İstanbul Adalet Sarayı'nda avukatlar, dedektörlerle aranmaya ve kurulan X-Ray cihazından geçirilmelerine tepki gösterdi. Güvenlik görevlileriyle bir süre tartışan avukatlar, güvenlik barikatını aşarak adliyenin içine girdi. Çevik Kuvvet'in müdahalesi sonucu bir kadın avukat yaralandı, bazı avukatlar da gözaltına alındı.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın adliye odasında rehin alındıktan sonra DHKC üyesi 2 kişiyle birlikte hayatını kaybetmesinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda dedektörlerle aranan ve kurulan X-Ray cihazından geçirilen avukatlar, bu duruma tepki gösterdi. Bir süre güvenlik görevlileriyle tartışan avukatlar, güvenlik barikatını aşarak adliyenin C kapısından içeriye girdi. Sloganlar ve alkışlar eşliğinde adliyenin "Themis" heykellerinin olduğu bölüme giden avukatlar, burada bir süre alkış tuttuktan sonra açıklama yaptı.

ADLİYE GİRİŞİNDE "ARANMAYA" TİŞÖRTLÜ TEPKİ

Avukatar, x-ray cihazından geçerken elbiselerini çıkarıp tişörtlerle kaldılar. Tişörtlerinin üzerinde 'Avukata dokunma, dokunursan yanarsın, diren avukat' yazısı yer aldı. Aramayı geçtikten sonra slogan atan kadın avukatların etrafı çevik kuvvet polisleri tarafından çevrildi. Polis müdürü, avukatlara slogan atmayın uyarısında bulundu.

ÇEVİK KUVVETLE SALDIRI

Avukatlar slogan atmaya devam etti. Çevik kuvvet polisi kadın avukatlara ve onlara destek veren erkek avukatlara saldırdı. Kadın avukatlar yerlerde sürüklenerek adliye dışına çıkarılmaya çalışıldı.



YARALI AVUKAT HASTANEYE KALDIRILDI


Bir kadın avukat saldırı sırasında yere düşerek başını çarptı. Baygınlık geçiren avukat, olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı. 2 avukat da gözaltına alındı.

'BURADA HAKİM KARARI SORDUK, GÖSTERMEDİLER'

Avukatlar adına açıklama yapan Avukat Volkan Gültekin, "1-1,5 saattir kapı önünde avukat arkadaşlarımız, hassas kapıdan geçmeyi, ellerindeki çantalarla kabul etmelerine; çipli kimliklerini çipli cihazdan okutup geçmelerine, her zamanki rutin uygulamayı kabul ederek geçmek istemelerine rağmen, illa çantalarının ayrı bir X-Ray cihazına konulması dayatmasına karşı bunun artık arama olduğunu, HSYK madde 9’da düzenlenen idari nitelikte bir arama olduğunu ve idari nitelikteki aramalar Anayasa 20. maddeye aykırı olduğu için, çünkü orada hakim kararı aranmaksızın arama yapılabileceğini söylüyor, ama Anayasa 20. maddesi tüm aramalar, önleme ve adli arama ayrımı olmaksızın hakim kararıyla arama yapılacağını belirtiyor. Orada sadece gecikmesinde sakınca bulunan bir hal varsa, Cumhuriyet Savcısı'nın yazılı emriyle arama yapılacağını belirtiyor. Burada hakim kararı sorduk, göstermediler. Öyle bir karar olmadığını söylediler. 'Cumhuriyet Savcısı'nın yazılı emri var mı?' dedik, 'Sözlü talimat var' dediler. Cumhuriyet Savcısı sözlü talimat veremez, Anayasa'nın 20. ve 21. maddeye aykırı" diye konuştu.



'BİRÇOK ARKADAŞIMIZ DURUŞMASINA GİREMEDİ'


Volkan Gültekin, şöyle devam etti: "Avukatlık Kanunu nasıl hakim ve savcılara özel olarak, bizim savunma dokunulmazlığımızdan kaynaklı buralara girişlerde belli ayrıcalıkları vatandaşın savunma hakkı açısından veriyorsa, aynı uygulamayı da, aynı tekniğe sahip tüm savcılara da yapılanı istiyoruz. Aynı yargı mensubuyuz. Türk Ceza Kanunu madde 6. bizi kamu görevlisi, yargı çalışanı olarak kabul eder, yargı personeli gibi değerlendirir. TCK 265/2 hakime yapılmış suç gibi değerlendirir. Biraz önce bize kolluğun yaptığı uygulama, hakime yapılmış gibi değerlendirilmesi gereken bir suçtur. Görevi yaptırmama için direnme suçudur. Biraz önce biz kendilerine ihtar ettik, 'Elinizdeki sözlü talimat kanunsuz emirdir. Kamu görevlilerinin kanunsuz emre uymama yükümlülüğü vardır.' Söyledik, yazılı dahi olsa uymamakla ödevlidirler. Onu da söylememize rağmen, hukuka aykırı olarak işlerimizi yapmamıza engel oldular. Birçok arkadaşımız duruşmasına giremedi. CMK’dan görevli, zorunlu müdafilikten görevli bir arkadaşımız gözaltına gidecek, yarım saat, 1 saat orada beklemek zorunda kaldı, hak kaybına neden oldu."

'İÇERİDE İŞLERİMİZ VAR'

Gültekin, konuşmasını şöyle tamamladı: "Dolayısıyla, bu adliye hepimizin, adliye bizim yaşam alanımız, bundan dolayı bu özel hükümler var. Burası alışveriş merkezi değil. Ayrıca özel güvenlik görevlilerinin arama yetkisi kesinlikle yoktur. Kolluk değildir, zor kullanma gücü yoktur. Bize az önce engelleme yapanlar sivil polisler ve özel güvenlik görevlileridir. Bu hukuka aykırılığa biz bu şekilde karşı çıkmasaydık, hukukçu olmazdık. Bu zaruretten dolayı bunu yapmak zorundaydık. Bundan sonra da böyle gireceğiz adliyeye, bu bizim doğal hakkımız. Ayrıca, dedik ki, 'Bizim hakkımızda tutanak tutun, öyle geçelim.' 'Hayır, biz anlamayız, çıkarmayız.' En son girmek zorundaydık. Elimizdeki işler kendi işlerimiz değil. Vatandaşın hak kaybı oluyor. İçeride işlerimiz var. Baro yönetiminden çok talep ettim, gelen olmadı."