Bir tarafta hoyratlık, pes dedirtecek kadar hakarete varan bir saldırganlık var. Gerginlik yaratarak, toplumu bölerek, asılsız suçlamalarla tabanına sesleniyor. 

Kayıplarını azaltmanın tek yolu bu ayrıştırıcı siyasetten besleniyor. 

Tek becerisi yalan olan bir kurnazlık. Pişkince, hiç sıkılmadan, ayar bilmeden aklına geleni sıralamak, çirkin, ayıp benzetmeler yaparak, ağız birliği ile sürüyor. 

Diğer tarafta, bunlara cevap verme gereği bile duymadan, sadece yapacaklarını sıralayan, tek tek anlatıp ikna etmeye çalışan temiz bir dil var. 

Ayrımcı değil, tam tersine kucaklayan, birleştiren. Aklıyla değil sadece, kalbiyle seslenen bir adam. Sabırlı, sakin, kararlı. Yüzü aydınlık, sevecen.

Hükümetler seçimlerin güvenlik içinde yapılmasından sorumludur. Ama içişleri bakanı, yapılacak seçimlere darbe girişimi diyor; adalet bakanı ise, "O gece kimi sevindireceğimize iyi karar verelim. Ya Kandil sevinecek ya Şanlıurfa’nın asil insanları sevinecek." diyor

İktidar bakanlarının, seçimlerin kendi taraftarlarınca savaşa gidiyoruz gibi anlaşılmasını istemeleri büyük bir skandal ve suç aslında. 

Bu iki bakanlığın bırakın tarafsızlığını, ülkeyi kamplara ayırarak çatışmacı bir ortama çağrı yapan bir dil kullanmaları büyük bir sorumsuzluk. 

Saldırganlıkları ve hukuk dinlemez çılgınlıkları kendileri için hayra alamet değil. 

Toplum bu tehditlerin ne kadar tehlikeli olduğunu anlamayacak kadar saf değil. Sandığa bu bilinçle gidip oyunu ona göre kullanacak.

İşte bunun için sandıklardan büyük bir yenilgiyle çıkacaklar. Aslında böyle kutuplaştırıcı konuşmalarla kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar, farkında değiller...

Türkiye bu iki farklı siyasetin karşısında kararını, tercihini belli edecek yakında. Hangisine evet diyecek, hem kendisi için hem yaşadığı ülkesi için, anlaşılacak. 

Birilerinin nefret dolu söylemlerine uyarak mı yapacak bunu; yoksa aklını birazcık kullanıp, gösterilen çareye, çözüme ben de destek veriyorum, sizinleyim mi diyecek.

Türkiye çok hayati bir yol ayrımında.

Bunun üstesinden gelmek zorunda.

Başkası için iyi olanla kendi iyiliğini aynı sofrada paylaşmayı becerebilmek. Bunu yaparak huzuru, sevinci, onuru her yere, bütün canlara yaymak. Bu birlikteliği eşit, adil bir bölüşümle yaşanacak yeni bir hayata taşımak. Özgürlüğün tadına vararak.

Türkiye bunu başarmalı.