O bizim yalnızca siyasi davalardaki savunucumuz değil, başımızın her sıkıştığında başvurduğumuz bir büyüğümüzdü.

Halit Çelenk’in ölüm haberini yurtdışında aldım. Onun 68 kuşağı üzerindeki emeği, katkısı, çabası unutulamaz. Herkesin onunla bir veya birçok anısı vardır. Bu anıların çoğu da hapishanelerin görüş yerlerinde veya mahkeme koridorlarındadır.
9 yıl önce Ankara’da Halit Ağabey’in 80. yaş gününü kutlamıştık. Cumhuriyet gazetesinde (15 Aralık 2002) onu anlatan bir yazı yazmıştım. Yazının hemen ardından her zamanki kibarlığıyla aramış ve teşekkür etmişti.
Denizler’in idamını engellemek için çok uğraştı. Onların ölüm gecesine tanıklık etti. 39 yıl o gecenin acısıyla yaşadı.
80. yaş gününde yazdıklarımı sizinle paylaşmak istiyorum:
“...Gözümün önünde hep dimdik duruşu, kibarlığı ve yakışıklılığı var. Heybetli bir adam Halit Ağabey. Bizler onun çocukları gibiydik. Aslında onların demek daha doğru olur, onun hep yanı başında Şekibe Abla dururdu. Halit Ağabey, bizlere ‘siz’ diye hitap ederdi. Hâlâ da öyle hitap eder. Onun kibarlığı, kavgalarla geçmiş bir yaşamın arkasındaki zarafetin de işaretidir.
Halit Ağabey, bizleri birçok kez savundu. Zor durumlarda avukatlığımızı üstlendi. Fakat benim ilk avukatlığımı yaptığı konu siyasi değildi. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde sınavların birinde hastalanıp sınavı yarıda terk etmiş ve hastaneye gitmiştim. (O gün beni sırtında hastaneye taşıyan arkadaşım Kızıldere’de Mahir Çayanlar’la birlikte öldürülen Sebahattin Kurt’tu.)
Cengiz Çandar, Şekibe Abla’nın yeğeni. Derdimi Halit Ağabey’e açmamı söyledi. Hastalandığım sınavın tekrar edilmesi için okula dilekçe verdim, reddedildi. Halit Ağabey idare mahkemesine dava açtı ve davayı kazanarak benim o sınava girmemi sağladı.
Her zaman yanımızdaydı
O bizim yalnızca siyasi davalardaki savunucumuz değil, başımızın her sıkıştığında başvurduğumuz bir büyüğümüzdü. Birçok 68’li arkadaşımın da benzer anıları olduğunu biliyorum.
Halit Ağabey’i, Şekibe Abla’yı Türkiye İşçi Partisi döneminde tanıdım. O dönemde milli demokratik devrim, sosyalist devrim tartışmaları, eski TKP’den kalan sorunlar TİP içinde bölünmelere, ihraçlara, bugün baktığımız zaman hepimizi üzen ayrılıklara neden olmuştu.
Biz o zamanlar 20’li yaşlarda gençlerdik. Bizim yol göstericimiz onlardı. Bugünlere gelebildiysek, ayakta duruyorsak, onların üzerimizdeki emeği sayesindedir. Sıkıntılarımızı paylaştılar, nasihatler verdiler, uyardılar, gerektiğinde kızdılar, yol gösterdiler. Bu noktalarda Halit Ağabey her zaman sessiz ve sakindi, Şekibe Abla ise açık sözlü ve dobraydı.

Denizler’in idamı
Yıl 1972, 12 Mart askeri darbesinin en sıkıntılı günleriydi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam cezaları Meclis’te onaylanmıştı. Artık iş Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onayına kalmıştı. Cezaevinde gerginlikle beklenti arasında gidip gelen garip bir dönemden geçiyorduk.
Halit Çelenk, Denizler’in avukatıydı. Yaşamının en büyük hukuk mücadelelerinden birisini bu davada yürüttü. Bilgisini, birikimini, duygularını, her şeyini Denizler’in idam edilmesini engellemeye yoğunlaştırdı. Bu mücadele Denizler idam sehpasına çıkana kadar devam etti. O, yaşamının en büyük dramını Denizler’in idam gecesinde yaşadı.
Denizler’in idam edilmesinin üzerinden 30 yıldan fazla bir zaman geçti. O zaman 50 yaşında olan Halit Çelenk, bu acıyla, anıların ağırlığıyla yaşıyor. Tutuklandı, tartaklandı, başına olmadık dertler geldi. Hep kararlı bir hukukçu, sağlam bir sosyalist ve düşün insanı olarak dimdik durdu. Çevresinde saygı uyandıran bir duruşu vardı.
O bir kuşağın öncülerinden ve simge isimlerinden birisi. Onu tanımış olmaktan, onunla birçok şeyi paylaşmış olmaktan gurur duyuyorum.
Türk Hukuk Kurumu, Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanlığı, TÖB-DER hukuk danışmanlığı, gazetelere yazılar, kitaplarla dopdolu geçen bir yaşamı sürdürüyor.”
9 yıl önce bunları yazmışım. Denizler’le aynı gün toprağa verilmesi yaşamın ona bir cilvesi. Şekibe Abla’ya, kızı Serpil’e, aileye, 68’lilere başsağlığı diliyorum.