2020 yılında hayatımıza giren koronavirüs pandemi süreci 2021 yılının sonunda da devam ediyor. Pandemi sürecinin gidişatı ile ilgili araştırmalar yapan uzmanlar sürecin 2022 hatta 2023 yıllarında da kısmi olarak devam edeceğini ifade ediyor. Ülkemizde de sokağa çıkma yasağı, evden çalışma koşullarının sağlanması, online eğitim, maske, mesafe ve tedbir gibi sloganların hala sıklıkla kullanılmaya devam edilmesi gibi etkilerle pandemi süreci bazen hafif bazen ağır tedbirler uygulanarak devam ediyor.

Bilindiği gibi pandemi süreci özellikle mesafenin ve doğanın öneminin anlaşılması ile birlikte mimari yapılarda da değişiklik vadediyor. Özellikle uzun vadede pandemi sürecinden ders alan birçok birey kentsel tasarımdan, toplu konuttan ve yüksek katlı rezidanslardan ayrılarak toprağa dönüyor. Pandemi sürecine dair açıklamalarda bulunan İç Mimar Umut Mehmet Gürler, bireylerin bu anlamda toprağa dönüşünün daha da hız kazanacağını ifade ediyor. Doğa ile ilişkilerin daha da sıklaştırılması ve özellikle de yeni neslin doğa ile daha çok iç içe olması için yeni tasarımların ortaya konacağını belirtiyor. Dikey mimarinin giderek trend olma özelliğini yitirdiğini den bahseden İç Mimar Umut Mehmet Gürler, bunun yerini şehirlerin evirilerek yatay mimarinin konuşmaya başlayacağını vurguluyor. Anadolu kültürünün verilerine ve mimari yapısına da dikkat çeken Umut Mehmet Gürler o anlamda avluların ön bahçelerin, arka bahçelerin, terasların olduğu yatay mimari tipine dönüşüm hızlanacağını belirtiyor.

Göç olgusuna da vurgu yaparak bu anlamda özellikle hobi bahçelerinin ve şehir dışındaki villaların öneminin arttığını vurgulayan Umut Mehmet Gürler, köylere ve kasabalara sahil kenarlarına olan taşınma sürecinde hızlanacağını bekliyor. Öte yandan doğa ile iç içe bir yaşam sürmenin, küçük de olsa Bahçelievler’de oturmanın hem çocukları hem de yetişkinlere psikolojik anlamda da iyi geleceğini ifade eden İç Mimar Umut Mehmet Güler, bu durumum sağlıklı bir toplum oluşturmaya katkı sunacağını belirtiyor.

"Psikoloji bilimi bireylerin toprakla ve canlılarla iç içe olması gerektiğini ifade eder. Özellikle Bahçelievler ve doğaya geri dönüş çocukların hem ağaçlarla ve bitkilerle bir araya gelmesini hem de hayvanlarla dostluk kurmasını sağlıyor. Öte yandan yine doğanın içinde yer alan bir ev bu anlamda kendi sebzesini kendi çiçeğini kendi meyvesini az da olsa üretebilecek bir hale geliyor. Bu müstakil evlerin bahçesindeki yiyeceklerin tazeliği, doğallığı ve varsa evcil hayvan besleme imkanının bulunması pandemi sürecinden sonra daha biçilmez nimetler olarak karşımıza çıkıyor. Ankara İç Mimarlık markası altında faaliyet yürüten bizler bu süreçte en çok müstakil evlere taşınmak isteyen ve bunu modern bir şekilde dizayn etmek isteyen bireylere yardım sağlıyoruz." dedi.

Özellikle kontrollü normalleşme sürecinin ardından sadece bireylerin değil işletmelerin dahi müstakil evlere ya da önünde bahçesi olan şehir dışında bulunan noktalara doğru kaydığını ifade eden İç Mimar Umut Mehmet Gürler, Bu durumun daha da yaygınlaşacağının altını çiziyor. Ülkemizin büyük bir bölümünün deprem riski yüksek olan alanlar içerisinde yer aldığını da ayrıca vurgulayan Gürler, yatay mimarinin bu anlamda da son derece büyük bir adım olduğunu ifade ediyor. Son dönemde hobi bahçelerine yapılan evlerin ya da şehir merkezine yakın olan villa ve müstakil evlerin dizaynı için kendilerine sıkça başvurulduğunu belirtiyor.

"Yatay mimari geçiş ilerleyen süreçte ülkemizi ve dünyayı bekleyen önemli bir kazanım olacak. Şimdilerden başlayan müstakil evlere geçiş planları 2022 ve 2023 yıllarında daha da hız kazanacak. Özellikle deprem alanları için çocuklar için ve bireylerin psikolojik sağlığı için yaygınlaşması son derece faydalı olacak." diyerek sözlerini noktaladı.