Yanyana getirilmiş iki hecenin anlamı derin kahramanıydı o... Ne zaman, nerede tanıştığımızı asla hatırlayamayacağım tek insandı belki de.

Akşamları; elinde ekmeği ile gelen, güne uyandığımda hep gitmiş olan, uzun boylu yakışıklı bir adamdı. Yaşamımın kurallarını çizecek bir kahraman olduğundan habersizdim o yıllarda. Merhamet, korku, sessiz ve derinden bir aşktı; büyüdükçe karşıma çıkan sevda kırıntılarında ondan izler arayacağım bir gölgeydi yaşamımda.

Mecburi ayrılıklara sürgün kalışlar en ufak yıllarımda başlamıştı, "ilk adımlarımı" bir kavuşma anında ona armağan etmişim. Annemin tatlı bir sitemle anlattığı en güzel hikayemdi o yıllara dair. Ve yaşama atacağım pek çok adımın nedeni olmuştu çoktan. Zaman ilerledikçe; akşamın getirdiği ekmeğimizin elçisi olmadığını kavramıştım. O yıllarda, en iyi arkadaşımdı; top oynadığım, ders çalıştığım ve ofsaytı öğrendiğim... Sonrasında köşe kapmacalarımın kazananı oldu ilk gençlik yıllarımda.

Zaman ne çabuk geçmişti...

En yakın arkadaşım uzaklardaydı artık, mesafelerin dışında bir uzaklıktı bizimkisi. Bayramlarda ilk aradığım, fırtınada gölgesinde saklandığım bir çınardı; yorgun ve sessiz...

Öfkesine merhametinin hep galip geldiği, sevgisini göstermesine geleneklerinin kilit vurduğu, ağlamayı bilmeyen ama gülmeyi de beceremeyen, güven veren gözlerin sahibiydi BABAM...

Herkes için bir şeydi, altına binlerce anı, yüzlerce kelime sığdırılacak yanyana iki hecenin anlamıydı onlar.

Bir de öğretecekleri bitmeden gidenleri vardı, ölümsüz ama zamana ölümlü kahramanların.

Geride kalanlar için o iki hecenin anlamı, onsuz geçecek yıllara sitem ve gözyaşıydı.

Bir güne sığdırılmayacak bir sevginin günü yaklaşıyor yine... kilometrelerin arasından birkaç kelime ile sevgimi anlatmayı deneyeceğim yine bilmem kaçıncı kere... Senin var olduğun dünyaya gözlerimi açmış olmanın alışkanlığı ve senin olmadığın bir dünyada yaşama korkuları ile doluyum. Babamın ve tüm babaların; sevgilerini korkmadan gösterebilmeleri dileğiyle, BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN.

"Hayatta ben en çok babamı sevdim"(Can Yücel)