HDP PM toplantısında konuşan Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Erdoğan’ın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ilişkin sarf ettiği sözlere dair “Açın İmralı’nın kapılarını Öcalan’ın fikirleri neyse kamuoyu doğrudan duysun” dedi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) , Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın başkanlığında toplandı. Gündemine, küresel ve bölgesel gelişmeler ile ülkedeki kriz hali ve HDP’ye yönelik saldırıları alan PM, aynı zamanda yeni dönem mücadele hattına ilişkin bir planlama çıkarmayı hedefliyor.

Yaygınlaşan pandemi ve olumsuz hava koşulları nedeniyle online yapılan toplantının açılışında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, 2021 yılının yıkımlarla dolu bir yıl olduğunu; 2022’nin ise umut oldu bir yıl olmasını istediğini belirterek, konuşmasına başladı.

‘RANT UĞRUNA DOĞA YIKIMI’

Kış şartları dolayısıyla büyük sıkıntılar yaşandığını hatırlatan Sancar, “Her olayda ve sorunda olduğu gibi felaketler karşısında da iktidar, sorumluluğundan kurtulmak için çeşitli yalanlara sığınıyor. 2021 yılında aynı zamanda büyük orman yangınları ve sel felaketleri yaşamıştık. Doğanın tahribatı ve talanı bu iktidarın temel politikalarından biridir. Rant uğruna bir avuç sermayeye kaynak sağlamak amacıyla yürüttüğü politikalar, sadece insanların hayatını değil doğayı da çok büyük yıkımlara yol açarak tahrip ediyor. Bütün bunlar bu iktidarın temel anlayışlarının sonucudur” dedi.

‘SAVAŞ, RANT VE KAYNAK YARATMA’

AKP iktidarının 3 temel sütün üstüne oturduğuna dikkati çeken Sancar, bunları; savaş politikaları, rant politikaları, yandaşlara ve Saray'a kaynak yaratma politikaları diye nitelendirdi. Düzeni değiştirmek için alternatiflere ihtiyaç duyduklarını belirten Sancar, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu düzeni değiştirmek için gerçek alternatiflere ihtiyacımız var. Bunun ne olduğunu bizler her toplantı ve açıklamamızda dile getiriyoruz. Görüş ve önerilerimizi Türkiye kamuoyuyla bütünüyle paylaştığımız deklarasyonumuzu 27 Eylül’de açıklamıştık. Bu deklarasyon, barış ve demokrasiye giden yolun bir çerçevesi olarak anlaşılmalıdır. Bizler bu amaçla müzakere ve diyalog zemininin başlamasını hedeflemiştik. Yani deklarasyonumuz barışa, demokrasiye ve adalete giden yolda hangi çerçeveyi esas almamız gerektiğini belirten güçlü bir öneridir. Bunun sahiplenildiğini ve ciddiyetle ele anıldığını görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz."

‘SEÇİMİN ÖTESİNDE BİR İTTİFAK’

Halkların ortak iradesini Meclis'e taşımak istediklerine vurgu yapan Sancar, ancak bu ittifak arayışlarının sadece seçimlere odaklanmış bir hedef olmadığını da aktardı. Sancar, “Demokrasi ittifakı bunun ötesine işaret ediyor. Şüphesiz seçimler, zamanında olsun ya da erken olsun, Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden biri olacaktır. HDP olarak bizlerin, seçimlerin önemini göz ardı etmemiz zaten söz konusu olamaz. Ancak demokrasi ittifakını sadece seçimlere oturtmak da sorunlara çözüm bulmak ya da çözüm yollarını açmak için yeterli değildir. Hatta çoğu zaman seçimlerle sınırlanmış, seçimlere dönük çalışmalara hapsolmuş programların sorunlara çözüm olmak yerine bizi yanlışlara sürükleyebileceğini hatırlatmalıyız. Demokrasi ittifakı ve en geniş birlikteliği sağlamak temel amacımızdır. Bunun seçimlere dönük bir çalışmayı da içerdiğini tekrar hatırlatayım” dedi.

‘DAHA GENİŞ KAPSAMLI OLMASI GEREK’

Demokrasi ittifakını, hayata geçirmek için çalışmalar yaptıklarını hatırlatan Sancar, sol sosyalist yapılarla gerçekleştirdikleri toplantının samimi ve verimli geçtiğini belirtti. Sancar, “Birkaç noktada mutabakat sağlanmasını olumlu karşılıyoruz. Bunların başında birlikte yürüme konusundaki görüşmeleri sürdürme kararı geliyor. Bunun yanında genişleme perspektifi geliyor. Bütün sol ve sosyalist çerçeveleri kapsayacak genişliğe ulaşması da mutabakata varılan konulardan biriydi.  Demokrasi ittifakını, sadece sol ve sosyalist kesimlerle sınırlı tutmadığımızı belirtmemiz gerekiyor. Bütün ezilen kesimleri kapsamak temel amacımızdır. Burada da olumlu mesajlar ve işaretler gelmesi umudumuzu büyütüyor. Bizim gerçek bir alternatife ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

“HDP’yi yok sayarak sonuç alınamaz” diyen Sancar, “Eğer muhalefet gerçekten bir dönüşüm istiyorsa, bu iktidarın yerine başka bir anlayışı getirmek istiyorsa bunun yolu HDP'yle ve HDP’nin kuracağı demokrasi ittifakıyla açık şeffaf müzakere ve diyalogdan geçiyor. Eğer HDP’yi yok sayar, bu kadar büyük bir gücü ve bu gücün Türkiye’de belirleyici olduğunu görmezden gelirlerse korkarız ki Türkiye’de yaşanacaklar hepimiz için hiç de olumlu olmayacaktır” ifadelerini kullandı. 

 ‘AÇIN İMRALI’NIN KAPILARINI’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafa karışıklığı yaratma hedefi olduğunu söyleyen Sancar, Erdoğan’ın HDP’yi demokrasi güçlerinden ayrıştırma gibi bir niyeti olduğunu ifade etti. Sancar, “HDP içinde çelişkiler yaratma gibi bir saik vardır. Bu planının tutmayacağını defalarca söyledik. Yapılması gereken basittir; İmralı’nın kapılarını açmaktır. İmralı’nın kapıları açılırsa avukatlar veya heyetlerle görüşmesi sağlanırsa, görüşlerini kendisinden duymak bütün Türkiye halklarının hakkı olarak yerine gelecektir. Bu kamuoyunun hakkıdır. Mutlak tecrit hukuksuzdur, siyaseten kabul edilemezdir, üstelik etik de değildir” dedi.  

Sancar, Erdoğan’ın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ilişkin sarf ettiği sözlere dair de şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı, Öcalan’a atfettiği sözler üzerinden manevralar yapmaktadır. Sesini çıkarma şansı olmayan bir siyasi aktörün sözlerini propaganda aracı haline getirmek hukuki değildir, kabul edilemezdir. Daha önce de söyledik; açın İmralı’nın kapılarını Öcalan’ın fikirleri neyse kamuoyu doğrudan duysun. Bunun dışında yapılan her türlü spekülasyon boştur, anlamsızdır. Bunun üzerinden HDP içinde karışıklık yaratma çabaları temelsizdir ve amacına da ulaşamayacaktır.”

Sezen Aksu şahsında barış umudu ve demokrasi hedef alındığını aktaran Sancar, “İktidarın çeşitli fay hatlarını kaşıma amacıyla yaptığı hamlelere yenileri eklendi. Sezen Aksu üzerinden bunu yapmayı denediler. Bu hamlede hedef alınan Sezan Aksu şahsında dik duruş, barış umudu ve demokrasi inancıdır. Sezen Aksu yıllardır bunları tavizsiz bir şekilde savunmaktadır. Bu saldırıyı püskürtmekte en önemli araç da dayanışmanın en geniş şekilde sağlanması oldu. Gördük ki çok geniş dayanışmayla, bu tür manevraları iktidarın sürdürme politikaları boşa çıkarıyor. Bunlar bize ilham kaynağıdır” diye belirtti.

SAVAŞ POLİTİKALARI

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise, 2022’nin ilk PM toplantısı öncesi dün Kadın Meclisi toplantısının da gerçekleştirildiği bilgisini verdi. Türkiye toplumunun tamamına yapılan saldırıların 2022’de de devam ettiğine dikkat çeken Buldan, “AKP hükümetinin savaşla ayakta kaldığını, kendisini güçlü hissettiği tek dayanağın savaş politikaları olduğunu biliyoruz. Rojava’ya ve Kürtlerin olduğu her alana saldırılarını sürdürüyor. Dışarıda istediğini elde edemediği için içeride saldırmaya devam ediyor. Kadınlara, HDP’ye ve demokrasi güçlerine saldırıyor, saldırmaya devam edecektir. Muhalefete dönük saldırılar olacağı kanaatini taşıyorum” dedi. 

‘HERŞEYE HAZIRLIKLI OLMAK GEREK’

HDP’ye yönelik kapatma davasının seyrine dair konuşan Buldan, ne olacağını söylemek için henüz erken olduğunu aktardı. Buldan, “Dava kendi rutinde devam ediyor gibi görünüyor ama bu AKP’nin bir talimatla süreci hızlandırmayacağı anlamına gelmiyor. Her an her şeye hazırlıklı olmak gerekir. Bu duyarlılıkla kapatma ve Kobanî davalarında yaşananları izlemekte fayda var. Hukuk Komisyonumuz ve hukukçuların katkısıyla savunmalar yapılıyor ama önümüzdeki dönemde bunlara hazırlıklı olmakta fayda var. Deniz Poyraz’ın katledilmesinin sadece Deniz Poyraz değil aynı zamanda kadınlara, HDP’ye ve Kürtlere de bir mesaj olduğunu biliyoruz. Deniz Poyraz'ın duruşmasına bir gün kala, Roboski Katliamının yıl dönümünde Bahçelievler ilçemize yapılan saldırıyla ve diğer düşmanca saldırılarla bu mesaj iletilmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

‘HASTA TUTUKLULARIN DURUMU ACİL’

Cezaevlerindeki sorunların ağırlaştığına ve cezaevlerinin artık düşman hukukunun çıplak bir şekilde görüldüğü merkezler haline geldiğine değinen Buldan, “Hasta tutsakların tahliye edilmiyor olması, Kürtlere ve HDP’ye dönük düşmanlığın göstergesidir. Garibe Gezer’in ölümüyle cezaevlerindeki durum gündem oldu ama hasta tutsakların durumu aciliyetini koruyor. Yine Aysel Tuğluk ve hasta tutsakların yaşadıkları bu durumun aciliyetini gösteriyor. Kadınların Aysel ile ilgili başlatmış olduğu kampanya oldukça önemlidir, değerlidir. Sonuç almaya odaklı bu tür girişimlerin devam etmesini önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
 
Erdoğan’ın İmralı-Edirne açıklamaları konusunda, herkesi hassas davranmaya çağırdıklarını söyleyen Buldan, “Sayın Öcalan’ın görüşlerini merak ediyorsanız açın İmralı’nın kapılarını, kendi fikrini kendisi söylesin. Bu konuda Mithat Hoca geniş bir değerlendirme yaptı ama bu hassasiyeti vurgulamak isterim” dedi.

Kaynak: MA