Euroleague’de oldukça sancılı bir çift maç haftasını geride bıraktık. Henüz 7 maç geride kaldığı için şu anda puan durumundan bahsetmek biraz yersiz olur, 5 maç sonra konuşmaya başlayabiliriz. Ama en azından son maçlar itibariyle artık ligde namağlup takım kalmadığını belirtelim; zirvede 1’er mağlubiyetle Milano ve Barcelona var. Malum Türkiye’deyiz o halde bizimkilerden başlayalım bakalım, durumlar nasıl.

Fenerbahçe Kazanmalı mı Kaybetmemeli mi?

Çift maç haftasında önce evinde Barcelona’ya sonra da deplasmanda Olympiakos’a aynı şekilde 2 sayı farkla mağlup olan Fenerbahçe, 7 maçta 5 mağlubiyetle; oyunu sevindiren, sonucu sinir bozan ve gelecek endişelerini ortadan kaldıramayan bir: “ Kazanacakken kaybetme” alışkanlığıyla sezona kötü bir giriş yapmış oldu. Gerçekten de Alba Berlin maçı dışında kaybedilen 4 maçın tamamı kazanılabilirdi. Fenerbahçe’yi salt basketbol takımı performansı etkilemiyor tabi haliyle. Futbolda yaşanan mutsuzluk da bir çarpan olarak yönetim eleştirisini artırarak yansıyor parkedeki takıma. Yani aslında Sasha Djordjevic’in şu anda en çok ihtiyacı olan şey; buraya özgün koşulları ve beklentiyi doğru anlamasını sağlayacak yönetişim-iletişim. Yoksa geçen sezon play-off yapan, bu takımın yarısı gücünde ve Kokoskov yönetimindeki takımın sezon başında büyük farklar yiyerek nasıl dibe vurduğunu hatırlayarak ümitsizleşmeye gerek olmadığını, hatta geçen yıldan daha fazla iddialı olunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bununla beraber; soruyu da “kazanmak mı kaybetmemek mi?” üzerinden sorarak problemi doğru teşhis etmenin gereğini de belirteyim. Yoksa karşındaki takımlar da son derece formda ve güçlü takımlar ve onlara böyle kaybetmek çok sürpriz değil.


Taraftar artık galibiyet istiyor!

Efes’e Rahat Yok!

Efes’te ise önce Simon sonra da Micic geri döndü ve ligin şu anki en zayıf takımı Zalgiris Kaunas’ı eksikleri de varken iç sahada büyük farkla yendiler ve moral buldular. Ancak bir önceki kaybedilen Unics maçının son durak olduğu kayıplar ve kötü oyunlar zinciri, gerçekten de son mu buldu, bence soru işareti. Keza parkede gördüğüm; odaklanma ve takım ruhu (oyunu) sorunuydu. Micic ve Simon’un yokluğuna indirgenecek bir sorun değil. Umarım yılın en verimli transferlerinden biri olarak kayıtlara geçecek Elijah Bryant ve uyum sorunu yaşayan Petrusev ile beraber tam kadro bir ritim yakalarlar. Ama Zalgiris maçını bir zafer olarak görüyorlarsa, daha işimiz var demektir. Bu arada Efes’in bir avantajı da şimdi önünde daha rahat bir 4-5 maçlık bir fikstürü olması, bu da özellikle iyi değerlendirilmeli.


Micic döndü, dertler bitti mi?

Maccabi, Olympiakos, Monaco

Sezon başı yazılarımda dikkat çektiğim marka değeri çok yüksek olup son yıllarda zirveden uzak kalan Maccabi ve Olympiakos’un artık isimlerine yakışan geri dönüşleri yaptığını söyleyebiliriz. Maccabi’nin evinde Fenerbahçe yorgunu da olsa Barcelona’yı baştan sona üstün götürerek farklı yenmesi ve Olympiakos’un Fenerbahçe maçı da dahil hiçbir maçta geri adım atmadan devam etmesi, alkışı hak ediyor. Mike James’in kavgalı ayrıldığı eski takımı CSKA Moskova’ya karşı 10 sayı ve 14 verimlilik puanıyla oynadığı maçta Monaco, müthiş bir geri dönüşle CSKA’yı 97-80 gibi bir skorla geçti. Fransa’nın ASVEL ve Monaco, Rusya’nın Zenit ve Unics takımlarının şakası yok demiştim. CSKA ise Milutinov – Shengelia – Grigonis üçlüsünün eksikliğini, maçın genelinde sahadakilerin yorgunluğuyla ciddi biçimde hissetmeye başladı.


Mike James, eski takımına karşı güldü.

Bayern Münih’in toparlandığı, Pana’nın kıpırdandığı, Baskonia ve Alba’nın bildiğimiz gibi olduğu ve Kızılyıldız’ın hala mücadeleci yapısını koruduğu ligde çift maç haftalarının ikinci maçlarının yorgunluk etkisi dışında hemen her maçın son derece kafa kafaya geçeceğini ön görebiliriz.

Yeni Haftada Neler Bekliyor?

Yeni haftada Fenerbahçe’yi yukarıda belirttiğim gibi eksikleri olan ve aldığı mağlubiyetlerle kendisi gibi bir moral sorunu yaşayan CSKA Moskova deplasmanı fırsatı bekliyor. Fenerbahçe Beko, bu maçı kazanabilecek kapasiteye sahip ve onlardan daha fazla istemesi yeterli. Efes evinde Zenit’i ağırlayacak ve tabi ki favori ama yine çok zor bir maç olduğunu söyleyelim. Micic – Larkin – Simon ve Bryant bu maçta “Şampiyon geri döndü” mesajı vermeli. Haftanın marka maçı ise zirvenin ortakları olan Milano ile Barcelona arasında Perşembe 21:30’da başlayacak. Haftanın seyir zevki yüksek maç önerim ise Cuma 21:00’de Olympiakos ile Monaco arasındaki mücadele. Herkese iyi haftalar.