Çocukluğumdan beri belgesel izlemeyi çok severim. Belgesel izlemek benim için hem çocukluğa dönmek hem de her şeyden uzak huzur veren 1-2 saat geçirmek demek. Çocukken özellikle de deniz canlıları ve ormanlarla ilgili olanları izlemeyi severdim. Ve orada gördüklerim sanki benden bağımsız başka bir gezegendeki yaşamı anlatır gibi beni büyüler ve gerçekte göremeyeceğim güzellikler gibi gelirdi. O mercanları ya da vahşi hayvanları görmek için oralara gitmek gerek elbet. Ama yine de bir gün oralara gitme ihtimalimin olması ve içinde yaşadığım dünyanın bu kadar etkileyici olduğunu bilmek iyi hissettirirdi.

Geçtiğimiz günlerde 2021 yapımı Burning belgeselini izledim. Film ilk bakışta Avustralya’da 2019-2020 yıllarında çıkan “sıradışı” yangınlarla nasıl mücadele edildiğini anlatıyor gibi. Ama aslında bir amacı daha var ki o da çocukluğumda alışkın olduğum doğada neler olduğunu hatırlamama neden olan bir amaç. İklim krizi gerçeğini ve sonuçlarını reddeden, görmezden gelen kişilere ve özellikle de bu konuda gereken adımları atabilecek yetkilere sahip dünya liderlerine bu gerçeği bir kez daha hatırlatmak. Belgeselin en ayırt edici yanı ise iklim krizinin göz ardı edildiğinde ne gibi sonuçlara yol açılabileceğinin büyük çaplı bir örneği olan Avustralya’daki yangınları konu alması ve bu konuyu anlatırken de etliye sütlüye dokunmadan değil direkt en baştaki karar vericinin hedef gösterilerek anlatılmasıdır.

MV5BZDczMGZhODgtMjhjZi00MjM2LTk3ZGItYzdlZDk3MTYyMmE1XkEyXkFqcGdeQXVyMTMyMDYyNTA0._V1_

2021 yılında Amazon Prime dijital platformunda gösterime giren “Yangın” belgesel filmi, Oscar ve Emmy ödüllü olup yönetmeni Eva Orner ve yapımcısı da oyuncu Cate Blanchett’dır.  Avustralya’da “Black Summer/Kara Yaz” olarak adlandırılan yangınları hem yangın söndürme mücadeleleri hem de bu yangınların önüne geçmek için sürdürülen siyasi ve toplumsal muhalefet mücadeleleri üzerinden anlatmaktadır. Film gerçekten bu konuya içtenlikle eğilmiş ancak karamsar bir tablo olduğu gerçeğini de vurgulamaktan geri durmamıştır. Film üç bölümden oluşuyor adeta. Yangından etkilenen tüm canlıların hallerini göz önüne seren “Tüm canlıların çaresiz kaldığı anlar” bölümü, iklim krizi gerçeğine dikkat çekmek isteyen gönüllülerin seslerini duyurma çabalarının olduğu “İklim krizi için hemen harekete geçilmeli” bölümü ve iklim krizi sürecini yönetmekle görevli siyasi erkin tepkilerinin yer aldığı “iklim değişikliği safsatasına inanmıyorum, siz de inanmayın” bölümü.

MV5BMWNiMjMzZDItYzk1ZC00MmM2LTlmNTktNzMzMDJiYTc5ZTJhXkEyXkFqcGdeQXVyMTU2MDEzOTc@._V1_FMjpg_UX1000_

Tüm bunların sebebi ise önceki birçok belgesel, eylem, kitap, program ve sempozyumda anlatıldığı gibi özellikle de fosil yakıt tüketiminden kaynaklanıyor ve Avustralya’nın en büyük kömür ve petrol ihracatçılarından biri olduğu bilinmektedir. Öğrencilerin eylemleriyle başlayan süreç - ki Avustralya’da eylem yapmanın çok nadir görülen bir şey olduğu da filmde söyleniyor-bilim adamları, aktivistler ve sivil toplum örgütlerinin açıklamalarıyla devam ediyor. Bunun karşısında medya ve hükümetin rolü de meclisteki konuşmalar, demeçler, saha ziyaretleri vb aracılığıyla yansıtılmaya çalışılıyor. O dönem Başbakan olan Scott Morrison ise yangınlar sırasında tatile Hawai’ye gidiyor ve baskılar üzerine geri dönüyor. Belgeselde de gösterildiği üzere kasaba ziyaretleri yapan başbakanın uzattığı eli sıkmak istemeyen, yetersiz yardım yapıldığını ve bir daha oy vermeyeceklerini haykıran kasabalıları izliyoruz.

avusturalya-yangin-anthony-hearsey-facebook

Belgeselden sonra gelişen olaylara bakacak olursak Başbakan Morrison Sağlık, Maliye ve Kaynaklar Bakanlığı’nı gizliden yönetmeye çalıştığı iddiaları sonucu ve muhtemelen yangın krizini yönetememesi sonucu 2022’de istifa ediyor. Daha doğrusu seçimlerde oylar sayılmaya devam ederken yenildiğini ve kriz yönetimini iyi yapamadığını kabul ediyor.

Yangının  bilançosu ile ilgili 1,25 milyar hayvanın hayatını kaybettiği, 8 milyon hektar ormanın yok olduğu gibi tahmini rakamlar verilebilir ama artık devletin sadece rakam açıklaması değil, geniş kesimlerce karşılık bulacak aksiyonları ve bundan sonra neyi farklı yapacağını ve nasıl yapmayı planladığını açıklaması bekleniyor.

Bu yazımda hem ülkemizdeki orman yangınlarını hem de deprem felaketini çağrıştırması ve çok fazla ortaklıklar olması sebebiyle bu filme değinmeyi seçtim. Evet, dünyada da ihmalkar yönetimler var ve felaketler yaşanıyor ama bir özür ya da istifa dahi çok şey ifade edebiliyor. Filmden bir söz ile bitireyim. “Trajik olan felaketin kendisi değil, felaketin yaşanacağını bile bile önlem alınmamasıdır”. Depremin varlığını ve devam eden mücadeleyi unutmazken, depremlerde yaşatılanları da unutmayarak normale dönmemiz temennisiyle.

Yararlanılan Kaynak: www.bbc.com