Daha önce devleti yönetenlerin, tembel öğrenciler gibi, sürekli aynı hataları tekrarladığını yazdım.

Bu durumun yöneticilerin akli dengelerinden değil de, onların iktidar hezeyanlarından kaynaklandığını söyledim.

Yöneticilerin bu yaklaşımları neredeyse Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana hiç değişmemiştir.

Memleketin sağduyuya en çok ihtiyacı olduğu dönemlerde bile, iktidarların kafasındaki hesap insanlık lehine politikalar üretmek değil de; iktidarını nasıl sürdüreceğine ilişkin politikalar üretmek oldu.

Bu anlayış çoğu zaman memleketi felakete götürdü.

Son 30 yıla damgasını vuran kirli savaşın hala devam ediyor olması da; hükümetlerin bu politikalarından kaynaklanıyor. Siyasi risk yerine, küçük oy hesapları yapmaları, memleketin sorunlarını komplike hale getiriyor. Çözümsüzlüğe itiyor.

Bugünkü siyasi fotoğrafta da değişen bir şey ne yazık ki görünmemekte.

Başbakan iktidar olduğu ilk dönemlerde sürekli, yanına beyaz gömleğini alıp siyasi koşusuna başladığını tekrarlıyordu. Beyaz gömlekten kastı idam gömleğiydi.

Siyasi mirasını devraldığını söylediği, idam edilen Başvekil Menderes’in karşılaştığı sona göndermede bulunuyordu.

Aynı başbakan 12 Eylül anayasa referandumundan önce de, idam edilen devrimci ve ülkücüler için gözyaşı döktü.

Yine aynı Başbakan bugün idam cezasının tekrar tartışılması gerektiğini söylüyor.

Başbakan’ın siyasi hayatındaki zikzaklara alıştık artık.

Siyasi suçlar için değil de terör suçları için idam cezasının uygulanabileceği üzerine bir tartışma yapılmasını istiyor Sayın Başbakan.

Çelişkilerle dolu bir konuşma. Demokratik bir ülkede siyasi suçlu olmayacağının farkında mı Başbakan bilmiyorum. Yaptığı açıklamalar ülkenin demokrasiye inanan bir iktidar tarafından yönetilmediğinin birinci elden teyidi niteliğinde.

Sorunun asıl trajikomik yönü Türkiye’de siyasi suçla, terör suçu arasında bir ayrımın olmamasıdır. Bugün gazeteciler, öğrenciler, sendikacılar, milletvekilleri de dahil AKP’ye muhalif olduğu için yargılanan tüm kesimler terör örgütü üyeliğinden yargılanmaktadır.

Dolayısıyla Başbakan’ın açıklamaları ile tartışmasını istediği düşünce muhalif düşünceye İDAM’dır.

Bugünkü meclis aritmetiği ile Başbakan eğer isterse MHP’nin de desteğini alarak anayasa değişikliği ile idam cezasını geri getirebilir. Yine aynı çoğunluğu kullanarak infazlar da gerçekleştirebilir.

Ancak Başbakan’ın bu tartışma ile yapmak istediğinin idam cezasını geri getirmek olduğunu düşünmüyorum.

Başbakan idamı gündeme getirerek başta cezaevinde direnenler olmak üzere, tüm direnen kesimlerin direncini kırmak istiyor. Kürt hareketinde yükselen Öcalan’ın özgürlüğü seslerini “siz idam etmediğimize şükr edin” tehdidiyle kısmak istiyor.

Milliyetçi kesimlere göz kırpıyor.

En önemlisi Kürt silahlı hareketiyle ilerde başlayabilecek bir müzakerede pazarlık payını yüksek tutmaya çalışıyor. Tek cümle ile özetlemek gerekirse Başbakan aba altından sopa göstermeye çalışıyor.

Başbakan’ın idam manevrası başarıya ulaşamayacaktır. Bu tartışma ülkedeki huzursuzluğu daha da yükseltmekten başka bir amaca hizmet etmeyecektir.

63. gününü bulan ölüm oruçları yeni katılımlarla devam etmekte. Hükümet er ya da geç tutsakların taleplerini karşılamak zorunda. En temel insani ve demokratik talepleri karşılamak dışında bir yolu yok.

AKP hükümeti gerçekten bu ülkeye hizmet gibi bir isteği taşıyorsa cezaevlerinde ölümler olmadan bu talepleri karşılamalı. İdamla tehdit gibi, siyasi etikten yoksun sahte tartışmalarla başarıya ulaşamayacağını kendileri de bilmektedir.

Eğer bu konuda en ufak bir kuşkuları varsa kısa bir tarih okuması yapmaları faydalı olacaktır.

Son isyana gelene kadar gerçekleşen tüm Kürt isyanlarında, devlet sürekli idam yöntemini kullandı. Ancak Kürt muhalefeti idamlar karşısında yılgınlık göstermeden, direnişlerini daha da yükselterek taleplerini bugüne kadar getirdi. Talepler karşılanana kadar da götürecektir.

27 Mayısçılar, Menderesi asarak Demokrat Parti hükümetlerinin tüm yanlışlarını yok ettiler. Ve Menderesten en ezeli rakipleri CHP’lilerin bile saygı duyacağı bir kahraman yarattılar.

12 Mart döneminde idam edilen Deniz Gezmiş bugün hala 24 yaşında bir kahraman olarak gönlümüzdedir, aramızdadır.

Sonuç olarak 21. yüzyılda da tüm dünya deneyimlerini yok sayarak, ısrarla idamı güncelleştirmek isteyenlere, yukardaki örnekleri dikkatle incelemelerini tavsiye ederim.