Senin adın ne?

Hasan, Meryem, Ayşe, Mehmet, Ali, Can...

Merhaba benim adım Nail, soyadım Türkcan. Memnun oldum.

Öyle mi tanışıyoruz?

Ya da böylemi?

Affedersiniz sizin adınız nedir?

Benim adım Meryem hanım.

Merhaba Meryem Hanım. Ya da Meryem abla, Meryem kardeş, Meryem hocam, Meryem bacı, Meryem reis, Meryem yoldaş, Meryem arkadaş, Meryem dost daha birçok şey denilmektedir. Fakat Meryem'e Meryem, Ahmet'e Ahmet denilmemektedir.

İnsanlara isimleri ile hitap etmekten korkuyoruz. Bu korkudan sebeple daha insanlar ile tanışır tanışmaz bir iktidar ilişkisi başlar.

Gündüz Vassaf’ın “Cehenneme Övgü” kitabında “Dünyayı sözcüklerle tutsak ettik” başlıklı yazısı sözcüklerin ne denli iktidar ilişkisi yarattıklarını şahane anlatır.

Kim size sadece isminizle hitap ediyor, bir düşünün bakalım. Çok az insan...

İlla isminizin yanına bir şey eklenir. Bey, hanım, abla abi, ağabey, kardeş, hayyo, dayı, enişte, hoca, reis, yoldaş, doktor, hacı, moruk, kirve, başkan, başkanım, can, müdür, gammo, gazeteci, Ceyhanlı, hemşerim, daha nice nice sıfat.

Bu eklerin hepsinde bir iktidar ilişkisi vardır. Ast üst ilişkisi vardır. İnsanlara isimlerinin yanına bir sıfat koyarak seslenmek hakaret etmektir. Hanım, bey buna dahil.

Müslümanlar yeni doğan bebeklerin kulaklarına isimlerini fısıldar. Ezan okunur ve der ki senin adın Ahmet, Ahmet, Ahmet. Üç defa tekrarlanır. Adınla yaşa diyerek isim verilmiş olur çocuğa.

Ritüel öyle olmasına rağmen, bebeklikten yaşlılığa dek insanın arkasında çeşitli sıfatlar ile ömrünü tamamlar.

Anadolu'daki bütün dinlerde, mezheplerde ve milliyetlerde isim değerli ve önemli bir faktör iken, nedense asla tek başına kullanılmaz.

Birine ismiyle hitap etmeyi deneyin. Zorlanacaksınız. Bu saygı değildir. Bu öğrenilmiş iktidar ilişkisidir.

Kişisel gözlemime göre Avrupa'da insanların sadece adları vardır. Büyük küçük fark etmez herkes herkese ismiyle hitap ediyor. Bu ilişkilerin müthiş eşitlikçi ve otoritesiz olmasını sağlıyor. Ayrıca insan kendini değerli hissediyor.

Diyeceğim su ki insanlara ismiyle hitap etmeyi öğrenmemiz gerekir. Bu demokrasiyi öğrenmedeki ilk adımdır. (Burada Selahattin Demirtaş'ın "Demokrat değiliz; mutfak kültürü kadar demokrasi kültürümüz yok", makalesine gönderme yapıyorum.)

___________

Not: Yeni tanıştığımız insanların, can, dost arkadaş gibi hitaplarda bulunmaları mide bunaltıcı yapmacık bir duygu hissiyatı verir. Senin ismin var, ismin. İnsanı ismiyle çağırmak onu o olduğu için kabul etmektir. Hayatına ve hikayesine hürmet etmektir. Demokrat olmaktır.