyla banka içinde Aslan, Zarrab'ın işlemlerinden sorumlu dış operasyon müdürü Hakan Aydoğan ve Atilla arasında geçen birçok e-maili delil olarak sundu.

 “BALKAN HAKKINDAKİ İFADELERE ÇOK ÜZÜLDÜM”

Zarrab, Halk Bankası’nın Dış operasyonlar bölümünde 2011 ve 2013 başına kadar görev yapan Levent Balkan’ın kendi hesaplarına dair bilgileri gizliden rakibine aktardığı için kovulmasına vesile olduğunu belirtmiş, benzer bir konuşma detayları jüri ile paylaşılmıştı.

 Bu ifadeye de gönderme yapan Atilla, “İşten atılmadı diye biliyorum, hatta banka çalışmaya devam etmesini talep etti” dedi ve ekledi, “Sayın Zarrab'ın kendisi hakkında iddialarını dinledikten sonra çok üzüldüm, gerçekle alakası yoktur”

 Bankadaki görevinin kesinlikle yaptırımlarla sınırlı olmadığını ve oldukça yoğun olduğunun altını çizen Atilla, yasal çerçeveye uygun olmayan birçok işlemi reddettiklerini söyledi.

Bir uçak firmasının Halk Bankası üzerinden İran'a uçak satış talebini örnek gösterdi. “Biz İran'daki alıcıya dair bilgi talep ettik, satın alacak kişinin ödemesinin başka birinin yapacağı söylendi. Kim olduğunu sorduğumuzda karşımıza Babek Zencani ismi çıktı. O kişinin de yaptırımlar listesinde olduğunu gördük ve işlemi reddettik” dedi.

Zarrab, sorgusundan Babek Zencani ile ortak olduğu iddialarını reddetmiş ancak Zencani’nin Ghana’dan gönderdiği 1,5 tonluk altın sevkiyatını Türkiye üzerinden Dubai’ye aktardığını kabul etmişti. Davanın tek tutuklu sanığı sıkça Sarraf ‘la ya da bir başkası ile yasadışı ticaret konusunda fikir alışverişinin kesinlikle olmadığını tekrar etti.

Kaynak: Cumhuriyet