İnternet ve yeni iletişim teknolojisi konusunda binlerce kitap yazıldı, milyonlarca makale, araştırma, inceleme veya analiz yayımlandı, milyarlarca mesajlaşma gerçekleşti. Yaşadığımız çağın bu yeni teknolojisinin tarihini, kullanma kılavuzunu, yeteneklerini, zarar ve yararlarını yazanlar ve yorumlayanların hesabını bilen yok. Bu teknolojiyi bulan, gören, duyan veya kullanan herkes düşündü ve konuştu. Eleştiren ve övgü dizenleriyle doldu sayfalar veya ekranlar. Sahnelere, sokaklara, meydan ve hayatın her alanına konu oldu. Sosyolojik veya psikolojik sebep ve sakıncaları dillendirildi. Ancak bir tek şey yapılmadı, o da bu teknoloji ‘Tanrı’ ilan edilmedi. İnsanoğlu hep ulaşamadığı, korktuğu, çekindiği veya olağanüstü gördüğü varlıkları, maddeleri veya olgulara bir dokunulmazlık yükledi. Korkunçları tanrı saydı. Fakat bu bilimle bu kez arkadaş oldu, arkadaşlıktan da öte kul köle oldu, aşığı ve vazgeçilmezi yaparak aslında onu tanrılaştırmıştı zaten. Ona sahip olanlar aynı zamanda meta ya da sahiptiler ve yeni tanrı ve din artık paraydı bu paranın kazanıcıları yeni ürünleriyle insanı kendisine köle yapmışlardı artık. Yeni tutsaklığın tutkuları da gönüllülüğe dayandırılmıştı. İşte yeni teknolojinin yarattığı yeni ‘harika’lardan birisi de buydu.

Ne var ki bir virüs oldu insanı bağımlı yapan, dünyaya yüzyıllardır sigara ürettirip sattıktan sonra bağımlılık ve hastalık yapıyor gerekçesiyle şimdi tek tek yasaklamaya çalışıyor. Fakat bunu yasaklarken yeni bir bağımlılık virüsü üretti ve bu daha da yaygınlaşıyor. Bilgisayar ve internet büyük bağımlılık yaratırken üretici firmalara büyük kazançlar da sağlamaktadır.

Şu yaşadığımız 2013’ün son aylarında sizlere kısa bir araştırma ve anketin sonuçlarını sunmak isterim.

Merkezi New York’ta bulunan Teknoloji Politikaları Enstitüsü (Technology Policy İnstitute)’nün Experian Hitwise adlı projesi doğrultusunda yaptığı araştırmaların sonuçlarını 22 Ekim 2013’te yayımladı. Bu Enstitünün Amerikan Ulusal Kayıtlar merkeziyle örtüşen sonuçları insanoğlunun yaşadığı tehlikeyi gözler önüne seriyor. Örneğin, 59 milyon nüfuslu İngiltere’de 46 milyon kişi düzenli internet kullanıcısı bulunmaktadır. 2003-2011 yılları arasında yapılan araştırma sı da 2013 verilerinin giderek vahim sonuçlara doğru yol aldığını gösteriyor.

İnternet ekranlarındaki kişilerin aktivite ortalaması:

*İnternet kullanıcısı insanlar toplam olarak yılda 37 milyar saatini internet’te geçiriyor.

*Yılda ortalama sadece 14 gününü düşünmeye ve dinlenmeye ayırıyor.

*Yılda ortalama sadece 18 gün arkadaşlarıyla (offline) sosyalleşiyor.

* Yılda ortalama sadece 21 gün eğitimsel faaliyetlere katılıyor.

* Yılda ortalama sadece 43 gün uyumaktadır.

* Yılda ortalama sadece 98 gün çalışmaktadır.

Şimdi de araştırmaya göre İnternette geçirdiği her bir saatte yaptıklarına bir bakalım.

*Her bir saatin 13 dakikasını internette (online) geçiriyor.

*Her bir saatin 9 dakikasını Youtube gibi sitelerde video film izliyor.

*Her bir saatin 5 dakikasını internette alışverişe ayırıyor.

*Her bir saatin 3 dakikasını internette porno izlemektedir.

İngiltere halkı 2013’ün ilk altı ayında her uyanık olduğu her 12 dakikanın 1 dakikasını internette harcadı.

Araştırmaya göre en çok zamanın harcandığı sosyal medya siteleridir. Bunlar ise en uzun ssat sıralamasına göre:

1-            Facebook

2-            Twitter

3-            Youtube

4-            Google

5-            Hotmail

6-            MSN

7-            Yahoo

8-            Aol

9-            Whatsup

10-         Messengers

11-         Skype

12-         Tango

13-         Viber

14-         Diğerleri

İnternette ki sosyal medya, arama motorları ve iletişim sitelerinin hemen hepsi ABD’ kökenlidir. Biligsayar operasyon programları, arama ve tarama motorları, eğlence ve müzik siteleri, mektup ve mesajlaşma ağlarının tamamı da ABD’li tekellerindir. Windows ve Apple teknolojisi tamamen ABD’nin dir.

Yeni dijital telefon, kamera ve diğer iletişim araçları, gereçleri, program ve uygulamacıları da ABD’nin egemenliğinde olduğu bilinmektedir. ABD dünyayı kendisine kompütür, internet ve telefon teknolojisiyle de bağlamış oldu.

Rusya, Çin ve güney Kore’nin teknolojide bazı girişim ve buluşları olsa da henüz büyük Pazar sahibi olamadıkları görülmektedir.

İnsan beyni uğraştıkça yeni buluşlara tanık oluyoruz. İnsan’ın evren de ki macerası giderek yeni mecralara evriliyor dersek yerinde olur. Kendisinin dışında ki canlılardan farklı olarak yaratıcılık, üretkenlik ve yok etme konusunda olağanüstü pervasız davranıyor. Her bir evreyi yaşayarak, yaşatarak ilerleyen bir insanlık tarihiyle karşı karşıyayız. Önce ağaç parçaları, taş ve kaya parçalarında elde ettiği araçlardan bugüne gelindi. Daha tahıl’ın bulunup işlenmesi ve bugün insana yüzlerce değişik tad dan yemek olarak servis edilmesinin tarihi altı yedi bin yıldan fazla değildir. Sümer’ler le başlamıştı. Bugün önünde ki küçücük laptopla Mars denilen gezegene füze yönlendiren elinde ki küçücük aletin ismi diz üstüdür, yani Laptop bilgisayarı. Tıp-sağlık, eğitim, mimarlık, matematik, fizik, kimya ve diğer sosyal hayatın ihtiyaçlarında başvurulan araçların başında gelir teknoloji.

Dünyamız son 20 yılda olağanüstü gelişen iletişim ve paylaşım teknolojisiyle tanıştı. İnsan beyninin birikimi bilgisayar teknolojisine aktarılmasıyla başlayan teknolojik alt-üst oluş yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Eski ne varsa terk edilip yıkılıyor, yok ediliyor ve tahrip edilip yüzlerce kat daha geliştirilmiş iletişim araçlarıyla tanıştırılıyoruz. 1960’larda bulunan bilgisayar teknolojisi her gün geliştirilip, hızlandırılıp, küçültülüp insanoğlunun ihtiyaçları için daha rahat kullanabileceği ebatlara indiriliyor. Taşınır veya sabit cihazlar insanı devre dışı bırakacak uygulamalar içermeye başlıyor. İnternet teknolojisi her şeye deva olmaya başlar bir propaganda eşliğinde insanoğlunun önüne sürülmektedir. En az 3 milyar insanın kullandığı bilgisayarda ki internet ve sosyal ağlar aynı zamanda yeni bir pazarın da ismi oldu. Kapitalizmin bilimden yararlandığı ve daha çok kar için ürettiği bu makina ve araçlar devası projelere imza atmaktadır. Daha eski tarihlerde binlerce, milyonlarca insanın birleşerek gerçekleştirdiği projeleri şimdi tek başına bilgisayar teknolojisi başarmaktadır, o teknolojiyi kurgulayıp hayata vurgulayan beyin ve eller de yeni bir iş ve sosyal yaşam var ediliyor. Günlerce, aylarca ve hatta yıllarca bitirilmesi için uğraşılan işler şimdi bir düğme ile anında yapılabilmektedir. Bitmez, tükenmez bilgi ve belge merkezine dönüşen internet’e sahibiz. Hayatımızı daha da kolaylaştıran bir buluşun sahibiyiz. Teknoloji de ki baş döndürücü ilerleme elbette insanlık için yararlıdır. Ne var ki bu teknolojiyi üreten insan’dır, kendi varlığını ve geleceğini sabote edecek, tahrip ve tasfiye edecek bir buluşun tehlikesini de görmek durumundadır! İnternet dünya’da eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, yoksullukları, işsizlikleri, sömürü ve soygunu yok etmedi. Her derde deva olamadı!

Apple Macintosh bilgisayar operasyon sisteminden Kişisel Bilgisayar (PC)’e geçtiğimiz 1990’lı yılların ortalarında yaşanan patlamayla olanağı bulunan hemen hemen herkes, her kurum, her işletme bilgisayarlı ve dolayısıyla internet yaşamına da kolayca adım atmıştı. ABD’de yaşayan bir genç günün 18 saatini bilgisayarın başında geçirmiş ve bir yıl evden dışarı çıkmayarak bir rekorun sahibi olmuştu. Yiyecek, giyecek ve diğer günlük ihtiyaçlarını dahi internet aracılığıyla sağlamıştı. O gün bu olayı manşet yapan dünya medyası bugün bu tür bir yaşamı haber değeri bulmamaktadır. Çünkü dünya’nın 5 kıtasında yüz milyonlarca insan günün veya gecesinin önemli bir bölümünü bilgisayar teknolojisi ve onun harikuladesi İnternet’le geçiriyor. Yazılım, görsel ne varsa ulaşıyor. 400 milyonu aşkın web sitesi, bir milyar facebook sayfası, en az 800 milyon Twitter kullanıcısı, MSN, Google ve Youtube erişim ve ulaşım siteleri 3 milyarı aşkın insanın uğrak yerleri durumunda. Onlarca arama motoru milyarlarca insana, milyonlarca şirket, kurum ve işletmeye bilgi, belge, resim, film ve benzerlerini taşımaktadır. Bunlara yenileri ekleniyor, yeni ve daha geliştirilmiş program, sistem ve siteler için hala çalışmalar yürütülmektedir.

Bilgisayar teknolojisi dünyada yaşayan 1 milyar insandan, 1 kıtadan veya 80 ülkeden daha zengin Bill Gates, Sergey Brin, Mark Zuckerberg, Steve Jobs ve Micheal Dell gibi Amerikalı zengin karteller yarattı. Başında bulundukları Bilgisayar, İnternet operasyon ve yönlendirme sistem ve programları hayatımızın her anını izler duruma dönüştü. Özel yaşamımızda yapılan bütün görüşmeler, mesajlar, notlar, yazışma, para hesap ve transferleri, resim ve videolarımızı ilk önce onlar görebilmekte ve arşivleyebilmektedirler. Telefonlarımızı ilkin onlar dinliyor, mesajlarımızı okuyor. Bilgisayar, internet ve iletişim teknolojisiyle yeni bir toplum dizayn edilmekte ve dünya halkları yönlendirilmektedir. Kullanıcısı olanlar ‘kölesi’ yapılarak bu araç ve gereçlerin hizmetine sokulmuştur. Yeni dünya düzeni küresel emek sömürüsü programı olarak internet teknolojisiyle gerçekleştirilmektedir. Sermaye ve sömürü sınırları kaldırıp daha çok para kazanmak için dünyanın en uç noktalarına kadar ulaşmaya çalışıyor. Yeni köleler yaratılıp teknolojiye bağımlı ve belli merkezlerde yönlendirilen insanoğlu dizayn edilmektedir. Bilgisayar ve internet’e bağımlı modern teknoloji köleleri olarak da adlandırabiliriz. Hiç birimiz bilgisayar ve internet’e yön veremiyoruz, kullandığımız bu araç ve gereçlere yüklenen programlar bizleri yönlendirmektedir. Konulan kural ve sınırları zorlayamıyoruz, tamamen bağlı olduğumuz merkezlerin çizdikleri çerçeve içerisinde izlenir birer varlık durumundayız! Bir başka deyişle gönüllü internet tutsaklığına dönüşen bir yaşama doğru yol aldırılırız. Olumlu alanlarda kullanmak için başladığımız bu teknoloji bize kölesi yapmaya zorlar. Facebook sayfalarında günde neredeyse 15 saatini harcayan, dahası özgürlüğünü heba eden gençlerimiz, işsiz veya emeklilerimiz olduğu biliniyor. Sosyal paylaşım ağında yeni arkadaşlıklar kurma, eski arkadaşları bulma ve sohbetlerin ardı arkası kesilmiyor ve bu bir internet tutsaklığına dönüşür. Bunun tehlikelerini yazımızın başında belirttik, yeniden tekrarlamayalım. Gelecek kuşaklara tehlike sinyalleri de vermeye başlayan bilgi kirliliği, program aldatmacalığı, ticaret ve toplumsal yapılanmaları internet’in sıkıntılarıdır.. Bu renkli, basit, hızlı teknolojiyi elbette kişisel, kurumsal ve toplumsal ihtiyaçlarımız için kullanmalıyız fakat ona köle olmadan, hürriyetimizi feda etmeden bunu başarmalıyız. Bilinçli tüketici, eğitimli ve dikkatli internet kullanıcısı olmayı seçmeliyiz…

İnsanı oturduğu yere bağlayan ve hareket etmesini engelleyen yeni buluşlar yeni sağlıksız yaşamada davetiye çıkartmaktadır. Henüz kentleşme başlamadan önce bir insan günde ortalama 30 bin adım atarken bugün bu bazı insanlarda 300 adıma kadar düşmüştür. Oysa en az günde 10 bin adımı atmamız istenmektedir konun uzmanlarınca. İnsanın neden ayakları var? Bu ayaklar yürümesi içindir. Vücudun dengesini sağlayan fiziksel aktiviteleridir, bu durduğunda hayat durur, hastalıklar çoğalır. Oturduğumuz sandalye, koltuk veya yatakta bağlandığımız bilgisayar ve internet dünyası bizi gerçek dünyamızda epeyce uzaklaştırabilmektedir.

Vahşi kapitalizm şirin gösterdiği vahşetiyle insanı satın almayı başarıyor. Cazip araç ve gereçleriyle insanı vazgeçilmez tutkulu kullanıcı yapmaktadır. Elbette ki günlük yaşama dahil edilen bu araç ve gereçler kolaylık için kullanılmalıdır. İnsanlık ve toplumsal yaşama katkı sunan buluşları sahipleniriz, her ne kadar daha fazla para kazanmak için üretildiyse de biz bunlardan yararlanmasını bilmeliyiz.

Çocuklarımızı insanı tembelleştiren, sosyal, sportif, kültürel ve eğitimsel etkinliklerden uzaklaştıran bu yeni teknoloji de nasıl koruruz? İşte en önemli soruların başında bu geliyor. Konun uzmanlarını dinlemek, okumak ve izlemek gerekmektedir. Çocuklara yaklaşım tarzımızı değiştirmeliyiz. Bunu yapma, kullanma ve bu teknolojide uzak dur dediğimizde tepki alırız ancak çocukları korumak için de yol ve yöntemleri bilmeliyiz. Bilmiyorsak eğitimini almalı, okumalı ve anlamalıyız. Sistemin kölesi yapmayacaksak bu konuda adım atmalıyız, bekleyerek veya izleyerek durdurmayız bu tehlikeyi.. Yararlı yanlarını öne çıkartmalı ve teşvik ederken kötü yanlarını örnekleri ve uygulamalarıyla gözler önüne sermeliyiz.

Sonuç olarak günün önemli bölümünü bilgisayar veya yeni cep telefonun da geçirenlere yardımcı olmak durumundayız.

Üretimden koparan, gerçek yaşamdan alıkoyan, düşünme ve yaratıcılıktan uzaklaştırıp zayıflatan, aile, çevre ve sosyal ilişkilerden soğutan, kültür ve eğitime yozlaştıran, okuma ve yazmadan soğutan, araştırma ve sorgulamada devre dışı bırakan, sosyolojik ve psikolojik tahribatlara yol açan, enaz uyuşturucu kadar bağımlılık yapan, tembel ve soyut kişilikler oluşturan facebook, Twitter, Google, Youtube, Whatsup, Tango, Skype, Viber, MSN, İphone, İpad, Tablet, Samsung, Nokia ve diğerlerin tutsaklığına hayır! İletişim teknolojisini en iyi, en yararlı şekilde, kişi ve toplumsal çıkarlar için kullanmaya evet, ancak gerçek hayatı ve Özgürlüğü SANAL DÜNYA'ya HEBA etmeye HAYIR !..